Top
Rahim Er

Rahim Er

rahim.er@tg.com.tr

24/10/2020

İYİ PARTİ’NİN İŞİ ÇETİN!..

İYİ Parti’de suların giderek bulanacağı anlaşılıyor. Kopmalar, istifalar, ayrı partileşmeler her şey mümkün. Sn. Devlet Bahçeli’nin sağlam ve tavizsiz duruşu sonrası bir kısım partililer, 2017’de MHP’den ayrılarak zikredilen isimle partileşmişlerdi…
O gün yazılıp-söylenenler, dile getirilen iddialar, artık siyaset araştırmacılarının sahasına girer. Ne var ki araştırmayı mucip olan o iddialar, aradan geçen zamana rağmen devam etmektedir. Bugün bu partinin kurucu isimlerinden ve hâlen genel başkan yardımcısı Ümit Özdağ, kendi partisinin İstanbul il başkanı Buğra Kavuncu’nun FETÖ’cü olduğunu söylemiştir. Bu, yenilir-yutulur, üstü örtülür bir iddia olamaz. Bir terör örgütü mensubiyetinden söz ediliyor. Sn. Özdağ iddiasını, bir aile veya ahbap meclisinde değil, çıktığı TV’nin canlı yayınında ortaya koymuştur.
Bu iki isimle alakalı etiket veya atıf yapılacak malumatlar şunlardır:
Ümit Özdağ, aslında hem MHP’de hem İyi Parti’de genel başkanlığa yürümek istemiş fakat bu yolu açamamıştır. Babasından dolayı da maruf bir isimdir. Babası Muzaffer Özdağ, 27 Mayıs darbesine karışanlardan olmakla birlikte daha sonra "14’ler" denen darbe içi muhalif gruba mensubu olmaktan dolayı "Hükûmet Müşaviri" bahanesiyle Japonya sefaretimize yollanmıştır. Ümit Özdağ’ın doğum yeri burasıdır. İyi üniversitelerde okumuştur. Akademik hayatta siyaset ilmi üzerine profesör unvanı almıştır…
Konuyla fazla bir alâkası olmasa da yeri gelmişken şu hâtıramı nakletmeden geçemeyeceğim: Muzaffer Özdağ’ın Türkiye’ye döndükten sonra verdiği bir konferansı hiç unutmadım. O zaman hukuk fakültesinde talebeydim. İsmi geçen kişi, o konferansta Sultan Abdülhamid Hân hakkında öyle ağır konuştu ki yüreğim yaralandı. Bu Hakan Halife’nin haksızlığa uğraması mevzu olduğunda bu sahneyi de hep hatırlarım. Tabiî ki baba bile olsa üçüncü şahsın cürmü bir başkasını ilzam etmez. Hatta çok yüksek ihtimalle oğul Özdağ, bu Sultan hakkında babası gibi düşünmüyordur…
Ümit Özdağ’ın FETÖ’cü olduğunu ileri sürdüğü ve bu yüzden mahkemelik oldukları Buğra Kavuncu’ya gelince; Enver Altaylı’nın kız kardeşinin oğlu yani yeğenidir. Altaylı, Özbek bir babanın evlâdı olarak Ceyhan’da dünyaya gelmiş, ileride istihbaratçı olmuş, bazı gazetelerde görev almıştır. Sovyetologdur. Ruzi Nazar’la dost olmaktan başka O’nun hâl tercümesini de kaleme almıştır. Bu ismin yetişmesinde payı olduğu ifade edilmektedir. Enver Altaylı, bugün FETÖ örgütü mensubu iddiasıyla sanık olarak içeridedir.
Ruzi Nazar, bir Özbek Türkü’dür. Sovyetlere karşı mücadele içindeyken CIA, kendisini keşfetmiş ve kadrosuna dâhil etmiştir. Asrı aşkın hayatı çok faal geçmiştir. Türkiye, Almanya ve ABD’de yaşamış, birçok ülkede görevler ifa etmiştir. 27 Mayıs ve sonraki bazı darbelerin yönlendirilmesinde pay sahibi olduğu fark diliyor. FETÖ örgüt liderini, CIA ile tanıştıranın Ruzi Nazar ve Enver Altaylı ikilisi olduğu bugün her yerde yazılıp çizilmektedir. Mahkemede ortalığa çok fazla tafsilat çıkacağı bellidir. Buğra Kavuncu, "dayımdan bana ne?" diyebilir. Suçların şahsiliği burada da geçerlidir ama Ümit Özdağ, ne dediğini bilmeyen ve dediğinin altında ezilecek biri olmasa gerek.
Kısacası nereden bakılırsa bakılsın İYİ Parti’nin hâli iyi değildir. O kadar ki genel başkan Akşener, ne yardımcısı Ümit Özdağ’ı disipline sevk edebilmiş ve ne de partisinin İstanbul il başkanı Buğra Kavuncu’yu yerinden alabilmiştir!.. Tedirgin bir çekingenlikle kuliste muhabirlere her ikisine de saygı duyduğunu söylemiştir. Hâlbuki az evvel -salı grup kürsüsünde- alabildiğine bir polemik içindeydi.
İYİ Parti bir ay arayla ikinci sarsıntıya uğramıştır. Koray Aydın menşeli liste krizinin ardından Ümit Özdağ etiketli müthiş iddia. Patlak verdi.
Bu vaziyetten bu parti, nasıl çıkar, genel başkan ne yapar bakalım zaman gösterecek? Fakat zaten şu bir gerçek. İYİ Parti hangi boşluğu doldurmak için vardır? Milliyetçilikse MHP orada, Kemalistlikse işte CHP, muhafazakâr merkez sağsa AK Parti yerindedir. Kürtçü parti de olamayacağına göre ortada dolacak bir boşluk yok. Bu gerçeğe bir de bu kriz, sancı, sarsıntı ve iç kavgalar eklenince İYİ Parti’nin de Meral Akşener’in de işi kolay değildir, zordur, çetindir.
Hâl böyle olunca Cumhurbaşkanı olma arzusunun hayat bulması da mümkün görünmüyor. Sn. Tansu Çiller, Türkiye’nin ilk kadın başbakanı oldu. Herkesin bir gönül muradı vardır. Sn. Akşener de ilk kadın cumhurbaşkanı olmak istemiş olabilir. Bunu 2018’de denedi fakat başaramadı. Bundan sonra hiç mümkün değil. Kimden oy alacak? Kılıçdaroğlu CHP’si yine bir “çatı aday” peşinde olacak görünüyor. Abdullah Gül, denmekte. Akşener’in böyle bir tabloda partisinden bile tam destek göreceği şüphelidir. Hatta belki CB seçiminin yapılacağı 2023’e kadar dalgalar gemiyi kayalara vurabilir bile. Eğer söylenenler doğru ise o zaman kendisinin cumhurbaşkanlığına seçilmesi yerine de Kavuncu’nun gelmesi hayaldir.
Büyük âlim Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri, Tefviznâme adlı manzum eserinde ne güzel, ne hoş, ne doğru demekteler:
Mevlâm, görelim neyler,
Neylerse güzel eyler!
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp