Top
15/03/2023

Sayın Cumhurbaşkanı tebdili kıyafet şart…

Tahtta bulunan Üçüncü Osman genellikle ulema kıyafetiyle halk arasında dolaşıp dedikoduları dinlermiş. Tebdildeyken sokaktan leblebi alır at üzerinde yermiş!

Kanuni haremden çıkma sipahi elbisesiyle, İkinci Osman bostancı, İkinci Ahmed mevlevi şeyhi, Üçüncü Mustafa tebdil hasekisi, Birinci Abdülhamid şerif, Üçüncü Selim delibaşı kıyafetleriyle tebdile çıkarmış.

Misal, padişah efendimiz İkinci Ahmet tebdil gezerken Varat Kalesi'nden gelen bir gazi ile karşılaşmış. Sorunca gazi anlatmış derdini: “Kafirin beş aydır kaleyi kuşatmasından dolayı kalede mahsur kalan Müslümanların yiyecek ve yardım isteyen ızdırap ve feryat mektuplarını getirdim. Mektubu veziriazama teslim edeli beş gün oldu hala bir cevap alamadım.”

Sultan vezirleri haşlayıp, “Kaleden gelen haberciye beş gündür cevap verilmemiş, vallahilazim birçok kişi kesin olarak gazabıma uğrar” demiş.

***

Osmanlı ve padişahlık yok artık. Türkiye Cumhuriyeti var. Atadan miras, tebdili kıyafet uygulaması ise günümüzde bile uygulanıyormuş!

Nereden biliyoruz bunu?

2013 yılının Ağustos ayı gazetelerinin manşetlerinden ve o zamanlar Başbakan olan Erdoğan'a yakın gazetecilerin köşe yazılarından!

Yeni Şafak'ta yazan Abdülkadir Selvi mesela. Ayağına şort giyen, başına şapka takıp tekne ile Bodrum kıyılarını teftişe çıkan Erdoğan'ı almış köşesine. 18 Ağustos 2013'te “Başbakan'ın tebdili kıyafetli denetimi” başlıklı yazısı şöyle…

Başbakan Erdoğan'la en son AK Parti Genel Merkezi'ndeki iftarda bir araya gelmiştik.

Araya uzun bayram tatili girdi.

Hani birilerinin spekülasyonlara konu ettikleri bayram tatili.

“İyi dinlenmişsiniz” dedik. Anlaşılan o ki bam teline dokunmuşuz.

“Olur mu canım” dedi. “Ne tatili, hastaymışım, oğlumla bile konuşamamışım” diye sitem etti. Yalan habere kızmış belli ki. “Böyle gazetecilik olur mu” diye tepkisini sürdürdü.

Ama o kadar…

“Bu arada boş durmadım” diye anlatmaya başladı Başbakan.

Tebdil-i kıyafet yapıp Bodrum'un koylarını denetlemiş.

“Başbakan şort giydi” haberlerine de işte o sırada gönderme yaptı. “Ben hep şort giyerim zaten, ama setr-i avrete dikkat ederim” dedi.

Ama asıl gelmek istediği bir nokta vardı.

Başbakan tebdili kıyafet giymiş, yanına da Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ı alıp, Bodrum sahillerini denetlemiş.

Başbakan, “Neyse zenginin malı züğürdün çenesini yorar” diyerek bu bahsi kapatmasa, hangi patronun kaç metrelik teknesi var konulu muhabbet uzayıp gidecekti.

***

10 yıl geçmiş aradan. O zaman başbakan olan Erdoğan şimdi tek adam ve Cumhurbaşkanlığı sisteminin başı. Hala tebdili kıyafet geziyor mu bilmem ama memlekete bugünlerde tebdili kıyafet şart!

Neden mi?

Futbol adamı Gökhan Zan ve eşi Müge Zan dün televizyonda canlı yayında 6 Şubat depremini ve bugüne kadar yaşananları, gözlemlerini anlattılar. Aradan 37 gün geçmiş bölgede çadır eksiğini, tuvalet yokluğunu ve sayısız aksaklığı örnekleriyle tek tek sıralarken, tüylerimiz diken diken izledik onları.

Depremi yaşayan milyonların gözü, kulağı, feryat eden sakin sesi olan Gökhan, bir yerde şöyle dedi: Sayın Cumhurbaşkanımıza eksik bilgi gidiyor. Doğru bilgiler gittiğine inanmıyorum!

Eksik bilgi konusunda yerden göğe haklı…

Devletin kılcal damarlarından zirveye eksik bilgiler gitmese memleketin Cumhurbaşkanı, depremi bizzat yaşayan, yakınlarının yardım çığlıklarını duyan, onlara el uzatamayan, çaresizlikten ‘yüzüme tükürdüm' diyen Hatay Milletvekili Suzan Şahin'in Meclis kürsüsünden yükselen haykırışlarını anlamak yerine, “Parlamentoda muhalefetin bazı temsilcilerinin garip garip konuşmalarını dinliyorum. Bu zavallılar! Biz yaralıyız, dertliyiz. Hanımefendi konuşuyor, öyle senin konuştuğun gibi değil” der miydi hiç?

Dinlemez, olmaz ya!

Ama yine de önereceğim… Sevsek de sevmesek de devletin en tepesinde bugün o var çünkü.

Atalardan miras olanı yapmış, aracısız gerçekleri görmek için tebdili kıyafet çıkıp sokağa açılmışsınız denizlere bir zamanlar.

Yine çıkın sokağa, denizden gidin isterseniz!

Bakın sizin İçişleri bakanınız bizzat kendisi çay, şeker, kahvaltılık istedi milletten. Çadırı madırı bırakalım kahvaltı bile veremediğiniz dolu yer varmış hala!

Koruma ordusu değil, yanınıza vicdanına en güvendiğiniz üç beş insanı alıp tebdili kıyafet deprem bölgesine gidin. Konuşmayın bu kez… Bakıp izleyin sadece, görün artık.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp