Top
Süleyman Özışık

Süleyman Özışık

suleyman.ozisik@tg.com.tr

14/10/2019

Lütfen birazcık susun!

Müsaade ederseniz, bugün size Barış Pınarı operasyonu üzerinden bir tablo çizeceğim. 
Türkiye, 7 düvele rağmen sınırının dibinde kurulmaya çalışılan terör devletini yok etmek için tarihinin en büyük terör operasyonunu yapıyor.
7 düvel dememiz boşuna değil elbet.
Kimdir bu 7 düvel, tek tek sayalım.
Amerika, yıllardır para ve silah yardımı yaptığı terör örgütünü Türklerin elinden en azından az zayiatla kurtarabilmek için sabah akşam tehditler savuruyor. Biri, "Çok fazla vurursanız ekonominizi çökertirim" diyor, diğeri yaptırım uygulayabilmek için bir yerlerini yırtıyor. 
Avrupa Birliği de tıpkı Amerika gibi, "Eğer Suriye'den çıkmazsanız size yaptırım uygularız" diye sopa sallıyor.
Avrupa Birliği'nden çıkmak isteyen İngiltere, Türkiye'nin bölgede olmasına hepten karşı zaten.
Almanya, Türkiye'ye silah satışını durdurduğunu söyleyerek başka bir ambargonun haberini veriyor.
Fransa, bütün Avrupa ülkelerinin birlik olup Türkiye'nin karşısına dikilmesi için oradan oraya koşturuyor. Cumhurbaşkanı Macron'un gözü öyle bir dönmüş ki adam kazan dairesi gibi yanan ülkesinin hâlini görmüyor, "Türkiye'yi ekonomik olarak nasıl batırırım?" diye kafa patlatıyor. 
Finlandiya, Norveç, Hollanda silah ambargosu başlattıklarını ama ambargonun boyutlarını genişletebileceklerini söylüyor.
Birleşmiş Milletler, İngiltere, Polonya ve Belçika'nin talebi üzerine Türkiye'yi Suriye'den çıkarma kararı almak üzere yıldırım hızıyla toplanıyor ama neyse ki Rusya sayesinde kararı çıkartamıyor.
Arap Birliği'ni oluşturan Katar dışındaki ülkeler, yaptırım uygulamaya hazır olduklarını belirterek Türkiye'ye "İşgalci" nitelemesi yapıyor ki bunların içinde Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri var.
Bitmedi...
İsrail ve Yunanistan, şartların uyması durumunda YPG'nin yanında yer alıp Türkiye'ye karşı savaşabileceklerini dünyaya duyuruyor.
Kanada, İran, Danimarka, Lübnan, İsveç operasyona karşı olduklarını deklare ediyor.
Tabii bir de içeriden saldıran HDP'liler var, mimarlar odası var, tabipler odası var, akademisyen tayfası ve sosyal medyada konuşlanmış hain güruh var.
Ülkenin Güneydoğu'suna 4 günde atılmış 300'den fazla roket var, şehit olmuş onlarca sivilimiz ve askerimiz var.
Ha bu arada uluslararası medya ayağa kalkmış, operasyonun yapıldığı bölgeden dakika dakika canlı yayın yapıyor. Hemen hepsi; tek bir sivilin burnu kanamamasına rağmen "Türkiye katliam yapıyor" yalanını dünyaya pompalıyor. 
Tablo bu!
Peki bu tablo içinde bizim medyamız ne yapıyor dersiniz? Medyamız derken televizyon ve gazetelerden değil, o televizyonlarda ve gazetelerde boy gösteren yazar ve yorumculardan bahsediyorum.
Ne yaptıklarını söyleyeyim.
Kanal D spikeri Buket Aydın'ın sınır bölgesinde giydiği kıyafeti ve taktığı saati konuşuyor. Biri makyajını eleştiriyor, diğeri kolundaki saati, bir diğeri üzerindeki kıyafeti...
Düne kadar, "Barış ve huzur için oyum HDP’ye diyenlerle, "Bu kız bizim genel başkanımızla canlı yayında dalga geçti" diyen gazeteci görünümlü CHP'lilerin ilk taşı atması manidar tabii..
Hâl böyle olunca sormadan edemiyorum.
Arkadaş siz, Buket Aydın'ın o bölgede PKK ve HDP tarafından on yıllardır ezilmiş, çocukları kaçırılmış Kürt halkıyla beraber olmasından mı rahatsızsınız yoksa Buket Aydın'ın bizzat kendisinden mi?
Boşuna kızcağızın makyajına giyimine bahane bulmayın.
Yahu canlı yayınlara çıktığınızda size bile erkek hâlinizle bir kilo pudra ve fondöten sürüyorlar. Bana iki kere sürdüler, aynada kendimi tanıyamadım. Siz hangi makyajdan bahsediyorsunuz?
Kıyafet deseniz, saat deseniz sizin üzerinizdekiler de çaput değil hani. Nerelerden hangi markaları giydiğinizi, kaç bin liralık saat taktığınızı, kaç milyonluk arabalara bindiğinizi biliyoruz yani…
E, o zaman bu hengâme içinde nedir sergilediğiniz rezillik? 
Azıcık utanın!
Bu ülkede annesine anne diyecek yaşa gelmeyen bebeler öldürülüyor. Sınırın ötesinde aslan oğlu aslanlar sizin için kırılıp yere düşüyor. Evlerinde huzur içinde kahvaltı yapan masum ailelerin başına bombalar düşüyor.
Bari onları düşünüp azıcık hayâ edin!
Ölmediniz ya, hele birazcık sabredin. Şu terör örgütünün işini halledelim, siz ideolojik kavgalarınızı yine yaparsınız.
Ama şimdi lütfen birazcık susun.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp