Top
Mahmut Övür

Mahmut Övür

mahmut.ovur@sabah.com.tr

13/12/2019

Akdeniz’de “iklim” değişiyor

Türkiye'nin Libya ile Münhasır Ekonomik Bölge ve askeri anlaşma yapması bölgede taşları yerinden oynattı. Günlerdir başta Yunan ve Rum basını olmak üzere bölge ülkelerinde sadece Türkiye'nin bu hamlesi konuşuluyor. Yunanistan, işi siyasi tepkiye kadar vardırdı ve Libya'nın Atina Büyükelçisi'ni sınır dışı etti. Ama şu iki gelişme daha da ilginç... İlki Rusya'nın Libya'nın darbeci generali Hafter'e silah göndermesi, ikincisi ise İsrail'in Akdeniz'deki Rum Yönetimi sahası Afrodit parseline blokaj koyması. Bu konular başta CHP olmak üzere içerideki muhalefetin de gündeminde ve neredeyse hepsi darbeci Hafter'in başarısı için çaba harcıyor. Medyada farklı değil, öyle yazılar çıkıyor ki akıl alır gibi değil. Sık sık Libya'nın üç bölgeye ayrıldığından ve üç grubun savaştığından söz ediliyor. Bunlara göre birinci grup, Türkiye'nin destek verdiği ve anlaşma yaptığı Trablus merkezli Ulusal Mutabakat hükümeti. BM'nin tanıdığı bu hükümeti, Katar ve bazı AB ülkeleri de destekliyor. Burada ilginç olan şu; bu hükümetin kontrol ettiği alanın, Libya topraklarının sadece yüzde 6.35'i olarak gösterilmesi. İkinci grup darbeci Hafter'in başında olduğu Tobruk merkezli Libya Ulusal Ordusu. Bu grubu da Rusya, Mısır, BAE ve Fransa destekliyor. Ama ilginç olan bu grubun Türkiye'de hakim grup olarak sunulması ve Libya'nın yüzde 78'ini kontrol ettiğinin söylenmesi. Üçüncü grup ise Tebu halkının yaşadığı özerk bölge... Bunlar da ülkenin yüzde 16'sını kontrol ettiği söyleniyor. Şimdi gelelim algı operasyonunun yapıldığı noktaya. Önce şu genel bilgiyi verelim. Libya'nın yüzölçümü yaklaşık 1 milyon 760 bin km2. Ülkenin yüzde 90'ı insanların yaşamadığı çöl ve kurak arazilerden oluşuyor! Geriye kalan yüzde 10'nunda şehirler ve insanlar var. Peki o yüzde 10'luk şehirlerde kim daha etkili ve hakim? İşte bu sorunun cevabı bilinçli bir şekilde saklanıyor. Oysa gerçek şu, halkın büyük bölümü yani yüzde 70'lik kısmı, Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Ulusal Mutabakat Hükümetinin kontrolü altında bulunan Trablus ve Misrata gibi büyük şehirlerde yaşıyor. Darbeci Hefter ise askeri dış destekle petrol ve doğal gaz sahalarını da içeren Bingazi bölgesini elinde tutuyor. Durum halk açısından yüzde 70'e yüzde 30... Araştırmacı Gökhan Güler şu tespiti yapıyor: 'Son günlerde Hafteri başarılı gösterebilme yarışı içerisine giren bazı kişileri gördükçe şaşıp kalıyorum. Oysa bugün uluslararası tarafsız otoriteler Libya'da seçim yapsalar Ulusal Mutabakat Hükümeti, Hafter karşısında sandıkta ezici bir demokrasi zaferi kazanır.' Bu zaferin yaşanmasını istemeyenlerin darbecileri desteklemek için hemen harekete geçtikleri malum. Bu nedenle bir an önce Başkan Erdoğan'ın 'Libya'ya askeri destek veririz' sözlerinin gereği yapılmalı ve Libya'daki küresel oyun bozulmalı. İsrail'den Rumlara blokaj Akdeniz'deki ikinci önemli gelişme İsrail'le Kıbrıs Rum yönetimi arasında yaşandı. İsrail, Akdeniz'deki Rum Yönetimi sahası Afrodit parseline blokaj koydu. Bu, Akdeniz'de kurulan Türkiye karşıtı kirli ittifakın çözüleceğinin işareti olabilir. Olabilir çünkü bugün İsrail ve Mısır, Türkiye'yle Münhasır Ekonomik Bölge anlaşması yapsa, kazanımları çok daha büyük olur. Ayrıca bölgeden çıkacak gazın taşınması da sorun olmaz. İsrail, büyük ihtimalle bu gerçekten hareket ederek Türkiye'ye bir işaret gönderiyor. Bu işaret üzerinden yeni bir süreç gelişirse, şiirdeki gibi 'İklim değişir' ve bambaşka bir Akdeniz olur.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp