Top
22/03/2023

Felaket günlerinde çocuklarımızdan çok şey öğrendik!..

Ünlü Alman düşünür Goethe der ki;

“İnsanın gözü bildiği ve anladığı şeyi görür. Ancak daha derin bilgi ve kültürün bize gösterdiği birçok şeyi, önümüzde durduğu halde yıllarca görmemiş olabiliriz…”

Mevlevi felsefesine göre de; neyi arıyorsan, “o” sundur!..

★★★

Yazıya böyle başlamamın nedeni, sosyal medyada okuduğum ama kaynağını bulamadığım çarpıcı bir anektod…

★★★

Yıl 1905.

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Theodore Roosevelt, Kızılderililerin şikayetleri üzerine bir toplantı düzenler.

Kızılderili şefleri trenle New York'a getirilir.

Konuklara toplantı öncesi kent gezdirilir. Caddelerdeki insan seli, arabaların, iş makinalarının gürültüsü Kızılderilileri şaşırtır.

Bir yere geldiklerinde heyet aniden durur.

Nedeni sorulduğunda Oglala Lakhotaları'nın şefi ve şamanı Hehaka Sapa (Kara Geyik) bir Ağustos böceğinin şarkısını duyduğunu söyler.

Yanındaki diğer reisler de onaylarlar.

Ama beyaz adamlar inanmazlar!

Bu koca kentte Ağustos böceğinin olmayacağını, olsa bile bu gürültüde duyulamayacağını söylerler.

Kara Geyik eliyle işaret edince, araba durdurulur.

İnerler, önde Kara Geyik, arkada ev sahibi beyazlar, ilerideki parka giderler ve bir ağaçta Ağustos böceğini görürler.

Beyazlar şaşkındır.

“Olamaz” derler, “Sende doğaüstü güçler var!”

“Hayır” der, Kara Geyik; “Ağustos böceğini duymak için doğaüstü güce ihtiyaç yok!..”

Amerikalılar, “O zaman biz niye duymadık?” diye sorarlar.

Kara Geyik cebinden metal 50 sent çıkarır, kaldırımda yürüyen insanların arasına yuvarlar.

Bir anda herkes “Acaba benden mi düştü?” diye paraya bakmaya başlar.

Kara Geyik yanındakilere sorar;

“Şimdi anladınız mı?..”

“Anlamadık!..”

Anlatır;

“Bir insan için önemli olan, nelere değer verdiğidir. Çünkü her şeyi ona göre duyar, ona göre görür ve ona göre hisseder… Siz doğaya değer verseydiniz, Ağustos böceğinin şarkısını duyardınız!..”

★★★

Sorun kendinize;

Neye değer veriyorsunuz?

Neyi görüyor, neyi duyuyorsunuz?

Bozuk paranın sesini mi, yoksa Ağustos böceklerinin türküsünü mü?..

★★★

Günümüze gelirsek;

Yaşadığımız büyük felakette 55 saat süreyle avcunu sıkmadan, uyumadan muhabbet kuşunu tutan çocukta GÜVENİ…

88 saat sonra “Benden önce kedimi kurtarın” diyen çocukta ADALETİ…

90 saat sonra enkaz altından çıkarıldığında kendisine uzatılan suyu “Daha muayene olmadım!” diye içmeyen 5 yaşındaki çocukta BİLİMİ…

78 saat sonra enkaz altından ses verip “Çıkamam, çıkarsam babam sıkışır” diyen çocukta MERHAMETİ…

61 saat sonra kurtarıldığında “Annemin sesi kesildi önce ona bakın” diyen çocukta VİCDANI gördük…

İnsan olabilmenin yaşla, büyümekle bir ilgisinin bulunmadığını, felaket günlerinde çocuklarımızdan öğrendik…

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp