Top
Saygı öztürk

Saygı öztürk

saygi@sozcum.com

17/08/2022

‘Vali abi, ilçemizi bastılar’

Eruh baskınını Siirt Valiliği'ne bildirmek öyle kolay olmadı. Telefon ve telsiz bağlantısı yoktu. Kaymakam, gece yarısı valinin evine gitti. Vali konağında ilginç bir olay yaşandı

Eruh ve Şemdinli'nin basıldığını 38 yıl önce 17 Ağustos'ta ancak öğrenmişti. Olay bomba gibi patlamış, ancak yetkililer “üç-beş çapulcu” olduğunu söyleyip konunun büyütülmemesini amaçlamışlardı. Eruh'un basılacağı saatlerde, Hakkari'nin Şemdinli İlçesi'nde de büyük bir hareketlilik vardı. Eyleme katılacak grup saat 21.10'da Şemdinli girişindeki trafonun yakınında toplandı. Saldırı grubu harekete geçti. 5 dakika sonra da propaganda grubu ilçeye yöneldi. Grup içinde bulunan Seferi Yılmaz, Şemdinli'yi iyi biliyor, onlara kılavuzluk yapıyordu. Baran, Mehmet Ağaaslan ile Celal, Jandarma karakolu karşısındaki cami ile yol arasına yerleşti. Bir grup, inşaat halinde olan Askerlik Şubesi'ne yöneldi. Ancak inşaatın içine girerken bir işçiyle karşılaştılar. İşçiyi de yanlarına alıp inşaatın içine girdiler. Girdikleri odada 7 işçi daha bulunuyordu. İşçiler, silahlı bu adamların karşısında korkudan titriyordu.

Bir terörist, onları rahatlatmak için “Korkmayın, size bir şey yapmayacağız” dedi. İşçilerin başına Mardinli Hamit'i bıraktılar. Seferi Yılmaz, silahlı grubu şubenin üst katına çıkardı. Roketatar kullanan Hüseyin Tilki, gazinoyu hedef alıp ateş etti. Roket, ağaca çarptı. Kalaşnikoflu grup subay gazinosuna sürekli olarak ateş ediyordu. Bu atışlar 5 dakika sürdü. Grup, inşaattan inip çekilmeye başladı.

DAVUL, ZURNA SUSTU

İlçenin girişindeki Mecit'in çay bahçesinde ise inanılmaz bir olay gerçekleşmişti. Kahvenin etrafı teröristler tarafından sarılınca, kaçacak yer bulamayanlar soluğu tuvalette aldılar. Ortada kalanlar ise teröristlerin dinliyorlardı. “Biz geldi. Artık Kürdistan'ı kurduk. Gelin bizimle yaşayın. Yaşasın Kürdistan” diyorlardı. Şemdinliler, bunları Barzani ve Talabani'nin adamları sanıyordu.

İlçenin bir köşesinde bunlar olurken, az ileride bir evin önünde davul-zurna çalıyor, halaylar çekiliyor, arada bir coşanlar havaya mermi yağdırıyorlardı. Teröristlerin kurşunların sesleri ile düğün evinden sıkılanların sesleri birbirine karışıyordu. Şemdinlili Hasret Cankatar'ın en mutlu günüydü. Düğünü oluyordu. Az sonra “silahlı adamlar ilçeyi bastılar” haberi düğün evine de ulaştı. Önce Hasret Cankatar çekti tabancasını. Yanındakiler de silahlarına sarıldılar ve beklemeye başladılar. Davul zurna susmuş, halay durmuştu.

Teröristlerin askeri binalara yönelik saldırısı sonucu Askerlik Şube Başkanı Tuncay Şenerol, Astsubay Memiş Arıbaş, Jandarma Çavuş Sedat Kurum ağır şekilde yaralandı. Astsubay Memiş Arıbsaş almış olduğu mermi yarası sonucu daha sonra şehit oldu. Teröristler ilçeden ayrılırken üzerinde “Yollara mayın döşenmiştir. Halkımıza duyurulur” yazılı bir bez asmışlardı. Bu beze patlayıcı maddeler de bağlanmıştı. Kalabalıktan bir ses yükseldi: “Aman yaklaşmayın, bomba var.” O bezin altından kimse geçemedi o gece…

Korkut Eken gönderildi
Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görevli Yarbay Korkut Eken, bölgeye gönderildi ve teröristlere ilk darbeyi indirdi. Özel kuvvetlerde o gün ilk şehidini verdi.

“ELEBAŞI” DENİLEN BİR GARİBANDI

Eruh'ta bankayı soyamayan PKK'lılar, karakolda bulunan silahların yanı sıra adli emanet olarak kullanılan depodaki silahların da bir bölümünü aldılar. Artık gitme zamanıydı. O kadar rahat hareket ediyorlardı ki, kamyonla gitmeye karar verdiler.

Meydanda gördükleri belediyeye ait kamyona binmeye başladılar. Ama kamyonun kontak anahtarı yoktu. Çalıştıramıyorlardı. Grubun içinde bulunan kadın terörist düz kontak yöntemiyle kamyonu çalıştırmayı başardı.

Kamyonla bir süre giden teröristler sık sık inip yollara taşlar diziyor, Siirt'e haberin geç ulaşmasını amaçlıyorlardı. Bir süre sonra kamyondan indiler. Silahları da indirdiler. Bir kısmını orada bırakıp bir kısmını yanlarına aldılar. Belediyeye ait kamyonu dereye ittiler. Kamyon devrildi.

İLK GÖZALTI

Kamyona Eruh'ta binenler arasında bir de yabancı vardı. Grup liderine “yanlışlıkla bindim. Ne olur beni bırakın” diye yalvarıyordu. Bu, Cizre'de kamyon şoförlüğü yapan Eruh'lu bir gençti. Nüfus Müdürlüğü'ne bir işi için gelmiş, bitiremeyince de geceyi orada geçirmek zorunda kalmıştı.

Ama kamyona binmesi onun başına çok şeyler açtı. Sabah, operasyonlar başlayınca ilçeye yürüyerek gelmeye çalışan bu “şüpheli” kişi ilk gözaltına alınan kişi oldu. Teröristlerle birlikte ilçeden ayrılan bu kişinin yakalandığı üst makamlara bildirildiğinde, “olayın ele başı ve planlayıcısı olan kişi yakalandı” açıklamasında bulunuldu.

BASKINI HABER VEREMİYORLARDI

“Kara haber telgraftan tez gider” derler ama Eruh'un basılmasını bildirmek öyle kolay olmadı. “İlçemiz basıldı” haberini valiliğe bildirmek için gecenin bir yarısında yola çıkmak, 53 kilometre yolu aşmak gerekiyordu. Bu görev de Kaymakam Mustafa Erdoğan'a düşüyordu.

“Sabahı bekle. Yollara mayın döşemişlerdi, barikat kurmuşlardır, pusu atmışlardır” diyenler oldu. Tehlike büyüktü. İlçe halkı ne Kaymakam Mustafa Erdoğan'ı, ne Savcı Ayhan Gödek Merdan'ı, ne kümeste saklanan Ziraat Bankası Müdürü Şaban Sezai Aydın'ı ele vermemişti. Şimdi, gecenin karanlığında yola çıkmak hiç de akıl işi değildi. Dahası gitmeye yürek isterdi. İşte o yürek Kaymakam Mustafa Erdoğan'da, Orman Bölge Şefi Ali Aksu'da, dahası bugün bile kimsenin adını bile hatırlamadığı Siirt'ten Eruh'a yolcu getiren ve karanlık çökünce geri dönmeyen bir taksi şoföründe vardı. Başçavuş Mehmet Aykıl, yanlarına bir jandarma eri üç G-3 silah verdi. Mehmet Aykıl gibi doktor da kendi çocuklarının yaralandığını unutmuş yaralılarla uğraşıyorlardı.

“PUSU KURMUŞLARDIR BEYİM”

Taksi şoförü, “Vallah beyim bunlar yola pusu bile kurmuşlardır. Gidiyoruz ama Allah sonumuz hayır ede” dedi. Kaymakam “Ne pahasına olursa olsun gitmeliyiz. Sabahı bekleyecek zaman değil” karşılığını verdi. Bir ara yerleri belli olmasın diye taksinin farlarını kapatıp gitmeye çalıştılar. Ancak o yılan gibi kıvrılan, uçurumlarla dolu yollarda bu daha da tehlikeliydi. Farları yeniden yaktı. Olanca hızıyla virajlardan kıvrılmaya başladılar.

Taksi şoförü birden frene bastı. Otomobil savrulur gibi oldu. Bir virajı dönerken yolun taşlarla kapatıldığını gördüler. O an kayaların arkasından silahlı kişilerin çıkabileceğini düşündüler. Kaymakam şoföre, şoför kaymakama baktı. Beklediler bir süre sessizce. Teröristlerin her an çıkabileceğini düşünüyorlardı. Bu taşları yolun ortasına boşuna indirmemişlerdi. İlçede bulunamayan kaymakam, teröristlerin ayağına gelmişti…

Sessizliği yine kaymakam bozdu. “Siz oturun, ben taşları kaldırayım” dedi. Ne olacaksa o zaman olacaktı. Diğerlerdi Kaymakamı yalnız bırakmadılar. Hep birlikte taşları yoldan kaldırdılar. Daha ilçeden ayrılalı 10 kilometre olmuş. Eskideğirmen mevkiinde ilk engelle karşılaşmışlardı. Daha gidecek çok yolları vardı.

“ÖNÜMÜZ PARİS KÖYÜ'DÜR”

Şoför “Siirt'e az kaldı Kaymakam Bey. Önümüzdeki Paris Köyü'dür” dedi. Gerçekten bu köyün adı Paris'ti. Paris'e yaklaşınca Siirt'e gelmiş sayılırsınız. Kaymakam ve beraberindekiler Siirt'e ulaştıklarında, kent uykudaydı. Tek tük evin ışığı yanıyordu. Sokak lambaları ölgün, solgun yanıyordu. Vali konağının önüne geldiklerinde saat 02.00 civarıydı. Konağın bekçisi valiyi rahatsız etmekten korkuyor, “Vali Beyle hemen görüşmem gerekir” diyen Kaymakama, “Sayın Kaymakamım sabah gelseniz olmaz mı?” diyordu.

“SÖYLEYEMEDEN BAYILDI”

Kaymakam, dayanamadı. Çok gergindi. “Hemen görüşmem lazım” dedi. Siirt Valisi Recep Birsin Özen uyandırıldı. İlçesi basılan Kaymakam çok sıkıntılıydı. Gerilimli bir yolculuktan sonra vali konağına ulaştığında bitkin vaziyetteydi. Bayıldı-bayılacaktı. Daha kaymakam ağzını açmadan jandarma eri konuştu:

“Vali Abi bizim ilçeyi bastılar. Bölük yazıcımız Erzincanlı Süleyman Aydın şehit oldu, çok sayıda arkadaşımız yaralı.”

Kaymakam Mustafa Erdoğan, valinin gözlerinin içine bakıyordu. Daha fazla direnemedi. Bulunduğu koltuğa yığıldı. Bayılmıştı. Kaymakamı ayıltmak için kolonya dökülüyor, kendine gelmesi bekleniyordu. Kaymakam kendine gelip sakinleşince, olup bitenleri anlattı. Vali bir yandan Tugay Komutanlığı'nı arıyor, bir yandan da Ankara'yı haberdar ediyordu. Siyasi şubede görevli izinli personelin bulundukları yerlerden hemen çağrılması için de harekete geçilmişti. Siyasi Şube Müdürü Cafer Şahin (emekliye ayrıldı) yıllık iznini geçirdiği Antalya'dan Siirt'e doğru yola koyulmuştu bile…

KORKUT EKEN, ERUH'TA

Eruh ve Şemdinli ilçelerinin basıldığı haberleri Ankara'ya bomba gibi düşüyordu. Gecenin ilerleyen saatlerinde güvenlik birimlerinin üst düzey yetkilileri karargahlarındaydı. “O gece” Türkiye'de ilçeler basılmış, terör örgütünün bundan sonraki kanlı eylemlerinin başlangıcı olmuştu.

Teröristlerin yakalanması için bölgeye gönderilen özel birliğin başında ise Yarbay Korkut Eken bulunuyordu. Artık, uzun süre silahlar susmayacak, Korkut Eken'de silahların patladığı bu bölgede uzun süre kalacaktı. İlk büyük operasyon burada yapıldı. Teröristlere ilk darbe burada vurulurken, özel birlik teröristlere karşı ilk şehidini verdi. Sıhhiye astsubay Sinan, çatışma sırasında şehit düşmüştü…

ASIL HEDEF BATMAN'DI

Dönemin Eruh Jandarma Karakol Komutanı Mehmet Aykın, “Teröristlerin dağda olduklarının istihbaratını almıştık ama ne yapacaklarını nereyi basacaklarını tam olarak bilemiyorduk. Sonradan öğrendiğimize göre baskın planını eylemden bir hafta önce Çırav yaylasında almışlar. Önce Batman'ın basılması planlanmış. Ancak arazinin düz olması ve eylem sonrası kaçış zorluklarını dikkate alarak Eruh'u seçmişler” diyor.

Eruh-Şemdinli basılalı, Şemdinli'de  Astsubay Memiş Arıbaş, Eruh'ta er Süleyman Aydın şehit olalı tam 38 yıl geçti. İşte, o acı olayın, o gecenin hikayesidir…

Not: O gecenin hikayesini ve Korkut Eken'in açıklamalarının yer aldığı “Devletin Derinliklerinde” ve “Madalyalı Mahkum” kitaplarımı www.sozcukitapevi.com ve 0212-9482278'den sağlayabilirsiniz.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp