Top
Ahmet Demirbas

Ahmet Demirbas

ahmet.demirbas@tg.com.tr

19/07/2019

"Hedefimiz ölmek değil İslamı yaymaktır..."

"Ey mücahid kardeşlerim! Sıkıntılara, tehlikelere katlanmadan, rahata kavuşulamaz. Sıkıntılara katlanın ki, sonunda tatlı meyveleri toplayalım..."
 
Târık bin Ziyâd, Emevîler zamanında, Afrika'nın fethi ile görevlendirilmiş, Mûsâ bin Nusayr'ın azadlı kölesidir. Mûsâ bin Nusayr, onda, sağlam karakter, kahramanlık, azim ve irade, isabetli karar verme, fasih konuşma, dinleyenlerde derin tesirler uyandıracak kuvvetli bir hitabet görünce, onu Endülüs'ü (İspanya'yı) fethe gönderdi...
Târık bin Ziyâd, emrindeki dört gemi ve yedi bin asker ile Endülüs'e hareket etti...  İslam ordusu, 19 Temmuz 711'de İspanya'ya çıkarma yaptı. Yolculuk esnasında, geminin güvertesinde kendisini hafif bir uyku hâli kapladı. Rüyada karşısında Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) vardı. Resûlullah ve Eshâbı, kılıçlarını kuşanmış, yaylarını germiş, düşmana hücum etmek üzereler. Peygamber efendimiz:
- Ey Târık!.. Yoluna devam et! buyurdu. Sonra, önde Târık bin Ziyâd olmak üzere, Endülüs'e girdiler.
Târık bin Ziyâd uykudan uyandığında, sevincinden yerinde duramıyordu. Endülüs'ün fethinden artık emin idi.
Askerler, İspanya'nın güneyinde gemilerden inip karaya çıktılar. Târık bin Ziyâd bütün gemileri yaktırdı. "Gemileri yakmak" tabiri işte bu hâdiseden beri kullanılır oldu. Sonra da askerlerine şöyle hitap etti:
"Ey mücâhid kardeşlerim! Görüyorsunuz, arkamızda deniz, önümüzde düşman var. Artık geriye dönüşümüz kalmadı. Düşmana saldırıp, bu toprakları almaktan başka çaremiz yoktur.
Ey askerlerim! Bize ancak doğruluk ve sabır yaraşır... Kısa zamanda, düşmana saldırıp, hedefe varamazsak, kendimizi telef etmiş ve karşı tarafa cesaret vermiş oluruz. Bunun için her hâlükârda, düşmanı yenmemiz gerekmektedir. Biliyorum ölümden korkmazsınız fakat ölmek çare değildir. Hedefimiz ölmek değil, İslamı yaymaktır...
Sıkıntılara, tehlikelere katlanmadan, rahata kavuşulamaz. Sıkıntılara katlanın ki, sonunda tatlı meyveleri toplayalım. Halîfemiz sizin yiğitliğinizi, kahramanlığınızı bildiği için bu işle görevlendirdi. Yapacağınız kahramanlık asırlarca anılacak, bütün Müslümanlardan hayır duâ alacaksınız. Savaşta, sizden önde olacağım, bütün gücümle düşmana saldıracağım. Düşman komutanını bizzat kendi elimle öldüreceğim. Eğer, hedefe varamadan şehit düşersem, hemen içinizden birini komutan tayin edin, savaştan dönmeyin!.."
Târık bin Ziyâd'ın bu içten ve ihlaslı sözleri, Müslüman askerleri heyecanlandırdı. Her şeyi unutup, bir an evvel düşmana saldırmayı düşünmeye başladılar... Nihâyet iki ordu karşı karşıya geldi. Düşman askerleri 100 bin civarındaydı. Müthiş bir savaş sonunda Kral Roderich de öldürüldü... Müslümanlar böylece, asırlarca hüküm sürecekleri, İspanya'ya (Endülüs'e) girmiş oldular.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp