Düğünlerde çantalara göz kulak olsun diye masada bi başına bırakılmış nene yalnızlığı var üzerimde… Deriin bir nefes alıyoruz ve ortaya karışık devam ediyoruz…
-Sabah uyanırken uyku için her şeyi gözden çıkaracağımızı düşündüğümüz bi on saniye var. O on saniye çok tehlikeli…
-Sana taş atana sen çiçek at ama saksıyla!
-Çok nankör tanıdım hiçbiri kedi değildi, teşekkürler.
-Keşke aniden üç tane beyaz önlüklü bilim adamı beni uyandırsa da “tebrikler Türkiye simülasyonunu başarıyla tamamladınız!” dese…
-Yarısı kadar bilmeyen ama iki katı konuşanlar size de selam olsun…
-Sualtı belgeseli açtım, okyanusta zehirli olmayan canlı yok; herkes belinde emanetle geziyor…
-Yok dişil enerji yok eril enerji, bize tek bi enerji lazım o da hayat enerjisi!
-Konferansa gideceğim annem “evi temizlemeden hiçbir yere gidemezsin!” dedi. Ne gı bu 21. yüzyıl Külkedisi mi?
-Sen kalk dört milyar yıllık dünyada, akıllıların kendinden şüphe ettiği ama aptalların en öz güvenli olduğu döneme denk gel…
-Filler sinirlendiği canlının üzerine basıyormuş ben de fil olmak istiyorum…
-Annem yine misafire “bak bunu saymıyorum” dedi. Ben sayıyorum. Oldu bu oldu. Başarılı bi misafirlikti. Kayıtlara geçti…
-Kız kardeşim pişi yapmış, arada çok küçükler vardı. “Bunlar pişisel gelişimini tamamlayamamış” diye patlattım espriyi; sonrasını hatırlamıyorum…
-Her doğa olayında aklına ilk önce tatil gelen tek millet olabiliriz…
-İnsan kendi kendine konuşurken lafın lafı açması… tarifsiz..
-Beş dil konuşmak değil de nerede susulması gerektiğini öğrenmek daha önemli!
-Twitter’da ülke sorunları var, Instagram’da millet gezip eğleniyor, Facebook’ta herkes bir düğüne gidiyor, reelde para lazım.
-Denizanaları da sanıyor ki sadece kendileri beyinsiz yaşıyorlar…
-‘Tavsiyesini istemeyeceğiniz birinin eleştirisine de aldırmayın’ dünyanın en doğru tavsiyesi…
Ninem diyor ki; Helalzâde barıştırır, haramzâde karıştırır.