Top
Meryem Aybike Sinan

Meryem Aybike Sinan

meryemaybike@gmail.com

26/06/2019

AK’ı KARA’dan seçme vaktidir!

Nihayet seçim faslı bitti.
Şükürler olsun diyeceğim lakin içimde tuhaf bir korku var. Olur ya siyasilerden birisi “haydi erken seçim” der ve ülke olarak yine bir seçim sarmalına gireriz diye açıkçası endişe ediyorum.
Endişe ediyorum çünkü bu geren, enerjimizi israf eden, her dem gürültü patırtı içinde geçen bir ömür var nihayetinde. İnsan artık televizyonlarımızda günlük siyasi çekişmeleri değil de huzurlu, istikrarlı ve güzel şeyleri seyretmek istiyor! Gönül, gazetelerde daha çok hayata dair haberler, ruha dokunan yazılar okumak; sosyal medyadaki anlı şanlı yazarlar, dedikodu değil; kültür, sanat, bilgi, görgü ve irfan üzerine konuşsunlar, takipçilerine bir şeyler öğretsinler istiyor!
Toplum biraz hayal kursun, tefekkür ve tezekkür etsin istiyor gönül…
İstanbul seçimi açık söylemek gerekirse bir hezimettir…
Halk bu seçimde diyemediklerini, içinde biriktirdiklerini sandıkta dışa vurmuştur! Beni dinle diye ikaz etmiştir Cumhur hareketini…
Muhtemelen Cumhurdan giden oyların birçok nedeni var ancak en büyük nedeni hayal kırıklıklarının biteviye birbirini takip edişidir… Birçok milletvekilinin, bürokratın, partilinin ve gazetecinin yaptığı hata ve yanlışlar büyük bir ümitle yola çıkan bir hareketin asıl hedeflerine varmadan, büyük davalara kilitlenmeden gönül taraçalarından birer ikişer düşüşü yüreğimi acıtsa da içimde derin korkular kol gezse de hâlâ ümidimi korumaktayım!
Birtakım insanların kestirmeden mal mülk, mevki makam, şan şöhret ve kısaca “masa, kasa, nisa” zaafı yüzünden halis niyetlerle yola çıkılan bu güzel hareketten maalesef yaprak dökümü başlamıştır…
Zikzaklar, çelişkiler, verilen sözlerin tutulmaması, seçmenin oyunun cepte keklik olarak görülmesi, seçmene mecburiyet atfedilmesi kabilinden birçok hususu bir çırpıda saymak mümkün…
Geçtiğimiz günlerde anlı şanlı, kültür ve irfanıyla yıllarca etrafını aydınlatmış “münevver” diyebileceğim, seksenlerine merdiven dayamış profesör unvanlı bir hocamıza partili ve de başörtülü bir hanımın ağza alınmayacak çok ağır bir hakaretine şahit olduğumda içimden fısıltıyla “buraya kadar” dediğimi hatırlıyorum.
Yine koskoca milletvekillerinin, bakanların, il başkanlarının, bürokratların, köşe yazarlarının kişilikleri hakkında hiçbir şekilde fikir sahibi olmadıkları, kabarık takipçi sayısından başka hiçbir meziyetleri bulunmayan sosyal medya fenomenleriyle yakın ilişkiler kurmalarını, onların sırtını sıvazlamaları, yalan ve yanlışa paylaşımlarıyla ortak olmalarını acaba hiç hatırlatmasak mı?
Açıkçası o ciddi devlet ve bürokrasi dilini özledik biz!
Devlet kişilerin oyuncağı değildir!
Güneş yukarıdan aşağıya ışık verir! Aşağıdan yukarıya ancak fener tutarsınız! Terazi maalesef insan kaynaklarını da doğru tartmadı. Milletvekilleri hısım akrabalarını rektör, bakan yardımcısı, genel müdür, belediye başkanı yapmaktan varlık sebebi olan seçmenini görmüyorsa orada ciddi bir sorun vardır!
Bugüne kadar susmamız; görmediğimiz, duymadığımız, bilmediğimiz, farkına varmadığımız anlamına gelmiyor. Adabımızdan, vefamızdan ve sadakatimizden susmamız ahmaklık değildir!
Patavatsızlık neredeyse bazı trollerin meziyeti oldu. Adalet, hakkaniyet, asalet, liyakat, ehliyet ve kabiliyetin olmadığı bir alanda çalakalem bir kavgaya tanık olduk!
Bu ülke mozaik değil bir ebrudur! Bu ebrunun nakışlarını bilmeyen gafiller yaptıkları gaflarla kitleleri kırdılar, döktüler! Şimdi acaba, niye, neden diyenler için; kendimce en hafifinden içimden geçenleri dile getirdim.
Geniş kitlelerin içinden geçenleri ise Allah biliyor!
Hasılı şimdi 'Ak' ve 'Kara’yı birbirinden ayırmak vaktidir!
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp