Top
Ege Cansen

Ege Cansen

cansen@sozcum.com

23/05/2019

Ücretler ve enflasyon

Enflasyon, fiyatlar genel düzeyinin artması ve artmaya “devam” etmesidir. Yani bir defa şu veya bu sebeple, mesela petrol fiyatlarının anormal artışı yüzünden, fiyatlar genel düzeyi artabilir. Bu süreçte fiyatlar nispi olarak da değişir. Yani bazı ürünlerin fiyatı diğerlerine göre daha fazla artar. Daha da önemlisi, ücretler enflasyon kadar artmaz. Eğer, gelirleri enflasyonun altında kalan esnaf ve serbest meslek sahipleri ile güçlü firmalarda veya kamuda çalışan sendikalı işçiler “bizim gelirlerimiz en az enflasyon kadar artmalı” diye bastırırsa, işte o zaman “enflasyon” hızlanarak devam eder. Yani “ücret-fiyat” kısır döngüsü oluşur. Bir örnek vereyim: 1974 yılında bir varil ham petrolün fiyatı 1.8 dolardı. Bu fiyat 1975'te 12, 1979'da 95 dolara çıktı. Türk halkı, artan petrol bedelini, dışarıya ödemek zorundaydı. Yani Türkiye'de halkın geliri metazori düşecek yani vatandaş fakirleşecekti. Bunun açarı, kaçarı yoktu. Ama vatandaş bu gerçeği anlamadı veya anladı ama kabul etmek istemedi. Özellikle işçi sendikaları “biz istediğimizi söke, söke alırız, gerisini işveren düşünsün” dedi ve enflasyonunun çok üstünde zam istedi. İşverenler de grev tehdidi karşısında sendikaların taleplerini kabul etti. Zaten üretimini, dışa kapalı iç piyasaya sattığı için, işverenler de  “benden atlasın, nerde patlarsa patlasın” diyerek işçiye verdiği zamdan fazlasını ürün fiyatına bindirdi. Filmin sonu: 1970'de yüzde 8.1 olan enflasyon 1980'de yüzde 115 oldu. Ekonomi krize girdi. Milli gelir düştü. Pek tabii enflasyon, alınan yüksek ücret zamlarını da eritti.

DEVALÜASYON-ENFLASYON

Türkiye gibi “devalüasyon-enflasyon” geçişi yüksek ülkelerde enflasyon patlamasının “teknik” sebebi her zaman devalüasyon olmuştur. Temel sebep ise, aşırı değerlenmiş ulusal para birimi yüzünden “cari açığın” artmasıdır. Cari açık artıkça dış borç stoku da artar. Bunu gören yabancı bankalar “paramız battı” telaşına kapılır. Bazı şeyler “düzelmeden” yeni borç vermek istemez. Saadet zinciri kopar. O “düzelmesi” gereken bazı şeylerin başında da, paranın değerinin düşürülmesi gelir.  Bu sebeple “her kriz bir düzeltmedir” denir. Türkiye'de bu düzeltme yani devalüasyon olmuş ve enflasyon başlamıştır. Eğer “devalüasyon-enflasyon” sarmalının ardından “ücret-fiyat” sarmalı gelmezse, başlamış olan enflasyon bir süre sonra duracaktır.

GEL EY YAPISAL ZİHNİYET REFORMU

Türkiye'de son 70 yılda 5 kez, bugünküne benzer ekonomik sıkıntı yaşadık. Bugün yaşanan sıkıntıların sorumlusu pek tabii iktidardaki AKP'dir. Sebebi hem dış borçlanmada aşırıya gitmesi, hem de alınan borçları israf etmesidir. Aslında AKP bu günahı tek başına işlememiştir. Suç ortakları arasında tamahkar dış bankalar ile her Allah'ın günü “biz cari açıksız kalkınamayız” zırvasını savunan iktisatçılar korosu vardır. Bugün dahi medyada ses ve görüntü veren iktisatçıların yüzde 98'i de aynı şeyi söylemektedir. Yaşanan krizden daha elim ve vahim olan budur. Çünkü bu kriz de bir şekilde bitecektir. Ama bu zihniyet değişmedikçe “krizler gittikleri gibi geri gelecektir”.

Son söz: Seni sokan yılan, bana dokunmayandır.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları