Top
Mahmut Övür

Mahmut Övür

mahmut.ovur@sabah.com.tr

03/11/2018

Altaylı ve ihanetin belgesi

Dün bu köşede yer alan eski MİT mensubu Enver Altaylı'nın ABD'li dostlarına yazdığı mektup-yazı, 'İçimizdeki Amerikalılar' ya da benzeri Batılı ülkeler gerçeğini çok net biçimde ortaya koyuyor. Kim bilir Altaylı gibi daha ne isimler var ve ne yazık ki onların neler yaptıkları, ülkenin kaderinde nasıl bir rol oynadıkları pek su yüzüne çıkmıyor. Bu açıdan Altaylı'nın mektubu bir ibret belgesi. Aslı İngilizce olan metin tam anlamıyla teslimiyetçi bir ruhla yazılmış ve Türkiye'den çok ABD'nin çıkarlarını korumak üzerine kurulu. Ve adam hizmet etmeye o kadar hevesli ki adeta yalvarıyor: 'Ömrünün 50 yılında bölgede aktif olarak bir Sovyet bilimcisi olarak çalışan bir arkadaşınız olarak naçizane fikirlerimi sizlerle paylaşmayı bir görev olarak görüyorum ve kesinlikle onur duyuyorum.' ABD'lilere hizmetten onur duymak, ilginç bir duygu... Altaylı, ABD Başkanı Obama'nın 'Büyük Ortadoğu' politikalarının başarısız olduğunu ve bu nedenle Rusya-İran ittifakının bölgede güç kazandığını söylüyor ve Trump'a sesleniyor: 'Bu patolojik ve akıl dışı durumun Trump'ın başkanlığı sırasında iyileşerek gelişeceğinden şüphem yok. Bir süper gücün büyük hatasının tarihin akışını değiştirme potansiyeline sahip olduğuna inanan bir kişi olarak süper gücün süper politikalar üretmesine naçizane katkıda bulunmayı diliyorum. Bu amaçla şimdi Türkiye, Adalet ve Kalkınma Partisi ve bölge hakkında kısaca değerlendirmeler sunmak istiyorum.' Doğrusu eski milliyetçi, MİT mensubu Altaylı, ABD'li dostlarına katkıda bulunmak için elinden geleni yapıyor ama şaşırtmıyor. Bildiğimiz klasik FETÖ yalanlarını arka arkaya sıralayan ilkel analizler yapıyor. Birkaçını sıralayalım: 'AKP, pek çoklarının inandığı gibi halkın İslamcılığa olan desteğinin artması sebebiyle değil, kendisini makul göstermek ve sosyal merkezin yanına yaklaşmak üzere halkı ikna etmek için tasarlanan gerçek üstü bir siyasi hareket sebebiyle iktidara gelmiştir.' 'Erdoğan ılımlı bir İslamcı değildir. Kesinlikle laik bir insan değildir, Erdoğan tipik bir radikal İslamcıdır. Kısaca Erdoğan kravat takan bir DEAŞ militanıdır.' 'Erdoğan'ın yönü Batı'ya yönelik değil. Kendisinin ufkunda görünen Kremlin siluetinden başka bir şey değil. Erdoğan'ın politikaları ne olursa olsun, kendisi iktidarda olduğu sürece Birleşik Devletler lehine hiçbir şey olmayacak.' Yazdıkları böyle uzayıp gidiyor. Tek derdi Başkan Erdoğan'ı ABD'lilere şikâyet etmek. ABD'nin yaptıklarından ise hiç söz etmiyor ve teslimiyetçi bir ruhla Başkan Erdoğan'dan nasıl kurtulacaklarına dair anlaşılmayan öneriler getiriyor: 'Temel bir gerçeği samimiyetle hatırlatmayı arkadaşlarıma borçluyum: Erdoğan sorunu ve Türkiye gerçeği, sonuçsuz ve etkisiz çözümlerden daha fazlasını gerektiriyor. Tavsiye ettiğim şey bir çözümler listesi değil. Ben bir paradigma değişikliği öneriyorum. ABD, Türkiye'de kamusal alanda ciddi bir diplomasi atağı başlatmalıdır.' Allah'tan darbe önermemiş ama başka bir önerisi var. Bunun için de 'dostları'nı ısrarla uyarıyor: 'Türk kamuoyunun karmaşık özellikleri vardır ve halkın sevgisi yalnızca Erdoğan'la iyi ilişkiler kurmak suretiyle kazanılmaz. Erdoğan'a Türk halkını ABD'yi dize getirdiğini haykıran bir propagandaya maruz bırakma şansı verilmemesi gerektiğinin altını kesin olarak çiziyorum...' Kısacası 'Erdoğan'la iyi ilişkiler kurmayın' diyor. Doğrusu, CIA ve FETÖ ile ilişkili birinden başka bir şey beklenmez. Ancak ortada şöyle bir problem de var; Altaylı, hâlâ 'milliyetçi' kimliğiyle bilinen biri ve o kesimlerden hiç kimse bu kirli ilişkileri sorgulamıyor. Neden acaba?
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp