Top
Yetenekli Kalemler

Yetenekli Kalemler

yeteneklikalemler@tg.com.tr

21/03/2019

Tahayyül ama muhakkak...

ATASÖZÜ
 
Bir elin nesi var, iki elin sesi var...
 
 
 
 
 
Ya öldüyse, ya öldüyse…
Daha yarım saat kadar önce telaşla ve korkuyla döküldü dudaklardan, ona derin bir merhamet ve acıyla bakan gözlere karanlık bir gecede.
Ve bundan tam yirmi iki saat önce, ağza alınmayacak küfür ve hakaret sözleri…
İki çocuklu hem de ikiz, zarif ve çaresiz bir kadına sarhoş, pis bir ağızdan döküldü; belki de artık duyulmaktan usanılmış, yüz kızartıcı bu sözler. Ok gibi saplandı bir anne yüreğine, tahayyül. “Sus” dedi kadın. “Bağırma! Yeter artık saçmalama! Sus, n’olur, sus bağırma!”
İki minik, ikiz…
Bir beton alttan tahsilli idealist -belki o an kırıldı bir masa, yerinden hoyratça koparılıp fırlatıldı kenara hacimli bir eşya ya da kadın ve adam arasında çekiştirildi bir mobilya, tahayyül-  korktu ve telaşlandı yatağında.
Aklında zarif kadın ve iki minik, hem de ikiz…
“Sus!” dedi adam. “Bağırma, gel gel bu yana! Dur tamam, sus tamam bağırma!”
Çekiştirdi, belki sürüttü yerde, tahayyül. “Sus bağırma tamam, gel gel buraya...” Sarıldı muhakkak; ağzını, başını göğsüne bastırdı,“sussun” diye.
Tahayyül ama muhakkak… Hırladı uzun süre, hırladı katil olduğundan şüphe duyan…
Ya öldüyse, ya öldüyse…
Bundan yarım saat kadar önce telaşlandı tahsilli idealist. Bu defa da yine üç can için. Bu defa kendi canları için. Zonkladı beyninde “ya öldüyse, ya öldüyse!” Ya Rabbi ne duymuştu kulakları? Kan beynine sıçradı. Gece yarısı üç… Bundan yirmi iki saat önce belki yirmi üç… Bir türlü bitmedi o gece... Ne bir beton yukarıda ne bir beton aşağıda...
İki minik, hem de ikiz…
Gözleri tavanda acıdı onlara, telaş ve korkuyla tahsilli idealist. Kâinat yıkılıyordu dört duvar arasında, -sus diyordu kadın- gök yere düşmüştü, dağlar un ufak; denizler kızılca taşmıştı.
Üç can, zarif kadın ve iki minik hem de ikiz. Hırlayan, susturan, susturamayan ve belki olaylara sonradan dâhil olan...
Muhakkak ama tahayyül…
            Hatice Tokel
 
 
 
ŞİİR
 
            Şehit Mehmet’e mektup
 
           (18 Mart 1915, Çanakkale Şehitleri Anısına)
Kurşun yağmurundan çıkıp geleceksin Mehmed'im
Yağmur gözlerinden çıkıp gelecek
Her öğle üzeri Çanakkale'de Mehmed'im
Cenaze namazını kılacaklar
 
Çanakkale ve yapraklar sararmış etrafında
Boğaz'a kanat vurup bir rüzgâr geçiyor
Geceler, ''Saat üç, hadi kalk!'' diyecek
Ve sen yağmurdan çıkıp geleceksin
Mehmed'im
 
Gözlerine bakıp sanki ''Gel!'' diyeceğim
Sanki ''Yiğidim!'' diyeceğim
Aydınlanacak gözlerim
Yıllar sonra bir gün rıhtımda
Suya bakıp titreyecek dudaklarım
Her öğle üzeri Çanakkale'de Mehmed'im
Cenaze namazını kılacaklar
 
İnsan kendine rağmen yaşayamaz
Kalbimiz beyaz derken biz siyah diyemeyiz
Diyemeyiz Mehmed'im
 
Sen daima inancımın adaletinden bahsederdin
Yapraklarını döker ıhlamur ağaçları şehitlikte
Ben içimde müstesna bir buluşma bahçesi donatırım
Bembeyaz
Bembeyaz Mehmed'im
 
Ağaçlar çocuklar gibi ellerini çırpar
Ta Çanakkale Boğazı'ndan yankılanır sesin
Geceler, ''Saat üç, hadi kalk!'' diyecek
Ve sen yağmurdan çıkıp geleceksin
Mehmed'im
                                      Rıdvan Üzel
 
 
 
UNUTULMAZ OLAYLAR
 
ŞIPKA GEÇİDİ: Şıpka Geçidi, Bulgaristan’ın tam ortasında Balkan dağları üzerinde, 1329 metre rakımlı ve askerî açıdan stratejik bir geçittir. Aslında Şıpka, kelimenin tam anlamıyla tepelerin arasından geçilen bir geçit yeri değildir. Aksine tepelerin üzerinde seyreden bir engebeli yol vardır. Osmanlı tarihi açısından Şıpka Geçidi ve orada verilen kanlı muhabereler çok önemlidir. Şıpka Geçidi'nin bizdeki en unutulmaz anısı “93 Harbi” dediğimiz 1877-78 Rus Savaşı’nda en kanlı muharebelerin bu “Şıpka Geçidi”nde yaşanmış olmasıdır.
Dönemin Rus ordusu zorlu savunmalara rağmen geçidi geçmeyi başarmıştır ama Müşir Osman Paşa savunma savaşına yeni prensipler getirerek, Plevne’de düşmanı üç defa mağlup etmeyi başarmıştır. Üçüncü Plevne zaferinden sonra Sultan İkinci Abdülhamid Han tarafından Gâzi unvanı verilmiştir.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları