Top
07/12/2018

Bir toplumun gençleri işsizliğe mahkum olursa!..

Şöyle bir ülke düşünün:
Bu ülkenin hemen her kentinde bir üniversite bulunsun…
O üniversitelerde siyasi kayırmacılıkla görev alan bazı öğretim üyeleri, bırakın hoca birikimi ve kalitesini, iyi eğitimli bir lise mezunu kadar bile donanımlı olmasın!..
Öğrencisinde en ufak bir saygı yaratmasın…
Çoğu tabeladan ibaret olan bu üniversitelerin bazı fakültelerinde, sınav sistemi nedeniyle okumak zorunda kalan öğrenciler, daha kayıt yaptırdıkları gün, çok büyük başarıyla diplomalarını alsalar bile, işsizliğe mahkum olacaklarını bilsinler…
Hem de neredeyse hayat boyu!..
O gençte motivasyon mu kalır?..
Onun yerini gelecek kaygısı alır…
Bir genç için ne büyük talihsizlik, ne acı bir gerçek!..

★★★

Prof. Özgür Demirtaş'ın internete yüklediği bir konferans videosunu seyrediyorum.
Hoca salonu hıncahınç dolduran gençlere sesleniyor:
“Gelecek kaygısı olanlar ellerini kaldırsın…”
Tüm eller havaya yükseliyor…
Vah o gençlere vah!..

★★★

Nasıl kalkmasın ki?
Özellikle eğitim fakültelerinden, iktisadi ve idari bilimlerden, fen-edebiyat fakültelerinden mezun olan çocuklarımızı hayat boyu sürme ihtimali bulunan bir işsizlik sarmalı bekliyor.
CHP'nin gayretli isimlerinden Umut Oran, kent kent dolaşıp, ataması yapılmayan öğretmenlerin sayısının yarım milyona yaklaştığını söylüyor. Bu rakamın üç yıl sonra 1 milyonu aşacağını dile getiriyor. 2022'de 1 milyon öğretmen ve ailesinin açlığa, yuvasızlığa, mutsuzluk ve umutsuzluğa mahkum olacağını anlatıyor.
Gittiği her yerde bugünkü iktidarın bu sorunu çözemeyeceğini, çünkü onu bu boyuta 16 yıldır ülkeyi yöneten AKP zihniyetinin getirdiğini belirtiyor…

★★★

Ailelerinin siyasi tercihleri nedeniyle şanslı ve ayrıcalıklı olanların dışında kalan gençler, eğitimlerini büyük başarıyla tamamlasalar, girecekleri sınavlarda ağızlarıyla kuş tutsalar bile, liyakatin önüne sadakatin geçeceğini ve önlerinin tıkanacağını biliyorlar.
Eğitimde ve hayatın diğer alanlarında fırsat eşitliği diye bir uygulamanın söz konusu olmadığını gördüklerinden, her geçen gün geleceğe dönük umutlarını biraz daha kaybediyorlar.
O nedenle ilk kez oy kullanan gençler, AKP'ye hiç de sıcak bakmıyorlar.
Tuzu kuru olanlar ise eğitim ve iş için soluğu yurtdışında alıyorlar…

★★★

Peki eğitimdeki çöküşü durdurmanın, umutsuzluğu umuda dönüştürüp, gençlere başarı azmi aşılamanın bir yolu yok mu?
Olmaz olur mu?
Tabii ki var…
Hem de sihirli bir yolu var…
Üstelik tek cümleden ibaret:
Adalet, hukukun üstünlüğü, bilime ve liyakate saygı, demokrasi, laiklik, özgürlük, şeffaflık…
O geçit vermez dağlar gibi görünen devasa sorunu aşmak ne kadar kolay değil mi?
Yeter ki gerçekten istenilsin!..

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp