Top
17/03/2023

Denemeliyiz…

Robert Frederick Zenon… İrlanda doğumlu.

Kasaplık, yol işçiliği yaptı, konserve fabrikasında çalıştı. Müzisyen ve söz yazarıydı, müzik eleştirmeniydi. The Boomtown Rats grubunu kurdu. Aktörlük yapmaya başladı. Pink Floyd'un The Wall filminde başrol oynadı.

Dünyada olup bitenlere kayıtsız değildi.

İlk büyük politik eylemi ve yardım çalışması 1981 yılında Uluslararası Af Örgütü yararına oldu. Sting, Eric Clapton ve Phil Collins gibi isimlerle sahneye çıktı. İnsan hakkı için yıllardır çalışıyor.

Etiyopya'da ölen çocuklar konusunda sanat dünyasını ve insanlığı seferber etti. Ünlü isimlerle bir albüm yaptı. Tüm zamanların en hızlı satan albümü oldu.

Afrika'nın yoksul ülkeleri hakkında bilgisi arttıkça gerçeği gördü. Yoksulluğun ana nedenlerinden biri batı bankalarından alınan borçların geri ödemesiydi!

Şarkıların bu durumu düzeltmeye yetmeyeceğini anladı. Dünyanın dev stadyumlarında organizasyonlar düzenledi. 100 milyon doların üzerinde gelir elde edildi.

Henüz 34 yaşındaydı çabalarından ötürü şövalyelik unvanı verildi.

Etiyopya'daki açlığı dünyaya göstermek için ünlü isimlerle Adis Ababa'ya gitti. Rastlantı bu ya, İngiltere Başbakanı Tony Blair de oradaydı. Tepki gösterdi, arkadaşlarıyla Başbakan'ın etrafını kuşattılar. Sonuç, Blair İngiltere'ye dönünce 16 ülke ile Afrika Komisyonu'nu topladı! Bu ülkeye daha fazla yardım, borçların sıfırlanması kararları alındı.

Dünyanın en zengin ülkelerinin oluşturduğu G8'e baskı oluşturmak için sekiz dev konser düzenledi. Yer yerinden oynadı.

Bütün bunları ve daha fazlasını yapan Robert Frederick Zenon yani ünlü müzisyen, aktör, aktivist, insan hakkı savunucusu bilinen adı ile Sir Bob Geldof.

15 Mart Çarşamba günü İzmir'e geldi!

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği Atatürk mirası İktisat Kongresi'nde konuşmacıydı.

Konuşmadan önce gitarını depremzedelere destek için bağışladı.

Kürsüye çıktı ve ne dedi biliyor musunuz?

Nereden bileceğiz ki… Bizim medyamız böyle önemsiz konulara(!) pek yer vermez!

Türkiye, ulusal yenilemeye en çok ihtiyacı olan ülkelerden birisidir” dedi!

Sonra?

“Atatürk kaos varken farklı bir ülkenin hayalini kurdu. Toplum için neyin önemli olduğunu ortaya koyarak, bütün ülke için radikal bir devrim gerçekleştirdi” dedi.

“Türklerin, Atatürk'ün en büyük başarısı dini devlet işlerinden ayırmaktı” dedi.

“Atatürk, bir ulusun kültürel güçlerini kullanarak, yeni dünyada çağdaş bir ekonomi aradı. Atatürk'ün büyük iç görüsü, bir ulusun geçmişin gölgesine ait olmasına izin vermemesiydi. Türkiye bu fikirden uzaklaşmamalı” dedi.

Sir Bob Geldof kürsüden, “Peki, yeni dünyayı nasıl bulacağız” diye sordu. Kendi sorusunu şöyle yanıtladı: “Eğer tek bir insan kontrolü varsa ya da yasal düzenlemeleri tek bir kişi yapıyorsa bu zor olabilir!”

Türkiye'nin ‘durmaksızın siyasal kasırganın içinde kapana kısıldığını söylemek mümkün' diyen Geldof konuşmasını şu cümle ile tamamladı:

Denemeliyiz! Vazgeçmek umutsuzluğa teslim olmaktır. İnsan olmak için bazı çabalar gerekli. Ne yaparsanız yapın, başlayın. Çünkü cesarette akıl vardır, sihir vardır, güç vardır. Bizim aklımız var, gücümüz var, sihrimiz var…”

Keşke medyamız 71 yaşındaki aktivist delikanlı Sir Bob Geldof'un bu konuşmasına geniş geniş yer verseydi sayfalarında, ekranlarında.

Bizi yıllardır bir o yana bir bu yana savuran, Atatürk'ten köşe bucak kaçan, yarattıkları ekonomik depremin her artçısında yönünü memleketin yarısını alan Araplar'a dönen iktidar görüp birkaç şey öğrenir, gerçek hazinenin aslında elinin altında olduğunu anlardı…

Hadi iktidarın niyeti belli… Ya iktidarı değiştirme gücüne sahip yurttaşlar?

Onlar, Geldof'un çoook uzaklardan görüp gözümüze soktuğu gerçekleri görür mü, bir şeyleri değiştirmeyi dener mi acaba!

Sarsıla yıkıla, bata çıka çamurlara bekleyip göreceğiz.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp