Rahmetli arkadaşım Nihat Ersin'le emlakçı bir arkadaşın düzayak ofisinde otururken içeri bir "dilenci" girdi.
Pardon, daha önce anlatmış mıydım; öyle de olsa madem başladım izninizle devam edeyim.
Adamcağız klasik "dilenci" lakırdılarını etti. Nihat kardeşim zaten kimseyi boş çevirmezdi. Hatırı sayılır bir miktar para verirken "Nerelisin?" dedi. "Trabzonlu..." cevabını alınca da hemşerilik damarı kabardı, verdiği parayı ikiye katladı. Adamcağız o kadar sevindi ki Nihat'ın elini öpmeye kalkıştı. Ben de niyet önemlidir düşüncesiyle bir miktar verdim. Adamcağız dualar ederek gitti. Emlakçı arkadaş ikimize birden hayretle bakarak, "Siz şimdiye değin dilenci bir Trabzonlu gördünüz mü?.." diye sordu. Nihat'la birbirimize baktık. Gerçekten de hiç görmemiştik!.. "Trabzonlular belki borç isterler" diye devam etti emlakçı, "fakat dilencilik yapmayı onurlarına yediremezler"...
Trabzonlular onurlu, omurgalı, hasbi insanlardır. Dik oynamayı sevdikleri gibi dik duruşu da severler. Gevşeklerden, oynaklardan, mürailerden, zübüklerden, dakika başı yalan söyleyenlerden hiç hazzetmezler. Onun için de hemşerilerimle gurur duyarım.
Gelgelelim, sevgili Kılıçdaroğlu'nun "Evladım Ekrem" dediği şahıs, bir Trabzonlu olarak yüzümü öne eğdirdi. Görüştüğüm ne kadar hemşerim varsa onlar da derin bir hayal kırıklığı yaşadıklarını söylediler.
Bu fenalığı yetmezmiş gibi şimdi de her Trabzonlunun gönlünde apayrı yeri olan Erzurum'a ve Erzurumlulara kara çalmaya, fitne çıkarmaya kalkıştı.

***

Yeri gelmişken, bir çifte standarda dikkatinizi çekmek isterim: Kılıçdaroğlu'nun "evladım" dediği iş bu İmamoğlu'nun Yemek Sepeti'nin eski sahibi bir ruh ikizi var. Trabzon'da HÜDA PAR'ın seçim standına yapılan saldırı üzerine, "Cumhur İttifakı'nın kalesi Trabzon'da HÜDA PAR standında ciddi olaylar çıktı ve halk tepki gösterdi. Bu demek ki halkta HÜDA PAR'a karşı bir hassasiyet hâlâ var" dedi.
Madem öyle, PKK'ya selam çakanlara karşı Erzurumlular tepki gösterince neden "hassasiyet" olmuyor?
Yanlış anlaşılmasın; şiddet kimden, nasıl ve neden gelirse gelsin hiçbir şekilde tasvip ve tevil edilemez.
Lakin işin içinde yalancılıkla malul İmamoğlu olunca, İçişleri Bakanlığı'nın, Erzurum Valiliği'nin ve Erzurum Belediye Başkanı'nın açıklamalarını dikkate almak icap eder.
Anlaşılan o ki, Erzurum Valiliği'nin uyarılarını dinlemeyerek neden olduğu hadiseden aklı sıra mağduriyet devşirmeye çalışmış. Gerçekte, Kılıçdaroğlu'nun kazanması da umurunda değil. Tek derdi, CHP Genel Başkanlığı.
Sevgili Kılıçdaroğlu "Evladım Ekrem" diyor ama bilmiyor ki kuyusunu kazıyor. Belki de "Evladım" diye "küçümseyerek" beriki diğerinin kuyusunu kazıyor. Bilemiyorum.
Benim bildiğim, Ekrem İmamoğlu kendinin de farkında değil.
Oysa Nagehan Alçı'yı otobüsüne aldığı gün, masadan kalkan Akşener muamelesi görmüştü. Adeta kahramanlık tekerlekleri patlamış, jantta gitmeye başlamıştı. Demem o ki, bir Nagehan Alçı'lık canı var, farkında değil.

***

Eski HDP Milletvekili Altan Tan geçenlerde İmamoğlu'nun bazı açıklamalarını görünce güldüğünü, "İmamoğlu bayağı bayağı İstanbul'da seçimleri kendisinin kazandığını zannediyor. Millet kendisini tanımadan oy verdi..." demişti.
Evet, millet tanımadan oy verdi, tanıyınca da öyle pişman oldu ki, olursa o kadar olur.
AK Parti'nin dünya çapında ses getiren İstanbul'daki muhteşem mitinginde bunun da payı var.
Hülasa, söz konusu mitinge olağanüstü katılım, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ve yaptıklarına sahip çıkmanın, Türkiye'nin önünü kesmeye çalışan müstevlilere karşı 15 Temmuz ruhuyla dimdik ayakta olduğunu göstermenin yanı sıra, CHP'nin İBB performansına tepkinin de göstergesidir.
Sevgili Kılıçdaroğlu "Evladım Ekrem" diyor ama bence bu kadar yalan söyleyen bir "evladı" hak etmiyor.
Diyeceksiniz ki, "Senin sevgili Kılıçdaroğlu'n daha az mı yalan söylüyor?"
Tamam, sustum.