Top
İsmail Kapan

İsmail Kapan

ismail.kapan@tg.com.tr

21/01/2021

Kim müttefik, kim sözde müttefik?..

Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur derler… Yeni Başkan Joe Biden döneminde, Türkiye-ABD ilişkilerinin muhtemel seyri konusunda işaretler pek de olumlu gözükmüyor. “Sözde ortaklık” neyin nesi!..
 
 
Evet, onca gürültü-patırtının sonunda, ABD’nin yeni başkanı Joe Biden, silahların gölgesinde yemin edip göreve başladı… Trump’ın çok kötü yürüttüğü seçim sonrası iki buçuk aylık dönem, Biden’a hayli avantaj sağlamadı değil. Ancak içeride ve dışarıda politik ve ekonomik şartlar o kadar olumsuz ki, Beyaz Saray’ın yeni sakini âdeta 2-0 yenik başlıyor! ABD Yönetiminin başarılı olup olmaması şüphesiz kendi iç meselesi… Gelgelelim dışa yansımaları, bütün dünya ülkeleri gibi bizi de yakından ilgilendirdiği için, ister istemez dikkatle takip etmek gerekiyor. O yüzden de, giden Trump’ın küresel ölçekte bıraktığı hasara bakarak, yerine gelen Biden’ın neleri yapıp neleri yapamayacağını kestirmeye çalışıyoruz. Obama döneminden beri, Türkiye-ABD ilişkileri oldukça sıkıntılı bir seyir izliyor… Trump’ın kişisel tavır ve yaklaşımları da fazla bir şey değiştirmedi. Aktüel problemler hep aynı başlıkları taşıyor. Suriye ve Libya politikaları… FETÖ elebaşının korunup kollanması. 15 Temmuz hain darbe girişimi karşısındaki tavırlar.  PKK/PYD terör örgütüne verilen aleni destek ve Türkiye’nin toprak bütünlüğüne yönelik tehdit karşısındaki hasmane tavır… S-400 meselesi, F-35 meselesi, Halkbank Davası vs. vs... Yeni dönemde de bunları konuşmaya ve tartışmaya devam edeceğiz. Belki başka başlıklar da eklenecek.
Joe Biden’ın kabine üyelerine bakıldığında, ağırlıklı olarak Obama ekibinden isimlerin tercih edildiği görülüyor. Özellikle Dışişleri ve Savunma Bakanlığı için aday gösterilen isimler. Ve bunların Türkiye’ye karşı öteden beri sergilediği tutum… Nitekim Dışişleri koltuğuna oturması beklenen Antony Blinken, ilk işaret fişeğini attı bile! Senato sorgulaması sırasında, Türkiye’nin kendi ulusal çıkarları için yaptığı tercihleri hedef alan Blinken, şunları söyledi: “Stratejik ya da sözde stratejik bir ortağımızın en büyük stratejik rakiplerimizden biri Rusya ile yakın olması kabul edilemez…” Dikkat ediniz, hâlâ soğuk savaş devrindeki hegemonik anlayış sürüyor. Burada iki müttefik ülkenin ilişkilerinde eşitlik ve karşılıklı denge içinde bir yaklaşımdan ziyade tek taraflı bir dayatma öne çıkıyor… Yani Amerikan menfaatleri. Karşı tarafın hak ve menfaatleri önemli değil!.. Blinken devamla şunları ilave ediyor: “Ancak ABD’nin önce mevcut yaptırımların etkisini görmesi ve ardından daha fazla yaptırım gerekip gerekmediğini belirlemesi lazım…” Anlaşılan o ki, Biden, Blinken ve diğerleri, S-400 meselesini ensemizde tutmaya devam edecek.
Diğer can sıkıcı başlıklardan biri de, ABD’nin Suriye’de PKK/YPG terör örgütüne verdiği aleni destek ve onunla kurduğu gayrimeşru ortaklık… Bunun mimarı durumundaki eski CENTCOM Komutanı, E. General Lloyd Austin’in en büyük marifeti, örgütün “EĞİT-DONAT” programını hayata geçirmiş olması. Irak, Afganistan, Yemen ve Suriye’den sorumlu, Merkezî Kuvvetler gibi muharip gücün başına gelen ilk siyahi kişi olan Austin, 2016’da emekli olmuştu. Teamüllere göre, yedi sene geçmeden savunma bakanlığı gibi bir vazifeye gelmemesi gerekiyor. Ancak istisnai uygulama yapılacak… Austin gibi, ABD’nin ilk siyahi genelkurmay başkanı ve ilk siyahi dışişleri bakanı sıfatını kazanan Colin Powell, Irak işgali sırasında bütün dünyanın gözünün içine baka baka, sahte resmî  belgelerle yalan söylemiş ve daha sonra da bunu itiraf etmişti… Austin’in de Türkiye’yi çok rahatsız eden beyanları oldu. PKK/PYD örgütüne verdikleri askerî  desteği, hem de övünerek tekrar tekrar dile getirmişti. Bakalım Savunma Bakanı sıfatıyla bu konuda ne gibi skandallara imza atacak… Güya DEAŞ’la mücadele kılıfı içinde, Suriye’nin kuzeyinde bir terör devletçiğinin temelini atma gayretlerinin devamı hâlinde, çok ciddi gerilimlerin doğması kaçınılmaz olacağa benzer.
Bir de her devrin adamı ama daha çok PKK/PYD’nin dostu olan Brett McGurk var… Biden’ın ulusal güvenlik ekibinde, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’dan sorumlu koordinatör olarak görev yapacak. Bu kişi ilk önce W. Bush’un ulusal güvenlik konseyinde Irak ve Afganistan danışmanı olarak çalışmıştı. Obama döneminde ise üst düzey danışman olarak tayin edildikten sonra, 2015’te “DEAŞ’la mücadele özel temsilcisi” oldu. Aynı göreve Donald Trump döneminde de devam etti. PKK/PYD ile yakınlığı o kadar ilerletti ki, hizmetlerinden dolayı(!) terör örgütü kendisine teşekkür plaketi sundu. O derece yakınlar yani… 2019 yılında, Trump Suriye’den çekilme kararı alınca, DEAŞ tehdidinin henüz tamamen bitmediğini ileri sürerek, bu karara karşı çıktı ve protesto etmek için istifa etti. İşte Biden da, başka kimseyi bulamamış gibi, bu adamı tekrar aynı yetkilerle göreve getiriyor...
Özetleyecek olursak, “SÖZDE MÜTTEFİKLİK” durumu aynen devam edecek gibi görünüyor...
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp