1974’te Watergate skandalıyla Richard Nixon Başkanlık’tan olunca Amerikan muhafazakârları arasında büyük bir hüzün oluştu. Öfkesiyle meşhur Nixon yenilmiş ve Cumhuriyetçilerin en seçkin üyesi koltuğundan gitmişti. Amerika’daki muhafazakârlar o zaman liberal medyanın bu ayrılıkta büyük rolü oynadığını düşünüyorlardı. Nasıl toparlarız arayışına girdiler.
1976 seçimlerini Jimmy Carter kazanınca üzüntüleri daha da arttı. İşte o tarihlerde muhafazakâr fikir önderleri bir araya geldiler. Başta bira üreticisi, zengin iş adamı Joseph Coors öncülüğünde yeni bir muhafazakâr düşünce belirlediler. Hem medyaya sahip olmak hem de Ronald Reagan’ı iktidara taşımak niyetindeydiler. Özelleştirme kavramını ortaya attılar. 1980 seçimlerinde Reagan Reagan “Make America Great Again” (Amerika'yı Yeniden Muhteşem Kıl) sloganıyla iktidara geldi. 8 sene görev yaptı, yardımcısı George Walker Bush da 4 yıl iktidarda kaldı. Muhafazakârlar 12 yıl iktidarı ellerinde tutmuşlardı.
Sonra Demokrat Clinton, Cumhuriyetçi oğul Bush ve Demokrat Barack Obama iktidar oldular. Ancak 1992 sonrası Cumhuriyetçiler slogan ve argüman bulmakta zorlandılar. İşte o zaman 1970’lerin ortalarından beri akıllarında olan Cumhuriyetçi bir televizyon fikrine asıldılar. Orada da devreye Roger Ailes girdi.
Amerikan sağ cenahın medyadaki bir numarası olan Roger Ailes, CNBC’nin medya grup başkanıydı ve kablo kanalı MSNBC’yi kurmuştu. Nixon ve Reagan’a danışmanlık da yapmış olan Ailes, Rupert Murdoch’tan gelen teklifle Fox News’i kurdu. Kısa sürede CNN’i yakalayan Fox News en çok izlenen haber kanalı oldu ve zirveye oturdu. Bunu sağlayan, yani sıfırdan kanal kurup bir numara yapan Roger Ailes’ti.
Bugünlerde Roger Ailes’in, Fox News’i kurduğu, o dönemi ve ilişkileri anlatan bir dizi yayınlanıyor: “Loudest Voice" (En Yüksek Ses)... Toplam 7 bölümlük dizinin şu ana kadar 3 bölümü yayınlandı. Gabriel Sherman’ın “Loudest Voice in the Room" (Odadaki En Yüksek Ses) kitabından uyarlanan dizi Roger Ailes’in öteki Amerika’yı, yani daha dindar, milliyetçi, muhafazakâr kesimi hedef kitle belirleyip rakiplerinden nasıl ayrıştığını ve öne geçtiğini anlatıyor. Russell Crowe’un canlandırdığı Roger Ailes aslında Donald Trump’ı iktidara taşıyan faktörleri nasıl belirlediğini ortaya koyuyor. Çünkü Fox News kurulana kadar liberal medya gündemi belirliyordu.
“Odadaki En Yüksek Ses” medyada çıkan en gür sesi ve gündem belirlemeyi ifade eden Roger Ailes şöyle demişti: “Görevimiz, unutulmuş Amerikalılara seslerinin demokrasimizde duyulacağı düşüncesini satmak. Onlara dünyayı gerçekte olduğu hâliyle ve onların görmek istediği hâliyle göstereceğiz. Ne olacak biliyor musunuz? Mevcut gündeme meydan okuyup ‘en yüksek ses’ olacağız! Bu ülkeye dengeyi ve adaleti geri getireceğiz.”
Ailes, hakkındaki cinsel saldırı iddialarının çıktığı 2015 yılına kadar gündemi belirledi. 2017’de de öldü. “Önce Amerika”, “Amerika’yı Yeniden Muhteşem Kıl” sloganlarıyla Trump da iktidar oldu.
İşte AK Parti’ye yepyeni bir muhafazakâr düşünce ve anlayış lazım. Medyada, televizyonlarda gündemi belirleyecek ve odadaki en yüksek ses olacak yeni sloganlara ihtiyaç var. Aynı şekilde akademide, sosyal hayatta ve siyasette daha ofansif argümanlara ihtiyacı var. Kendini savunma tarzı politikayla gündem belirlenmez. Muhalefet ilk kez bir yıldır gündem belirliyor ve AK Parti’yi savunmaya itiyor.
Farklı görüş, itiraz öne sürecek herkes dinlenmeli. İç politikadan dış politikaya kadar geniş bir alanda söylem değişikliğine gitmek lazım. Yoksa CHP seçmeni bizi anlamıyor, HDP seçmeni aşırı ideolojik, İyi Parti ırkçı argümanlar kullanıyor demenin bir anlamı yok. Çünkü bu partilerin seçmenine bu tür argümanlar etki etmiyor...
Özellikle gençleri hedef alacak yeni bir muhafazakâr anlayış ve düşünce belirlenmesi lazım. Bu yapılmadıkça ve eski argümanlara sarıldıkça bir yol alınamadığı görülecektir. Benden uyarması.
NOT: Gabriel Sherman’ın kitabı “Odadaki Çığlık & Fox News'in Hikâyesi” adıyla Zodyak Kitap tarafından 2016’da yayınlanmıştı. Hararetle öneririm.
