Top
Deniz Zeyrek

Deniz Zeyrek

deniz.zeyrek@radikal.com.tr

15/03/2023

Erdoğan’ın vaadi ve gerçekler

Türkiye 14 Mayıs günü yapılacak iki önemli seçime, çok büyük bir felaketin ardından giriyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bir yıl içinde bütün depremzedelere kalıcı konutlar yapmayı vadediyor.

İlgili Bakanlık acele yer tespitleri ve ihaleler yapılıyor.

Müteahhitler, milyarlarca liralık (eski parayla katrilyonluk) işler yükleniyor.

Yakında temel atma törenleri de başlar ve Erdoğan o törenleri propaganda mitingine dönüştürür.

Dilerim, bu vaatler gerçekleşir, depremzedeler en kısa zamanda en ekonomik şekilde kalıcı konutlarına kavuşur.

Ancak tablo göründüğü gibi iyimser değil.

Süreç içinde çıkacak sorunlara hazırlıklı olmak, kalıcı konutların gecikmesi ihtimaline karşı konteyner şehirler gibi geçici çözümler konusunda tedbir almak zorundayız.

Bu işin bahanesi olmaz. Felaketten ders çıkarmalıyız. Felaketten önce yanlış ve eksik yapılanları tekrarlayıp yeni felaketlere davetiye çıkarma lüksümüz yok.

Örneğin kalıcı konutlar için yer seçimi ve mikro-bölgeleme meselesine bir bakalım:

Normalde 100 hektarlık bir alanın mikro-bölgelemesi için bütün jeolojik, jeofizik ve sismik testlerin tamamlanması için altı aylık bir süre gerekiyor. Ancak süreç bu kadar hızlı ilerlediğine göre ilgili bakanlık bu işi raporlama dahil bir aydan kısa bir sürede bitirmiş görünüyor.

Hadi diyelim o çalışmaların bir kısmı daha önce TOKİ tarafından yapılmıştı. Ya da MTA'nın eski raporları esas alındı. Peki 150 bin konutun tamamında bu geçerli mi?

Elbette hayır!

Kalıcı konutlar için yer seçme sürecine dahil olan kurumların bu işi nasıl bu kadar hızlı yaptıklarını bir sektör temsilcisinden duyunca kulaklarıma inanamadım.

Geçmişte yapılmış sondajlardan elde edilen karotları sandıklarda şantiye şantiye dolaştıran şirketler varmış. Hızlı rapor ihtiyacı olan firmalar da o karotçu şirketleri arıyormuş ve sahaya indirilen bu karotlar oradan çıkarılmış gibi işlem görüp fotoğraflanıyor, fotoğraflar da raporlarla birlikte dosyaya konuyormuş.

Bakanlık ya da yerel yönetimler ise kâğıt üzerinde kurallara uygun görünen o raporlar üzerinden işlem yapmak zorunda kalıyormuş.

★★★

Yer seçiminde sorun olmadığını, boşuna evhamlandığımızı düşünelim.

Diyelim ki yedi gün 24 saat çalışarak, hileye hurdaya gerek kalmadan raporları eksiksiz ve acil tamamladılar.

Peki ya inşaat süreci?

Denetimlerin nasıl yapıldığını 10 ili yıkan büyük felaketten sonra gördük.

Şirketler alelacele ihalelere giriyor, belirlenen maliyetleri kabul ediyor. Hızla inşaata başlamaya zorlanıyor.

Ülkedeki ekonomik kriz ve artan inşaat maliyetleri nedeniyle adeta şirketlere iki yol sunuluyor:

“Zarar et ya da zarar etmemek için bazı maliyetlerden tasarruf et.”

Şirketler ayrıca “Bir yıl içinde bitirin” baskısıyla da karşılaşıyor.  Özbekistan'dan, Afganistan'dan kalıpçı ustası, inşaat ustası ithal etmeye hazırlanan bir ülkede bu baskının yaratabileceği sorunları düşünebiliyor musunuz?

Bunlara bir de hak edişlerin zamanında ödenmemesi durumunu da eklersek, bu işleri üstlenen müteahhitlerin zarar ya da iflas etmemek için neler yapabileceklerini düşünebiliyor musunuz?

★★★

Bu arada, depremden önce “sosyal konut” olarak 250 bin konut yapılması kararlaştırılmıştı. Bunlardan 40 bininin kuraları çekilmişti.

Şimdi inşaat maliyetlerini, şirketlerin kapasitelerini, inşaat sektöründeki işgücü sorununu da düşünerek bir yıl içinde kalıcı konut sorunun çözülebileceğine, 200 binden fazla konut üretilebileceğine inanabilir misiniz?

Peki ya depremzedenin çay şeker gibi kahvaltı ihtiyaçlarını karşılayamayıp vatandaşlardan yardım isteyen iktidar bu mucizeyi gerçekleştirebilir mi?

Bu işler seçim telaşında, el yordamıyla alelacele yapılacak işler değildir.

Kalıcı konutlar için kılı kırk yarmak gerekir.

TOKİ bu konuda kendini ispatlamış, deneyimleriyle dünyaya örnek bir kurum. Ancak aynı zaman baskısı, aynı maliyetler, TOKİ'ye de hata yaptırabilir.

Ülkeyi yönetenler, karar vericiler lütfen “acele işe şeytan karışır” atasözünü kulaklarına küpe yapsınlar.

Zira bu işte insan hayatı söz konusu. Seçim kazanacağız derken yüzbinlerce insanı yeniden riskli binalara hapsedebiliriz.

★★★

Son birkaç cümle de muhalefet için:

Muhalefet liderleri, deprem konusunda iktidarın eksikleri, yanlışları, ihmalleri ve suiistimalleri konusunda çok önemli tespitler yapıyorlar. O tespitlere katılmamak mümkün değil.

Muhalefetin ihaleler konusunda da önemli uyarıları var.

Ancak tespit yapmakla, uyarmakla yetinmemeliler. Kendi alternatif modellerini de net ve anlaşılır bir şekilde insanlara anlatmalılar. Konut yapmaya değil, mevcut iktidarın modeli ve aceleciliğiyle riskli konut yapmaya karşı olduklarını göstermeliler.

Aksi takdirde halk tercih yaparken başını sokacak konutlar yapanlarla onlara karşı çıkanlar gibi iki kategori belirler ve konut yapacak olanı tercih eder.

Benden söylemesi!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları