Top
Ragıp Karadayı

Ragıp Karadayı

ragip.karadayi.ihlas@gmail.com

23/01/2019

"Siz muhterem ricalimin sadakati beni rahatlatıyor"

"Doğan Bey’in vakit kaybetmeden sefere devam etmesi çok isabetli oldu Paşam."
 
Yıldırım Han, Beyazıd Paşa'ya döndü;
- Akıncı Doğan Bey’in vakit kaybetmeden sefere devam etmesi çok isabetli oldu Paşam.
- Beli (evet) Sultanım… Ve bilhassa bu hadiselerin arkasındaki zât, Kâbus hakkında, kendisine detaylı malumat da gönderildi.
- O, Kâbus denilen densiz, fırsat düşkünüdür Sultanım, diyen Gâzi Evrenos, Padişaha baktı. Tepkisini merak ediyordu.
- Siz muhterem ricalin, ilim, sadakat ve ihlası ile rahatlamaya gayret etmekteyim, lâkin…
Yutkundu Yıldırım Han;
- Mükemmel insan, ulemâ-i cedit, daha ne âli sıfatlar ve isimlerle muhtelif fitneciler…
Cümlesini bir türlü tamamlayamadı. Kayıtsız, şartsız devletin başında olmak duygularıyla, sezgileriyle hareket etmek istemiyordu. Son söz mutlaka padişahındı. Bunu bilmeyen yoktu zaten. Mühim olan, oy birliğiyle söyleneceği söylemekti. Fakat bu noktaya gelmek için de bütün sebeplere yapışmak gerektiğine inanıyordu. Maksat devletin istikbali, milletin refah ve mutluluğu değil miydi?
- Malumunuz ki, payitahtta cemaati tahrikten geri durmamaktadırlar! Bu ne cüret? Ferman, buyursak ki, “kellesi vurula!” diyerek, dinleyenlerin yüzüne şahin bakışlarını çevirdi. Herhangi bir hareket görmeyince de;
- Lâkin bilirim ki, o hilebazlar, böyle bir fırsat kollamakta, diyerek, duygu ve düşüncelerinin herkes tarafından daha iyi, daha kolay anlaşılması, kavranması lazım geldiğini bir daha vurguladı. Kısa bir sessizliğin ardından Emir Sultan hazretleri müsaade istedi.
- Yerden göğe hakkınız vardır Sultanım… Din kardeşlerimizin aklını karıştırmak babında, fitnecilerin suiistimal edeceği bir mevzudur bu.
Yıldırım Han, çok değer verdiği damadı Emir Sultan’ın da kendisi gibi düşünmesine sevindi. “En iyisi halkın padişah, devlet, olaylar hakkında ne düşünmekte olduğunu da yakinen öğrenmek” dedi içinden.
- Tebdil-i kıyafet edip, ahalinin dahi fikriyatını bilmek isterim… Gereği yapıla!..
Halkın maneviyatını bozmak isteyenlere karşı, herkes elinden geleni yapıyor, canla, başla mücadele ediyordu artık. Öyle bir faaliyetti ki topyekûn seferberlikti bu!..
              ***
Ulucami-i şerifte yapılan konuşmalar unutulmamıştı. Hâlâ içten içe saray ahalisini, beyleri, paşaları yakıyor, kavuruyordu. Fakat Bursa halkı er geç bu alevin söndürüleceğine inanıyordu. Hiç tereddütleri yoktu. Çünkü Emir Sultan gibi bir manevi sultanları, Yıldırım Han gibi işin farkında olan gözü pek padişahları vardı. Bu yüksek itimat ve teslimiyetten olsa gerek herkes, tarlasında, çayırında, bağında, bostanında çalışıyor, ürünlerinin öşürünü, zekâtını ölçüp, tartıp ilgili şahıs, kurum ve kuruluşlara veriyordu. Günlük işlerin dışındaki zamanlarını ise Emir Sultanın sohbetlerinde geçiriyorlardı. DEVAMI YARIN
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp