Top
Fuat Uğur

Fuat Uğur

Fugur1864@gmail.com

21/03/2019

Bu da Türkiye’nin Mandacılık Haritası

Gezi iddianamesinin baş sanığı Osman Kavala’nın telefonundan çıkan bir harita konuşulmuştu geçtiğimiz haftalarda. Sözcü-Soner Yalçın, Hürriyet-Ertuğrul Özkök ve Halk TV bu haritanın Türkiye’nin “Arıcılık” haritası olduğunu söyleyip durumu “skandal” olarak nitelemişlerdi. Oysa Osman Kavala bu konudaki savcının sorusuna verdiği yanıtta “Yurt dışında bir yerde telefonuma kaydettiğim, Türkiye’nin Sevr haritası” demişti.
Şaşırmamalı. Çünkü onlar iş birliği yaptıkları kişileri kurtarmakla görevliler. Kimi liberal, kimi ulusalcı da olsa aynı hesaptan nemalandıkları için bunu çok olağan karşılıyoruz.
Eğer Ertuğrul ve Soner beylerin dediği gibi o harita “Arıcılık” haritasıysa, şu aşağıda yayınladığım da Türkiye’nin Mandacılık haritası olsa gerek:
 
 
Turkey’s Buffalo Map.
Türkiye’nin Manda Haritası.
 
Ancak bu haritada daha insaflı davranılmış Arıcılık haritasına göre, Türkiye “yalnızca” ikiye bölünmüş; Doğu ve Batı.
Türkiye’deki mandalar hangi yörede yoğunlaşıyorlar, mandacılar ve mandıracılar kimler; hepsini bu harita üzerinde yerleştirebiliriz.
Misal en çok manda hangi bölgede yoğun? Doğuda mı yoksa batıda mı? Mandacılar mandaları satın almak, üretmek ve satmak için batıya mı yoksa doğuya mı yatırım yapmalılar?
Bu harita geçtiğimiz haftalarda ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun da katıldığı bir toplantıda gösterildi. Pompeo, Venezuela’daki mandası Guaido’yu destekleyen ülkeleri bu haritada mavi renkli olarak işaretlemişti. Türkiye ise beyaz ve böyle ikiye bölünmüş olarak görünmüştü.
Şimdi gündeme almak elzem oldu, çünkü Yeni Zelanda’daki öküzleri 50 masum insanı katledince ve ardından da ortaya 74 sayfalık bir manifesto çıkınca Haçlı kuşatmasının kökenine uzanıp bugüne bakmak şart oldu.
 
AMERİKAN MANDASI
Sanırım tarih kitaplarından hatırladınız. Amerikan mandasını isteyenler vardı Kurtuluş Savaşı’mızın öncesinde. Emperyalistler ülkemize ordusuyla piyonuyla saldırmış ama konforları bozulan Batı’cılar “Amerikan Mandası isteyelim, ne olur ki” diye tutturmuşlardı.
Bizdeki Soros’çu Geziciler, Pensilvanya’cı CHP’liler, pekekeli Selolar ve Cananlar, Yurtta Sulh Konseyci Meraller, YPG’li Kemaller filan işte onların torunları. Onlar da dedeleri gibi aynı işle iştigal etmekteler. Ama farkları şu; istemekle kalmayıp bizzat “Mandacılık mücadelesi” vermekteler.
Gerçi bir önceki “Arıcılık Haritası” ile ilgili yazımda Kraliçe Arı dediğim E. Özkök de aslında mandacılığa daha uygun.
Türkiye’deki yatırım faaliyetlerini öteden beri büyük bir iştiyakla sürdüren Amerikalılar, üzerine yatırım yaptıkları mandalarla epey iş çevirdiler. Mandaları, Mayıs 2013 Gezi olaylarında, 7 Şubat’ta, 17-25 Aralık’ta BİST’te yüksek fiyattan işlem gördü. Ama 15 Temmuz’da piyasaya fazla sayıda ve niteliksiz manda arz edilince ellerinde kaldı. Bunun üzerine Türkiye Cumhuriyeti Devleti onları Silivri vb. yerlerde topladı. Şimdi değer kazanmasını bekliyor. Eline geçtikçe topluyor zaten.
Bir de sınırlarımızın dışındaki mandalar var. CHP lideri Kılıçdaroğlu onlara ülkelerini seven mandalar diyor.. Bunlar Amerikan buffaloları tarafından yetiştirilip eğitiliyor ve markaları da YPG-PKK.
Kemal Bey’e göre çok faydalı mandalar. Saldırgan değiller. Embesil ve unutkan bir manda jenerasyonu. Eğitildikten sonra satılıp mezbahaya gönderildiklerini her seferinde unuttukları için işe yarıyorlar.
Meral Akşener’e göre de öyle.
Temel Bey zaten onları karşısına alıp program bile yapıyor.
Kısaca bu mandacılık haritasını unutmayın, bir kenara not edin diye paylaştım. İçerideki mandaları ve taşeron mandacılarla onların sahiplerinin kim olduğunu da.
Bir gün lazım olacak.
 
Cumhurbaşkanı erken emeklilik isteyenleri karşısına mı alıyor?
 
Kendilerini “emeklilikte yaşa takılanlar” olarak tanımlayan (EYT) bir kitle var Türkiye’de. Geçen pazar miting de yaptılar ve “1999 yılında getirilen yaş sınırını kaldırmaz ve bize erken emeklilik hakkını vermezseniz oy beklemeyin” dediler AK Parti’ye.
Sonuçta potansiyel bir seçmen kitlesi bu.
O hâlde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu gerçeği görmüyor mu?
Kuşkusuz görüyor. Özellikle anket üstüne anket yaptıran, hem bu yolla hem de meydanlarda halkın nabzını tutan çok deneyimli bir liderden söz ediyoruz. EYT’li olarak kendilerini tanımlayanların “Oy vermeyiz” tehdidinden normalde etkilenmeli ve 700 milyar lirayı bulacağı hesaplanmış olsa da “Bir orta yol arayışı” içine girmeli diye düşünüyor insan.
Ama öyle olmuyor. Cumhurbaşkanı gündeme getirilen bu aşırı talebi “Memleket meselesini oya değişmem” diyerek reddediyor.
Neden acaba? Cumhurbaşkanı aklını peynir ekmekle mi yedi?
EYT’lilerin de bunu düşünmesi gerekir:
“Neden muhalefet bize bol kepçe vaatte bulunuyor da onlar gibi oya ihtiyacı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan kabul etmiyor?”
Cevabı defalarca verildi.
Erken emeklilik için SSK Genel Müdürüyken düğmeye basıp Türkiye’nin sosyal güvenlik yapısının canına okuyan da, bu yapı son yıllarda tam düzelir ve kendine yeter seviyeye gelirken, yine batırmak için bol keseden vaatte bulunan da aynı kişi; Kemal Kılıçdaroğlu.
Buradan pay biçilmeli ve kısır döngü yine kendilerine EYT’li diyenler tarafından sonlandırılmalı.
Ülkemizin en son ihtiyacı olduğu şey ucuz kahramanlıklar.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp