Top
Ünal Bolat

Ünal Bolat

unal.bolat@tg.com.tr

21/01/2021

Hazan mevsiminde…

“Yoğun bakım servisi; hastanenin alt katındaydı, tıpkı hayat merdiveninin basamakları gibi...”
 
Hazan mevsiminde ulu çınarlarımız gidiyorlar, bir yaz gecesinde kayan yıldızlar gibi. Gidiyorlar işte on-on beş gün içerisinde. Ne oldu, nereden geldi, nasıl bulaştı farkına varmadan. Nasırlı elleri ile bükük belleri ile… Oysa engin tecrübeleri ile daha çok yol göstereceklerdi, bizlere faydalı olacaklardı…
Bu nasıl bir salgın Allah’ım, bu nasıl bir hastalık! Bu sinsi hastalık sevdiklerimizin iç organlarına yaptığı hasarı ancak inilti ve öksürükleri ile görebiliyoruz. Meret hastalık on-on beş gün içerisinde babamdan on-on beş yılını alıyordu. Ciğerlerimizi sökerek, sırtımı dayadığım büyük dağ olan, kardeşim gibi olan babamı da benden alıyordu.
Covid-19 teşhisi konulan babam önce servise alındı. Gün geçtikçe “ben iyiyim” derken, doktor “değerleri iyi değil, böyle giderse yoğun bakıma alınır” diyordu...
Bir sabah telefonda; “gelin beni alın” diyor babam. Hastaneye bir nefeste vardığımda, hastanın değerlerinin devamlı kötüye gittiği ve yoğun bakım servisine alınması gerektiği tarafımıza iletiliyor. Bu nasıl iştir Allah’ım? Yoğun bakıma hastanın teslimine yürek dayanmıyor ama “Allah’tan umut kesilmez” diye babamızı çaresizlik içerisinde teslim ediyoruz. Yoğun bakım servisi önünde babamdan kalma, oksitlenmiş yüzük ve gözlük, deforme olmuş bir kol saati, birkaç adres kartı, bir miktar para, ay yıldız kılıflı telefonu ve tutanakla kalakalıyoruz...
Yoğun bakım servisi; hastanenin alt katındaydı, tıpkı hayat merdiveninin basamakları gibi. Acaba babamız, hayat merdiveninin son basamaklarında düşecek miydi? Korkumuz vardı ama umudumuz da vardı. Durum bir durağan bir kötüye giderken, günbegün oksijen değerleri olumsuz bildiriliyordu. Korkumuz artıyor, umudumuz azalıyordu...
Babamızın hayat merdiveninde artık bir basamak kaldığının ispatı; “Hastanız entübe oldu” denilmesi idi. İnanmak istememiştik ama gerçek de buydu. Nasıl söyleyecektik sevdiklerine; herkes bir umutla “Babamız iyi oldu” haberini beklerken, “Babamız entübe oldu" diye. Çok acı ve tarifi mümkün olamayan bir durum. Umutsuzluk artarken hayattan beklentilerimiz azalıyordu...
Hastanenin otoparkında araçta bir anda; babamın hayatı film şeridi gibi, gözlerimizin önünden geçiyor. “Mutlak son”u düşünürken sol yanımın ağrıdığını hissediyordum... DEVAMI YARIN
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp