Top
Rahim Er

Rahim Er

rahim.er@tg.com.tr

06/08/2020

AH BEYRUT, VAH ORTA DOĞU!

Yazımızın başlığını “Ah Beyrut, vah Orta Doğu!’’ diye yazdık. Bu cümle yerine “Beyrut’a ağıt!’’ da diyebilirdik. Lübnan’ın başkenti ve Akdeniz’in büyük limanlarından Beyrut, önceki akşam üzeri ağıt yakılacak denli sarsıldı. Limana sanki atom bombası atılmıştı. İnfilak sesi, Kıbrıs adasından işitildiği gibi ayrıca 3,3 şiddetinde de zelzele meydana geldi…
Resmî makamların açıklamalarına göre daha evvelden el konmuş olan ve limandaki bir depoda bekleyen 2 bin 750 ton amonyum nitrat patlamış. Bu patlamanın olması için bu kimyevi maddenin tutuşması lazım. O tutuşma ve ardından gelen infilak, bir sabotaj mı, kaza mı henüz bilinmiyor. Bilinen o ki 100 civarında ölü 5 bine yakın yaralı ve 10 milyar dolara varan ziyan olduğudur.
Beyrut, Şam Vilâyetine bağlı seçkin bir Osmanlı şehriydi. Osmanlıdan sonra Fransız ve İngiliz sömürge dönemlerinde kaptığı günah virüsüyle adı kumarla anılır oldu. 1967’deki Arap-İsrail  6 Gün Savaşı’ndan sonra 1975’te bir yerlerden düğmeğe basıldı ve Lübnan, yıllarca süren bir iç harbe sürüklendi. Beyrut da Lübnan da perişan oldu. Bu perişanlık, İsrail’in işini kolaylaştırmıştı. Beyrut yakınlarına kadar Lübnan’ı işgal etti. 1990’larda da Beyrut’u bombaladı.
Henüz toparlanmıştı ki bu defa da Beyrut bu hâle geldi. Zaten Lübnan Beyrut demek. Bu meçhul patlamanın Washington’un PKK’nın Suriye kolu terör örgütüyle yaptığı petrol anlaşmasıyla çakışması, İsrail’in Filistin topraklarını işgal edip Yahudi sığınmacılara tahsis etme takvimiyle buluşması düşündürücüdür. Beyrut’ta bir süredir devam eden kargaşa ve nümayişlerden sonra olması da düşündürücüdür.
Atom bombası gücündeki bu infilakı şu devlet veya bu örgüt yaptı diyecek malumata henüz sahip değiliz. Ancak sabotaj olma ihtimali kaza olma ihtimalinden yüksek olsa gerek. Denebilir ki şu gayrimeşru petrol anlaşmasıyla bu patlamanın irtibatı nedir? Fiilî irtibatı yok. Fakat bu felaket, bir büyük projenin parçasıdır. Bizim, “terör örgütü’’, Amerika’nın “SDG-Suriye Demokratik Güçleri’’ dediği örgütle sözleşme yapılması, bir “tanıma’’dır. O tanıma, Suriye’nin toprak bütünlüğünü ise tanımamadır. Bundan böyle Derin Amerika’nın zihninde Suriye parçalanmıştır. Bu parçalanmada büyük payın İsrail’e düşmesi lazım. Böylece Lübnan da planın içine çekilerek pay daha da büyütülmektedir. Karada Suriye petrolü, sahilde Akdeniz doğalgazı mevzubahistir. I. Dünya Harbi’nde Osmanlı Devleti’nden sonra masa başında kurulan suni devletlerden Suriye gibi Lübnan’ın da son kullanma tarihi bitmiştir. Aslolan Büyük İsrail’i inşa etmektir. Amerika’nın Rusya’nın, Fransa’nın bölgede olması, Akdeniz’deki ihtilaf, BAE’nin nükleer silahla donatılması, Libya iç harbi, bu patlamanın çok uzağında değildir.
Teferruat, şaşırtma hayli fazla. Değişmez hakikatse artık Suriye’nin parçalanma gününün geldiğine ve Lübnan’ın lüzumsuzluğuna inanılmasıdır. Hesap sahipleri için parçalanması gerekenler parçalanacak, lüzumsuz gördükleri ortadan kaldırılacaktır ki Büyük İsrail kurulabilsin.
Son söz:
-Devlet-i Âli Osman’ın bıraktığı boşluk, büyük ve kudretli Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından doldurulacağı güne dek bölgemizde adaletsizlik devam edecektir.
 
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp