Top
Rahim Er

Rahim Er

rahim.er@tg.com.tr

21/03/2019

JACINDA ARDERN

Bir haftadır korkunç bir katliamı konuşuyoruz. 15 Mart 2019 günü Yeni Zelanda’nın Christchurch şehrindeki En-Nur ve Linwood Camiileri, eş zamanlı olarak terör saldırısına uğradı. “İkiz Kuleler”den elbette daha kıymetli olan bu camilerde Müslümanlar, cuma namazını eda etmekteydiler. Onlar, huşu içinde Allah’a yönelmişken insanlıktan nasipsiz teröristler, yarı otomatik silahlarla üzerlerine kurşunlar yağdırdılar. 50 mü’min şehid oldu, 9’u ağır 30 mü’min yaralandı.
Yapılan bir haçlı terör eylemiydi. Bu eylemle birlikte dünya, iki kişiyi tanıdı:
Onlardan biri, 28 yaşında bir mahluktur. Yakalanmış olan bu mahluka “canavar” demek, zavallı canavarlara haksızlık olur. O insan kılığında bir zalimdir. Hususi yetiştirilmiş bir ırkçı, İslam düşmanı haçlı tetikçidir. Lügatlerin en ağır hakaret kelimeleri, yüzüne haykırılsa yine de bir şey denmiş olmaz. Yılan soğukluğundaki bu terörist, tarihin zalim ve sadist mahluklar listesinde bugünden yerini almıştır.
Malum vicdansız katil hakkında daha önce kafi mufassal malumatı vermiştik. Bu sebeple bu defa dünyanın bu menfur eylemle tanıdığı diğer simadan söz etmek istiyoruz:
Diğerinin ismi, Jacinda Ardern Kate Lurell’dir. Kısaca “Jacinda Ardern” denen bu insan, Yeni Zelandalıdır. 1980 doğumludur. Yeni Zelanda’daki Waikato Üniversitesinden mezundur. 27 Ekim 2017’den beri ülkesinin İşçi Partili Başbakanıdır. Sn. Başbakan, aynı zamanda küçük bir kız çocuğu annesidir.
İnsanların hayatlarında birden, apansız zuhur eden olaylar vardır. Kader, o anlar için randevu vermez. Tecelli, yekten yaşanır. O an imtihandaki kişi, ya kazanıp kahraman olur veya kaybedip “korkak” damgası yer.
Başbakan Ardern, memleketindeki iki camide ibadet etmekte olan Müslümanlara yapılan zalim terör saldırısı karşısında ilk dakikadan itibaren çok net, çok yiğit ve çok dürüst bir tavır gösterdi. Hadise işitilir işitilmez “Bu bir terör saldırısıdır!” dedi. Maktul, mağdur ve mazlum Müslümanlara koştu. Müslüman topluluğa onların diliyle “esselamu aleykum!” diye hitap etti. Hayatta olanların acısını paylaştı. Eşini, evladını veya kardeşini kaybeden hemcinslerine sarılarak onlarla birlikte gözyaşı döktü. Samimi bir dille Müslümanların Yeni Zelanda’nın eşit vatandaşları olduğunu söyledi. Çok kararlı bir şekilde “Ben, o teröristin adını ağzıma almayacağım, o kötü bir şekilde şöhret olmak istedi. Adını söyleyerek maksadına yardımcı olmayacağım!... Benden hiçbir zaman onun ismini duymayacaksınız!” açıklamasını yaptı.
Dünyanın ünlü- namlı, şanlı- şöhretli birçok hükûmet ve devlet başkanı, ya susarken, ya lafı ağzında gevelerken; henüz 39 yaşında olan bir hanım devlet adamı, bunları yapıyor ve bunları söylüyordu. Üstelik, Batı basınının hiçbir sıkılma emaresi göstermeden olayı çarpıtma çabalarına rağmen.
Şüphesiz ki erkeklik, cinsiyet değil cibilliyet işidir. Sn. Ardern, böylece bu imtihanı yüz akıyla vermiş ve ismini tarihin şeref levhasına yazdırmıştır. Herhâlde 31 Mart seçimlerinden sonra bu vicdan sahibi insan ülkemizin misafiri olacaktır. 25 Nisan Anzak Günü de vesile olabilir.
Haklarında bu tahlil ve tespiti yaptığımız iki zıt kutuptaki adı geçen iki kişi için şunları da göz ardı etmemek gerekir:
O zalim hain ve hainleri yetiştirip Müslümanlara haçlı kurşunu yağdırtan meçhul İslam düşmanı örgüt ve istihbarat ajanları, konuşup kendilerini ele vermesin diye katil veya katilleri cezaevinde infaz edebilirler.
Başka bir ihtimalse Başbakan Sn. Ardern’in kara listeye alınmasıdır.
Menfur haçlı saldırısında Türkiye, tarihi, kültürel varlığı, bekası ve Başkanı hedef alındığına; manidar bir şafaktan bize ihtar çekilmeye çalışıldığına göre Yeni Zelanda’yla ortak istihbarat çalışması yapmalıyız.
5 milyonluk Yeni Zelanda’da da 600 kadarı Türk olmak üzere 50 bine yakın Müslüman yaşamaktadır. Türkiye için yeni bir dostluk çevresi olabilir.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp