Top
20/04/2024

İran-İsrail Çatışması: Tahran’ın Oyun Planı

İran ve İsrail arasında 1979 İslam Devrimi sonrasında ortaya çıkan düşmanlık, 45 yıldan fazla bir süredir devam etmekte ve her iki ülke birbirini varoluşsal düşman olarak tanımlamaktadır. Bu düşmanlık zaman zaman yüksek gerilimli dönemlere yol açarak dolaylı çatışmalara neden olmuştur. Bu noktada ABD'nin rolünü de göz önünde bulundurmak gerekir. ABD'nin İran'a yönelik tavrı, olumsuz bir şekilde daha sert bir pozisyona dönüştüğünde, İsrail de bu durumdan güç alarak İran'a karşı daha sert bir politika izlemiştir. Ancak ABD, İran ile daha yumuşak bir ilişki benimsediğinde, İsrail de ABD'den beklediği desteği alamadığı için daha dikkatli bir politika izlemiştir.

Son yıllarda özellikle Trump döneminin ardından, İran ve İsrail arasındaki gerilimin arttığı görülmektedir. Trump'ın "maksimum baskı" politikasıyla birlikte, İsrail'in doğrudan veya dolaylı olarak İran'a yönelik saldırıları artmıştır. İran içinde ve dışında birçok İranlı hedefe saldırı düzenlenmiş ve sabotaj eylemleri gerçekleştirilmiştir. Özellikle Suriye'deki İran unsurlarına yönelik hava harekatları sıkça gerçekleştirilmiştir. 7 Ekim saldırılarının ardından İran ve İsrail arasındaki gerilim daha da tırmanmıştır. İran, Hamas ve Hizbullah gibi örgütlere destekte bulunurken İsrail de zaman zaman Suriye'de İranlı komutanları hedef almış veya İran içinde gerçekleşen terör ve sabotaj eylemlerinin arkasında olduğu iddiasıyla İran makamları tarafından suçlanmıştır. Tüm bu faktörler, İran-İsrail gerilimini beslemiştir.

İran'ın İsrail'e Saldırısı Nasıl Gerçekleşti?

Gerilim, İsrail'in 1 Nisan'da İran'ın Şam'daki Büyükelçiliği'ne yönelik saldırısıyla daha üst bir seviyeye ulaştı. yedi kişinin hayatını kaybettiği bu saldırıda ölenler arasında üst düzey iki general de bulunmaktaydı. Bu saldırıya karşılık olarak İran, 13-14 Nisan tarihlerinde gerçekleştirdiği misilleme saldırılarında yüzlerce insansız hava aracı, seyir ve balistik füzeyle ilk kez doğrudan İsrail hedeflerini vurdu. İran'ın saldırısı İsrail'in hava savunma sistemleri ve ABD'nin yardıma gelmesiyle sınırlı bir maddi zarara neden olmasına rağmen, siyasi ve sembolik açıdan son derece önemli bir eylem oldu. Söz konusu saldırıdan sonra İran ve İsrail arasındaki gölge savaş veya dolaylı çatışmanın doğrudan çatışmaya dönüştüğü ifade edilebilir.

İran'ın Saldırısının Amacı ve Önemi Nedir?

İran'ın son birkaç yıldır İsrail tarafından kendisine yönelik gerçekleştirilen saldırılara cevap verme amacı gütmekte olduğu görülüyor. Ancak asıl olarak İran'ı İsrail'e doğrudan saldırmaya yönlendiren faktör diplomatik bir temsilciliğin hedef alınmasıydı. Bu saldırı, İran kamuoyunun artan misilleme beklentilerine cevap verme ve İran'ın bölgesel caydırıcılığını sağlama amacı taşıyordu. Söz konusu temel hedefler doğrultusunda İran, İsrail'in kendisine yönelik gelecekte düzenlemeyi planladığı saldırıları engellemek ve bölgesel/küresel aktörlerin kendisini dikkate almalarını sağlamaya çalıştı.

İran saldırıyı önemli bir askeri başarı kazanacak şekilde kurgulamadı. Saldırının hedefi daha çok sembolikti. Bu yüzden Suriye, Irak ya da kendi sınır bölgelerinden yoğun bir füze saldırısı yapmaktansa önceden haber vererek, düşük yoğunluklu ve Şiraz ile İsfahan gibi İsrail'e uzak vilayetlerden de füze fırlatarak saldırmayı tercih etti.

İran'ın saldırısı aslında uzun yıllar üzerinde çokça spekülasyon yapılan füze kapasitesinin de test edilmesi anlamına geliyor. Buna bağlı olarak İsrail'in İran'ın muhtemel saldırılarını nasıl ve ne derece engelleyebileceği de İran tarafından gözlemlenmiş oldu. Tabiri caizse taraflar birbirlerini askeri olarak daha iyi tanımış oldular.