Top
25/03/2023

O kadar özgürüz ki…

Ülkede kokunun herkese yayıldığını…

Siyasi ahlâkın bittiğini…

Sıkıntı ve sorunların tavan yaptığını belirten Doğru Parti Genel Başkanı Rifat Serdaroğlu:

“Küçük-büyük demeden Kılıçdaroğlu'nun kaptanlığında bir araya gelelim. Demokrasi ve hukuk bayrağı altında birleşelim” çağrısı yapıyor.

Aklın yolu birdir ve böyle bir beraberlik, Türkiye'nin geleceğini aydınlatır.

Muharrem İnce ve Sinan Oğan gibi ayrılıkçılar ise, seçimde üç-beş oy toplayıp, iktidar partisi AKP adayının değirmenine su taşıyacaklar.

Bu tabii ki, onların demokratik haklarıdır ama ülkeye zarar vereceklerini de hesaplamalıdırlar.

★★★

Birleşme yanlısı Doğru Parti Genel Başkanı Rifat Serdaroğlu bunu başarır mı, bilemem ama bence partisinin adı gibi doğru iş yapıyor. Desteklemek gerek…

Serdaroğlu'nun kaleme aldığı “Özgürüm, özgürsün, özgürler” başlıklı yazının bir bölümünü okurlarımla paylaşmak istiyorum.

Şöyle diyor Serdaroğlu:

★★★

■ Ülkemizde o kadar özgürüz ki, Anayasa Mahkemesi kararlarını isteyen kabul ediyor, istemeyen etmiyor.

■ O kadar özgürüz ki, dünyada “Günah işleme özgürlüğü” olan tek ülkeyiz.

■ O kadar özgürüz ki, isteyen öküzler sokak ortasında kadın öldürebiliyor.

■ O kadar özgürüz ki, çocuk tecavüzlerini barındıran vakıflara vergi ödememe hakkı (Kamu yararına çalışan dernekler statüsü) veriyoruz.

■ O kadar öğürüz ki, bizi yönetenler her gün yüzümüze baka baka yalan söyleyebiliyor.

■ O kadar özgürüz ki, bizi soyan bakanlara koruma polisleri ve benzini bizden, araçlar veriyoruz.

■ O kadar özgürüz ki, hırsızlar için “Çalıyor ama çalışıyor yahu” diyebiliyoruz.

■ O kadar özgürüz ki, yüzlerine karşı birbirlerine “Şerefsiz, namussuz, Kandil uşağı, vatan haini” diyen koca koca adamlar, ertesi gün kol kola ve kucak kucağa olabiliyor.

■ Eyy Freedom House (Dünya Özgürlük Evi Örgütü) denen karın ağrısı, başımızın püsküllü belası…

■ Sen kimsin? Al sen o (Türkiye özgür ülke değil raporunu) üst akıllı faiz lobisine ver…

■ Utanmadan ‘Türkiye'de gazeteciler hapiste' diyorsunuz…

■ Nereden biliyorsunuz? Bir kere onlar gazeteci değil hepsi terörist onların.

■ Özgürlük bizde sonsuzdur. Fakat biz ne kadar verirsek, o kadar…

■ Var mı öyle özgürlük ayağına bizi yerden yere vurmak?

■ Bizde böyle kardeşim, yersen! Yemezsen gargara yap!

Ya ders alacağız ya da yeni acılar çekeceğiz!

Evet, duya duya bıktık ama bu işin şakası yok!

1999 Gölcük ve Düzce depremlerinden sonra, 30 yıl içinde Marmara'da, başta İstanbul olmak üzere Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ illerini etkileyecek büyük bir deprem olacağı belirtilmişti.

Aradan 24 yılı geçti, 6 yıl kaldı. Bu süre içinde büyük bir deprem bekleniyor ama yarın mı olur, 6 yıl sonra mı, o bilinmiyor.

İstanbul'da en fazla 7.5 büyüklüğünde bir deprem beklendiğini söyleyen Prof. Dr. Naci Görür ekliyor:

“Hasar, Maraş'tan daha fazla olur. Ülkede bir Afet Bakanlığı kurulması gerekiyor. Bu bakanlığın iyi bir bütçesi olmalı, gerekli altyapı sağlanmalı. 5 yıllık planlarla deprem kuşaklarından başlanacak ve risk altındaki her şehir depreme dirençli kentlere dönüştürülecek.”

Bilimin ve aklın yolu bir ama yaşanan felâketlerden hâlâ ders almamışa benziyoruz.

Deprem uzmanı Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan:

“Ülkede çarpık yapılaşma oranı yüzde 70… Son deprem bölgesinde kilometrekareye 125 kişi düşüyordu. Olası Marmara depreminin beklendiği İstanbul'da ise kilometrekarede 3 bin kişi yaşıyor. Çaresizce acı çekiyor İstanbul.” diyor.

Marmara Depremi öyle veya böyle gelecek… Bundan kaçış yok!

Daha fazla gecikmeden depreme karşı önlemleri “milli seferberlik” haline getirmeliyiz.

Ya ders alacağız, ya da yeni acılar çekeceğiz! Başka ihtimal yok!

GÜNÜN SÖZÜ

Bir milletin büyüklüğü bilim adamlarının sayısı ile belli olur.

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp