Top
02/06/2023

Atatürk ilkelerinden kopya çekmişler!

Türkiye öyle siyasetçiler gördü ki; ilkokuldan üniversiteye, insan haklarından yolsuzluklara, yoksullaşmadan ekonomik krizlere, fişlemelerden mezhep ayrımcılığına, döviz tırmanışından düşünce tutuklamalarına kadar iktidarı yerden yere vurdu. Siyaset kurumunun demokrasiye aleni müdahale ettiğini savunup, anayasal ilkelerin yerini çıkar ilişkilerinin almasına kızdı. Siyasal iktidarın; devleti rüşvet, yolsuzluk, usulsüzlük, partizanlık ve tarafgir yozlaştırmalarla tahrip ettiğini savundu. Siyasetçiler ahlaksızlığına dair toplumda artan kuşkunun son bulması için “Demokrasiyi biz getireceğiz” diye bir türkü de tutturdu.

TEK ADAMA KARŞI

Siyasal iktidarın, din, mezhep, cinsiyet, etnik ayrımcılık yaparak, toplumda kısır çekişmelere yol açtığını hararetle savundu. İnsan haklarına saygı duymayan iktidar gücünün, toplumu ötekileştirdiğini ekledi. Meclis'te sayısal üstünlük elde edilse bile, iktidarın siyasette tek irade olamayacağının altını kırmızı kalemle çizip, yargının yurttaşı cezalarla korkutmak için araç yapılamayacağı vurguladı. Toplumsal barış için, “Adalet ve siyasetteki kasıtlı bozulma düzelmeden, Türkiye asla ekonomik olarak kalkınamaz” diye bas bas bağırıp, “İdarenin hiçbir eylemi yargı dışına bırakılamaz” çağrısıyla şeffaf ve hesap veren bir iktidar olma sözü verdi.

BOZKIRIN BALIKLARI

Türkiye'nin, iktidarın getirdiği kaynağı belirsiz sıcak para girişleriyle asla varlığını sürdüremeyip, çökeceğini savunup, kara paraya savaş açtı. Özelleştirme ve ihalelere şaibe karıştıranları, şeffaf yönetime karşı ‘gizli direnç' göstermekle suçladı. TL'nin döviz karşısında erimesi, yüzbinlerce esnafın kepenk kapatması, milyonlarca gencin işsizliğinden iktidarı sorumlu tuttu. Türkiye'nin, üretimde dünya lideri olduğu bor madenlerinin yüzde 95'inin ihraç edilmesini “utanç” kaynağı görüp, yerli ve milli madencilik desteklenecekti. Demiryolları, limanlar, hava yolları, fabrikalar, madenleri satmayacaktı. İktidarı, Türkiye'yi tarım ülkesi olmaktan çıkarmakla suçlayıp, Anadolu bozkırında balık çiftlikleri kurmayı bile vaat etti.

MAL MÜLK ARAŞTIRILSIN

Türkiye'de nüfusun en zengin yüzde 20'si ile en yoksul yüzde 20'si arasında 10 kattan fazla gelir farkı olduğunu, bunun toplumu marjinalleştirerek, umutsuzluk aşıladığını anlatıp, bu durumdan tek sorumlu iktidarı tuttu. OECD ülkeleri içinde, Türkiye'nin gelir dağılımı en bozuk ülke olmasının sorumlusunun da siyasetçiler olduğunu anlatıp, ekonomi politikalarının merkezine insanı oturtmadan yoksulluğun bitmeyeceğini de ekledi. Siyaset ve devlet yönetiminin, yolsuzluktan arındırılması için siyasetçilerin ve kamu yöneticilerinin mal varlıklarının denetlenip, şeffaflıkla halka ilan edilme sözü verdi. Yolsuzluklar önlenmediği için adalete gölge düştüğünü, güzel güzel anlatıp, devleti göreve çağırdı.

TEHLİKELİ GENÇLER

Kamuda gereksiz binalar yapılmasını, milletin parasıyla lüks makam arabaları alınıp, saltanat sürülmesi için bütçeden çok fazla para harcandığını söyleyip, sonlandırma sözü verdi. Özgürce bilim üreten, bilimsel araştırmalar yapan üniversitelerin varlığı için rektör, dekan, bölüm başkanı derken tüm yöneticilerin seçimle işbaşına gelmesi gerektiğini savundu. Üniversitelerin iktidar yüzünden, her çeşit düşüncenin tartışılabildiği, yasaklar, sınırlar ve baskının olmadığı özgür, demokratik ortamlara dönüşemeyerek, bir problem yumağına döndüğünü anlattı. “Gençlere güvenilmeyip, söz hakkı verilmiyor. Enerjileri bastırılıp, gençleri tehlike görüyorlar” diyerek kızıp, “Biz asla bunu yapmayacağız” dedi.

TRENDEN İNDİLER!

Atatürk'ün, “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmek” sözünü de yazılı ilkeler içine aldı. Atatürk'ün ve cumhuriyetin kuruluş ilkelerini eğitimden, bilime, adalete tek tek kopyaladı. Bu okuduklarınız, 21 yıl önce AKP'nin yazılı seçim beyannamesinde yer alıp, şimdi tarih olan yazılı seçim vaatleridir. “Yaparsa AKP yapar” dediler, demokrasi trenine binip, “Ohh, ohh iyi yaptık” diyerek indiler. Hükümet bugün yeni kabine ya da kabilesini ilan edecek. Adaletli, demokrat, hesap verebilir, rüşvete tamah etmeyen, erdemli, bilime güvenen çağdaş nesiller yetiştirebilecek hatta AKP'nin de reddettiği, “Tek adama” karşı çıkabilecek bir isim Milli Eğitim Bakanı olur mu? Hayır! Şeri eğitim için tarikatçı, biatçı, ak pak, nazif, zarif ismiyle müsamaha bir imamı yıllar yılı bu koltuğa hazırladı. Takkeli, tespihli bir bakan eğitimin başına geçtiğinde, kimse şaşırmasın.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp