Top
13/06/2021

Küresel toparlanmada dengesizlikler

Koronavirüsten dolayı geçtiğimiz yıl küresel ekonomi yüzde 3.5 oranında daralmıştı. II. Dünya Savaşı sonrası küresel ekonominin yediği en ağır darbeydi. Salgın henüz tam anlamıyla kontrol altına alınabilmiş değil. Ama tünelin ucundaki ışığın net şekilde gözüktüğünü söyleyebiliriz. Belirsizlikler azalırken, küresel ekonomideki toparlanma hız kazanıyor. Dünya Bankası'nın yayınladığı son raporda küresel ekonominin 2021'de yüzde 5.6 büyüyeceği öngörülüyor. Küresel ekonomi kayıplarını telafi etmeye başlasa da iki hususu atlamamak gerekiyor. Birincisi, küresel ekonomi salgın öncesi büyüme projeksiyonlarının halen gerisinde. Salgın öncesinde yapılan projeksiyonlardaki beklentilere kıyasla küresel GSYH'nin 2021'de yüzde 3.2 daha düşük gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Salgın, küresel ekonominin gelişim trendini kayda değer oranda aşağıya çekti. İkinci olarak, küresel toparlanmanın her ülke için benzer oranlarda yaşanmadığının altını çizmeliyiz. Grafikten görüleceğe üzere, gelişmiş ülkelerin salgın öncesindeki ekonomik rakamlara erişme yolunda yakaladığı ivmelenme diğer ülkelere kıyasla daha hızlı. Toparlanmayı şekillendiren faktörlerin başında aşılanma ve ekonomi politikaları yer alıyor. Gelişmiş ülkeler nüfuslarının yüzde 60-70'ini aşılama yolundalar. Dünyanın yarısı ise riskli gruplarının aşılamasını dahi tamamlayabilmiş değil. Aşılamanın hızlı ilerlediği yerlerde ekonomik hayatı açma ve normalleştirme daha kolay oluyor. GELİŞMİŞ ÜLKELER MİRASTAN YİYOR Gelişmiş ülkeler, salgın sürecinde GSYH'lerinin yüzde 15.2'si kadar parasal genişleme ve yüzde 17'si kadar da mali teşvik gerçekleştirmişler. Tarihte görülmemiş çapta bir ekonomik destek paketi bu. Gelişmekte olan ülkelerde ise bu oranlar sırasıyla yüzde 2.7 ve 4.5 kadar. Mali imkanların kısıtlı olması ve enflasyon-cari açık korkusundan dolayı gelişmekte olan ülkelerin verdiği destekler mütevazi kaldı. Gelişmiş ülkelerin salgın öncesi ekonomik problemleri ve endişeleri çok mu daha azdı da bu kadar büyük destek paketleri verebildiler? Hayır. Gelişmiş ülkelerde bütçe açıkları ve kamu borç seviyeleri çok yüksek. Ekonomik dinamizm ve üretkenlik atış hızı eskisi kadar güçlü değil. Gelir dağılımı bozuk... Ekonomik probleme rağmen yine de trilyonlarca dolar para basabiliyorlar ve kamunun borç limitlerini sonuna kadar esnetmekten çekinmiyorlar. Bu durumu nasıl açıklayabiliriz? Bu ülkelerin geçmişten gelen büyük bir ekonomik kapasiteleri olduklarını unutmayalım. Şirketleri, teknolojileri, beyaz yakalı profesyonelleri ve entelektüelleriyle küresel ekonomiye halen büyük oranda gelişmiş ülkeler yön veriyor. Oyunun kurallarını onlar belirliyor. Bunca probleme rağmen, uyduruk hikayeler üreterek kendilerini güvenli liman olarak gösterebiliyorlar ve piyasalarını coşturabiliyorlar. Bastıkları paranın temelde bir karşılığı olmasa da dünyanın en ücra köşesinde bile para birimleri talep görüyor. Gelişmiş ülkeler şimdilik böyle idare ediyorlar. Kronikleşen ekonomik problemlerini çözmeye yönelik olarak salgın sonrasında gerekli adımları atmazlarsa, işleri zor. Sonsuza kadar mirasa yiyemezsiniz. İSTİHDAM GERİDEN GELİYOR Ekonomik toparlanma tüketim, ihracat ve büyüme gibi kalemlerde kendini daha net hissettiriyor. Ancak, istihdamdaki toparlanma dünya genelinde daha yavaş ilerliyor. Küresel işsiz sayısı, salgın döneminde 187 milyondan 220 milyona yükseldi. 2022'de bile küresel işsizlik rakamının salgın öncesindeki seviyeye dönemeyeceği tahmin ediliyor. Bizim rakamlara bakalım. Salgının ilk şokunun yaşandığı Ocak-Nisan 2020 döneminde Türkiye'de 2.4 milyon istihdam kaybı yaşanmıştı. Nisan 2020'den sonraki bir yıllık süreçte istihdamda 2.9 milyonluk artış yaşandı. Nisan 2020 – Nisan 2021 döneminde işgücüne katılım ise 3.4 milyon artmış. İşgücüne katılım, istihdamdan daha fazla arttığı için işsizlik rakamları yüksek seyretmeye devam ediyor. Hizmetler sektöründe hayat tam olarak normale dönmeden işsizlik oranında kayda değer bir azalış beklemek gerçekçi olmaz.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp