Top
11/03/2023

Devekuşu Siyaseti

Türkiye'nin yaşadığı en büyük felaketlerden birinin üzerinden henüz bir aydan fazla zaman geçti. Ancak depremin ilk gününde özellikle Kemal Kılıçdaroğlu gibi muhalif liderler bunu AK Parti ve Cumhur İttifakına saldırmak için siyasî bir fırsat olarak gördüler ve adeta ilk günden itibaren enkazların üzerinden siyaset yapmaya başladılar. 2 ay sonraki seçimlerde aday olmak isteyen ve fakat kendi tabanı ve içinde bulunduğu ittifak içerisindeki konumu bile tartışmalı bir siyasetçi için bu tavır bir yere kadar anlaşılabilir. Ancak iktidara talip olmak sadece karşı tarafın zafiyetlerinden ya da kusurlarından neşet eden bir politikayla mümkün değildir ve olamaz. Türkiye'ye dair makro bir perspektiften yoksun böyle bir siyasi vizyonun sonunda geldiği yer tekrar kendi mikro iktidar mücadelelerine dönmek olacaktır.

Nitekim ilk birkaç günlük türbülanstan sonra iktidar ve devlet deprem bölgesinde hızla kontrolü sağladı ve gelinen noktada şehirlerin ihya ve inşası için hummalı bir çalışma içerisinde. Dolayısıyla muhalefetin deprem üzerinden geliştirdiği birçok argüman da boşa çıkmış oldu. Bu duruma koşut olarak muhalefetin tekrar kendi iç gündemine ve mücadelesine dönmesi uzun sürmedi.

Psikolojik Çöküş

2 Mart Perşembe günkü Altılı Masa toplantısı ve akabinde cuma günü Meral Akşener'in masadan kalktığını deklare etmesi muhalefetin içinde bulunduğu durumu ortaya koydu. Bu süreçteki en trajik olan kısım ise Meral Hanım'ın yaptığı açıklamada hakarete varan ifadelerdir. CHP ve İYİ Parti taraftarlarının, yöneticilerinin sosyal medyadan birbirlerine söyledikleri sözler ve hakaretleri herkes gördü. Yani İYİ Parti'nin masadan kalkması sadece aritmetik bir boşluk anlamına gelmiyordu. Aynı zamanda muhalefet adına psikolojik bir çöküşü de ifade ediyordu. Bu durumun herkes için bir 'kaybet-kaybet' siyaseti olduğu anlaşıldı ve masa apar topar tekrar bir araya geldi.

Toparlanma görüntüsü verilmesine rağmen muhalefet içinden bu sürece dair bir günah keçisi arayışı var. Ancak mevcut durumu tek bir siyasetçi ya da partinin tavrından ziyade genel olarak Altılı Masanın devekuşu siyasetinin tezahürü olarak okumak daha isabetli olacaktır. Zira Altılı Masadaki herkes en başından beri her şeyin farkındaydı. Özellikle son 6 aydır Kemal Kılıçdaroğlu'nun aday olmak istediği ve CHP'den kendi isminin masaya geleceği kesin gibiydi. Meral Akşener ve diğer dört lider ısrarla bu konuyu gündeme getirmemeye çalıştı. İYİ Parti dışındaki diğer dört parti milletvekili seçimlerinde CHP'ye muhtaç ve hatta mahkûm olduğu için onların tavrı bir yere kadar anlaşılabilir. Onlar severek ya da kerhen de olsa Kemal Bey'in adaylığına destek vermek durumunda idi ve nitekim de öyle oldu.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp