Top
26/01/2020

Altan Öymen, Uğur Mumcu’yu anlattı

Tarihimiz basın şehitleriyle doludur.

Bugüne kadar Türkiye'de 65 gazeteci hain suikastlara kurban gitmiş bulunuyor.

Gazetecilik dünyada askerlik ve polislikten sonraki en tehlikeli meslektir.

Uğur Mumcu çalışkanlığı ve dürüstlüğü dillere destan çok iyi bir gazeteciydi. Ankara'daki evinin önünde 24 Ocak 1993 günü aracına konulan bombanın patlaması sonucu hayatını kaybetti.

★★★

Önceki gün Uğur Mumcu'nun 27'nci ölüm yıl dönümü idi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin düzenlediği “Türkiye'de Gazeteci Olmak, Gazeteci Kalmak” toplantısında Altan Öymen, çalışma arkadaşı Uğur Mumcu'yu anlattı.

Altan Öymen günümüzde en deneyimli, en usta birkaç gazeteciden biridir. Eski yıllarda Turizm Bakanlığı ve CHP Genel Başkanlığı gibi çok önemli görevlerde bulunmuştu.

Altan Öymen'i ben her zaman, efsane Günaydın Gazetesi'nde “Uyanan Dev” başlığıyla yazdığı harika Çin röportajı ve Uğur Mumcu ile birlikte yaptığı “Hayali İhracat” konulu müthiş haberiyle hatırlarım.

Uğur Mumcu ve Altan Öymen, o tarihte Başbakan olan Süleyman Demirel'in yeğeni Yahya'nın ‘Hayali ihracat yolsuzluğunu' ortaya çıkartarak büyük olay yaratmışlardı.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Konferans Salonu'ndaki toplantıda Altan Öymen, yakın arkadaşı Uğur Mumcu'yu şöyle anlattı:

★★★

“Uğur Mumcu'nun gazeteciliğinin temelinde çok çalışmak vardı. Yaşasaydı, tüm faili meçhul gazeteci cinayetlerini aydınlatır, ortaya çıkartırdı.

O çok ciddi belge toplardı. İşi çözene kadar detaylarıyla uğraşırdı.

Ölmeden önce konuşmuştum. Sanki vasiyet gibi bir sözü var, onu söylemek istiyorum. Yolsuzluklarla ilgili belgelerin arşivlenip yayınlanacağı bir ajans kurmak istiyordu. İsteyen herkes araştırma yapabilsin diye…

Uğur Mumcu ile ‘hayali ihracat' haberini yaptık. Demirel'in yeğeninin mobilya yerine sunta getirip Merkez Bankası'ndan milyonlarca lira haksız teşvik primi aldığını belgeledik. Sonra da bunları kitap haline getirdik.

Bize 6 dava açtılar. Ajansa denetime geldiler. Olay Meclis'e intikal etti ve soruşturma açıldı. Sonuçta Uğur Mumcu ve ben haklı çıktık.

Biz bu ülkede gazeteciliğin engellenmeden yapılmasını istiyoruz. Eskiden basın davalarında süre iki aydı. O süre içinde dava açılırdı. 7 sene sonra dolaptan çıkartılıp gazetecilere dava açılmazdı. Günümüzde bazı davalarda daha beteri var. Düzmece deliller hazırlandığı bile ortaya çıktı.

Her şeye rağmen gençler gazetecilikten vazgeçmesinler. Bu üzücü yıllar da geçecek!”

TEBESSÜM

Halka fikrini soran yok!

Bizdeki siyaset anlayışı “Kurtla kuzu”nun öyküsüne benziyor.

“İsteseler de, istemeseler de yapacağız.”

“Çatlasalar da patlasalar da bu iş olacak!”

“Referandum da neymiş? Biz karar verdik yapacağız.”

Peki, halk ne diyor, soran yok!

Son günlerde yaşanan olaylar bana ünlü bir hikâyeyi hatırlattı.

Aynı derede su içerlerken kurt, kuzuya bağırmış:

“Terbiyesiz kuzu… Benim suyumu bulandırıyorsun!”

Kuzu korku dolu sesiyle:

“Aman sayın kurt hazretleri” demiş “Ben demokratik hakkımı kullanıyor, suyumu içiyorum. Sizin suyunuzu nasıl bulandırabilirim ki? Siz yukarıdasınız, ben aşağı taraftayım… Dere tersine akmaz ki! Suçlamanız gerçeğe uymuyor!”

Kurt kanlı gözlerini daha da açarak “Aptal kuzu” diye hırlamış “Uysa da, uymasa da, bulandırsan da, bulandırmasan da seni yiyeceğim. Var mı bir diyeceğin?”

…Ve kuzunun üzerine atlamış!

Evet, bizim İstanbul Kanalı projesi de buna benziyor. Halka aldırış eden yok!

GÜNÜN SÖZÜ

Dünyada ne adar kötülük varsa hepsinin kaynağı insandır!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp