Top
Ümit Zileli

Ümit Zileli

ümit zileli@korkusuz.com.tr

27/01/2022

Muhalefetin uyuma hakkı yok!..

Kemal Kılıçdaroğlu hava muhalefeti nedeniyle gidemediği Diyarbakır’a önceki gün bir mesaj yollayarak “mutlaka geleceğim” dedikten sonra şu cümleyi sarfetti:

Demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer!

Tartışmalar başladı tabii… Kemal Bey, bunu zaman zaman yapıyor maalesef; vermek istediği mesajı öyle “muğlak” bir şekilde anlatıyor ki, üstüne isteyen istediğini ekleyip, çıkarabiliyor!.. Bu kez de öyle oldu… Daha sonra açıklık getirildiği üzere, terörün sonlandırılması, bölgenin uzun yıllar sonra baskılardan kurtulması, özgürce yaşaması, dilediğine dilediğince oy verebilmesi, üretimin yaygınlaştırılması, refahın artırılması gibi alt başlıkların tümünün başarılabilmesinin tabii ki demokrasiyle birebir bağlantılı olduğu ortadaydı…

Aynı konu dün görüntülü olarak katıldığım TV100 canlı yayınında bir konuk tarafından şu açıdan ele alındı:

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ülke içinde 150 kadar terörist kaldığını açıkladı. Yazın bu sayı da çok aşağılara inecek. O zaman terörün baskısı da ortadan kalkacağı için bugüne kadar devletin (iktidarın!) elini kolunu bağlayan herhangi bir şey kalmayacak. Böylece sorunların “ÇÖZÜM”ü önünde de bir engel kalmayacak!

O zaman ne olacak peki? Zaten HDP için kapatma davası sürüyor. HDP’li vekiller hakkında çeşitli suçlamalarla oluşturulan fezlekeler de TBMM Başkanlığı’nın önünde! Bunlar da zamanın ruhuna göre halledildikten sonra bembeyaz bir sayfa açılır, “Yeni Çözüm” paketi gündeme sokulur. Bu arada seçimlere gidilip, o cenahtan oylar da alınır. Sonrası?

Sonrası Allah Kerim!

Sanırım plan bu… Ha, tıkır tıkır yürür mü, orasını bilemem! Aynı zaman diliminde Ermenistan ile de “al gülüm, ver gülüm” sezonu açıldı! O kadar ki, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Türkiye ile ilişkileri geliştirmek adına Mart ayında yapılacak Antalya Diplomasi platformuna katılabileceğini açıkladı!

Türkiye’nin iki büyük derdi terör ve Ermenistan ile ilgili “En büyük Türk Büyükleri”nin nasıl hamleler yapabileceğine dair sayfalar dolusu yorum yapılabilir; ancak sonuçta hedeflediklerinin “büyük başarı öyküleri” ve sonuçta oy olduğunu görmemek için pek saf olmak gerek! Bu oyun geçmişte de oynandı ancak tutmadı! Şimdi ise böyle bir öyküye çok ama çok muhtaç durumdalar! Bakın yıllar önce, 2013’te neler olmuş ve ben ne yazmıştım. Bugüne ışık tutması açısından Ermenistan bölümünü paylaşmak istiyorum… Aslında atılan başlık her şeyi gayet iyi özetliyordu; özellikle de muhalefet açısından!

İyi uykular!

İstanbul Valisi tarafından “inşaat var” gerekçesiyle emekçiye açılmayan, girmeye kalkanlara da polisin “Allah yarattı” demeden giriştiği Taksim Meydanı’nda, yalnızca bir hafta önce, 24 Nisan’da, “Ermeni soykırımını” anmak için Türkiye’ye teşrif eden Ermeni Diyasporası üyelerinin ağırlandığını biliyor muydunuz?!..

– Tabii, yerli işbirlikçileri ile birlikte!.. 

Heyetin başında da Fransa Ermeni Dernekleri Koordinasyon Kurulu Başkanı Aleksi Gövciyan vardı. Hani şu “Ermeni soykırım yasasını” Fransa Parlamentosu’ndan geçiren adam canım!.. Taksim Meydanında bi güzel Ermeni soykırımını(!) andıktan sonra, Hürriyet’ten Cansu Çamlıbel’e tam sayfa röportaj verdi, sonra da çekti gitti…

Pekii, bu arkadaş röportajda neler söyledi, acaba?.. “Türkiye’de artık daha özgür bir atmosfer var” dedi… “Türkiye sadece, evet bir soykırım oldu desin, yeter” dedi… “Biz sonra affederiz” bile dedi!.. Sonra, “affederiz meselesi yanlış anlaşılmasın. Affedeceğimiz zaten bugünkü Türk insanı değil. Onlarla bir sorunumuz yok ki. Affedeceğimiz şey geçmişte yapılanlar” da dedi!.. Röportajı yapan arkadaş “misafirdir ayıp olur” diye düşündü herhalde, “O zaman niçin 100 yıl öncesi için, bugünkü Türklerden özür bekliyorsun kardeşim” diye sormadı!.. Haa, bi de Gül ve Erdoğan’ı överek onların bu işi (soykırımın tanınması) çözebilecek kapasitede siyasetçiler olduğunu söyledi…

Hürriyet ve İtilaf kafası!

AKP’nin en entelektüel isimlerinden biri olarak lanse edilen Ömer Çelik’in, “Batı’da ulus devlet modernleşmenin sonucunda, muazzam bir sosyolojik değişim sonucunda oluştu. Bizde ise ulus devlet, bir ‘devlet ulus’ olarak oluştu. Yani, devlet kendisine yönetecek bir ulus oluşturmak istedi” dediğini biliyor muydunuz?!.

Agos gazetesine demeç veren “entelektüel kültür bakanı” bu sözleriyle, ne Fransız Devrimi’nden haberdar olduğunu, ne Türk Devrimi’ni anladığını ne de Batı’da ve Türkiye’de ulus devletlerin nasıl kurulduğundan zerre kadar bilgisi olmadığını bi güzel açıklamış oldu!.. Önce Mehmet Ali Güller’den alıntıladığım, İtalyan devlet adamı Massimo D’azeglio’nun şu sözlerini paylaşayım:

– İtalya’yı kurduk, şimdi sıra İtalyanları oluşturmakta….

Ziya Gökalp “Türkçülüğün Esasları” isimli eserinde tam da bu nedenle, “Meşrutiyet’ten evvel Türk Milleti yoktu” der..

Birgül Ayman Güler de, işte bunu vurgulamak için “Türk milleti ile Kürt milliyeti eşit değildir” demişti. Çünkü Batı’da da, bizde de devrimler öncesinde millet diye bir olgu yoktu..

– Milliyetler, yani etnoslar, yani etnik topluluklar vardı…

Yazık, Ömer Bey bu yaşta bir kez daha çalışıp öğrenmek zorunda…

– Ama kafa 1918-19’lardaki “Hürriyet-İtilaf” kafası olunca zor, çok zor!..

Muhalefet partilerine çok iş düşüyor; hem “yeniden çözüm” hem de “Ermenistan ile ilişkileri geliştirme” adımlarını çok iyi irdelemeli, ve halka anlatmalılar.

Bu sefer uyandığımızda hangi cenderede hapsedildiğimizi görmek istemeyiz, değil mi?!.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları