Top
Meryem Aybike Sinan

Meryem Aybike Sinan

meryemaybike@gmail.com

17/08/2022

Geleceğimiz tarımda!

Dünya hızla bir kaosa doğru sürükleniyor.
Bütün mecralarda tarım ve su konuşuluyor. Pandemi henüz bitmiş değil ve yeni pandemi şartları ise kapıda. Tabii yollardan çok suni yollarla dünyanın bahtı karartılacak er geç! Bu gerçeği görenler sıklıkla bu meseleyi dile getiriyorlar.  Bu konunun uzmanları hızla yitip giden su ve tarım havzalarının altını çizip konuya farklı pencereler açıyorlar.
Bizim su kaynaklarımız hızla tükeniyor.
 
En gümrah ırmaklarımız ülke sınırlarını terk edip boşa akıp gidiyor ve atılması gereken adımları henüz atmış, atabilmiş değiliz. Fırat Nehri konusu gelecekte Orta Doğu topraklarının en tartışmalı meselesi olacak. Fırat Nehri üzerinde yarın öbür gün hak iddia edecek ülkeler belli. Kimse kusura bakmasın, öyle bir gün gelecek ki ne kadar su, o kadar petrol diyeceğimiz günleri görüp yaşayacağız. O günler geliyor. Su zengini Avrupa ülkelerinde bile tatlı su kaynakları hızla tükeniyor ve sıradaki ülke Türkiye!
 
Göller bölgesindeki birçok göl ya kurudu ya da can çekişiyor. Siyaset konuştuğumuz kadar ülkenin en hayati meselelerini konuşmuyor, tartışmaya açmıyoruz. Birçok şehrimize yeni içme suyu barajları inşa etmemiz gerekiyor. Nüfusumuz doğal ve suni yollardan hızla artarken su kaynakları ve tarım havzaları hızla tükeniyor! Bu dengesizliğin insanlara anlatılması ve hatırlatılması gerekiyor!
 
Önceki gün kardeş ülke Kazakistan’ın resmî yayın organı Egemen Kazakistan gazetesinde bir haber vardı. Ülkede tarım arazilerini verimli kullanmayanlar, meraları geliştirmeyenler hakkında yeni bir yasa hazırlanmış. Devlet, tarım yapmayanlardan, tarım arazilerini geliştirmeyenlerden bu arazileri geri almaya hazırlanıyormuş… Dört dörtlük karar buna denir, diye düşündüm bir an. Hatırladığım kadarıyla bu sistem Azerbaycan, Özbekistan’da da uygulanıyor. 
Türkiye’ye bir bakınız lütfen.
 
Şehirlerimizde en verimli tarım arazilerine konut yapılmaya devam ediliyor. Adamın parası var, gidip ülkenin en önemli arazilerini satın almış (buna da yatırım diyor, apartman yapımına ruhsat alırsa müteahhide verecek) bomboş nadasa bırakmış! Yüz binlerce dekar verimli arazimiz bu durumda. Bu millî servetin heba olması demek, tarım kaybı demek, yoksulluk demek, gelecekte açlık demek, sorumsuzluk demek!
 
Devlet, bunun takibini yapıp, gereken cezai müeyyideyi uygulamalı ve gerekirse bu topraklara el koymalıdır.  Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı TİGEM gerçekten harika işler çıkarıyor lakin yetersiz. Nitekim bütün bölgelerde TİGEM yaygınlaştırılmalıdır, hatta köylü ve çiftçilerimizi istihdam edip bölgesel göçleri durduracak tedbirler alınmalıdır.
Türkiye’de tarım insanları hızla azalıyor.
 
Bütün bölgelerde, şehirlerde, ilçelerde ve kasabalarda TİGEM boşta kalan, ekilip biçilmeyen arazileri satın alıp (gerekirse cebren) bünyesinde istihdam ettiği, tarım insanlarını bu topraklarda çalıştırabilir. Nitekim, Türkiye’de miras yoluyla iyice küçülen topraklarda tarım yapılarak hayatı idame ettirmek artık mümkün değildir. 
Bugün bu mesele üzerinde kafa yormayanlar, yeni projeksiyonlar oluşturmayanlar, elli, yüz sene sonrasını düşünerek karar almayanlar vebal altındadır. Tarım havzaları kaybolduktan, su kaynakları tükendikten, tarım insanları yok olduktan sonra geriye dönüş kolay değildir!
 
Hiç kimse unutmasın ki bizim geleceğimiz tarımda!
Köy ve kasabalarımız boşaldı. Gidip şehirlere yerleşenleri geriye döndürmek öyle kolay olmuyor. Henüz geç değil, çok ciddi tedbirlerle, yepyeni bakış açılarıyla, statükodan çıkarak tarıma yeni bir yol haritası çizmek ve istikamet belirlemek mümkündür.
 
TİGEM bu anlamda en anlamlı son çıkıştır…
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp