Top
Ferhat Ünlü

Ferhat Ünlü

tulu.gumustekin@sabah.com.tr

03/07/2022

NATO’ya Madrid notası Bölüm 1

"NATO'nun, terörizmin tüm biçim ve tezahürleriyle mücadele kararlılığının ortaya konulması önemlidir. Ancak bu kararlılık kâğıt üzerinde kalmamalıdır.
Bu, sadece bizim değil, NATO'nun da meselesidir.
Bugün bize karşı kullanılan silahların, yarın başka müttefiklerimize karşı kullanılmayacağının hiçbir garantisi yoktur. Tarih bize, bu tür ihmalkârlıkların daha sonra ölümcül tehditler olarak muhataplarına geri döndüğünü göstermiştir."
Yukarıdaki cümleler; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 28-30 Haziran arası Madrid'de takip ettiğim NATO Liderler Zirvesi'nin finalinde dünya medyası önünde kurduğu cümleler.
Bu cümleler; terörü acı tecrübelerle tanımış, onunla mücadele etme konusunda -şehitlerinin yüzü suyu hürmetine- ustalaşmış bir ülkenin; romanı yazılacak bir gerçeği; yaşanmışlığa dayanan, dolayısıyla ruhu olan birkaç ifadeyle dünyaya anlatabileceğinin ispatı niteliğinde. Ama işte; elbette anlayana...
Türkiye'nin, önce üyesi olduğu NATO ve giderek tüm dünyaya terörü anlatma çabasının özeti o meşhur atasözümüzde ifadesini buluyor: Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.
Madrid'de üç gün boyunca yapılan liderler ve heyetler arası görüşmelerin bize göstermesi gereken iki şey var: NATO -paktın tüzel kişiliği değil; ABD'den başlayarak üyeleri bağlamında söylüyorum- terörü hem cehalet, hem de aynı zamanda yer yer kötü niyetle anlayageldi. DEAŞ'ın Avrupa'da sivilleri de hedef alan menfur saldırıları hariç tekmil tarihlerinde böylesi kalleş bir tehditle muhatap olmadılar çünkü. Bu; terör konusundaki cehaletlerini haklı çıkarmaz elbette ama yaşayarak öğrenenin, bilenin, bu konuda 'know how'ı, bilgisi olanın hali başka.

TERÖRÜ 'UFO' ZANNEDİYORLAR
NATO, kendi güvenlik sınırlarının başladığı ülke 40 yıldır terör gibi bir belayla uğraşıyorsa terör denilen olguya ve terörü üreten PKK/YPG gibi yapılara UFO (Unidentified Flying Object), yani Tanımlanamayan Uçan Nesne gibi bakma hakkı, lüksü yoktur. Terörü UFO zannediyorlar, çünkü tanımıyorlar. Onun çirkin yüzünü hakkıyla görmemişler. Üstelik bu çirkinliği kullanmaya çalışıyorlar.
Erdoğan'ın sıklıkla söylediği üzere terörü bir gün Bumerang gibi kendilerini vuracak bir silah olarak görmek şöyle dursun, ondan siyaseten yararlanmaya çalıştıkları için Türkiye'nin Madrid'de iki gün boyunca gür sesle, özgüvenle dile getirdiği terör tezlerini uysalca dinlemek zorunda kaldılar.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg (Allah var, olabildiğince dürüst, hakkaniyetli ve terbiyeli bir diplomat görüntüsü veriyor) haricinde pakt yönetiminin ve daha önemlisi üye ülkelerin liderlerinin, Türkiye'nin Madrid'deki gür sesini zaten başlarını öne eğerek dinlemeleri lazımdı dersek mübalağa etmiş olmayız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan; özellikle yukarıda birkaç cümlesini alıntıladığım final basın toplantısından başlayarak tüm zirve boyunca terör konusundaki haklılığın özgüveniyle hareket etti, konuştu. Üstelik hâlâ anlamayanlara, anlamak istemeyenlere de sabırla anlattı. ABD Başkanı Joe Biden, basın toplantısında soru sayısı ve türü sınırlaması getirirken Erdoğan, dünya medyasından her soruyu aldı.

'TERÖR MAĞDURUNUN BEYANI ESASTIR'
Erdoğan; Türkiye karşıtı bir NGO'dan gelen soruya "Bu STK; Diyarbakır Anneleri, dağa kaçırılan ve ellerine boylarınca silah verilen 12-13 yaşındaki kız çocuklarını terör örgütünden isterken neredeydi?" sorusuyla mukabele etti.
Yabancı gazetecilerden biri, normalde bu işin yüksek lisansını yapacak ölçüde yaşa ve tecrübeye sahip olduğu her halinden belli iken, terörün tanımını sordu, "Kime göre terör olacak, kime göre olmayacak" dedi. Buyur burdan yak!
Dördüncü Dalga Feminizm'in ruhuna yansıyan ve sık sık sömürülen "Kadın beyanı esastır" konseptini ya da ayrıcalığını neden teröre maruz kalmış ülkeye hakkı olduğu halde vermeye yanaşmıyorsunuz. Biri size siyasal şiddet amacıyla silah doğrulturken, daha devlet olmadan size savaş açarken, kendini kullanmaya çalışan devletlerin vekâlet savaşçısı haline gelirken ve askerinizi, polisinizi, sivil vatandaşınızı şehit ederken siz ülke olarak moron seviyesindeki bu tür soruları sabırla yanıtlamak durumundasınız. Diplomasinin raconu bu.
Ülke olarak beyan ediyoruz; diyoruz ki: "Ben yıllardır terör saldırılarına maruz kalmış bir ülke olarak terörün bir gün sizi de vuracak bir şeytani silah olduğunu söylüyorum."
Söylemekle kalmıyoruz, beyanımızın kanıtlarını gösteriyoruz. Milli İstihbarat Teşkilatı'nın ve yer yer Emniyet'in sağladığı bilgilerle hazırlanan 'yeni başlayanlar için terör' kitapçığını dağıtıyoruz. 40 yılı ve 40 bin şehadeti iki buçuk dakikalık videoyla anlatmaya çalışıyoruz. Bütün bunları ülke olarak sabırla yapıyoruz. Madrid'de heyetimizin yaptığı işte tam olarak buydu.
Ayrıntıları yazının uzun versiyonuna bırakmak kaydıyla şöyle toparlayayım:
Madrid Zirvesi'nde NATO'ya, 'terör notası' vermiş olduk. Bunu zirveyi yakından izlemiş bir gazeteci olarak ziyadesiyle gözlemledim. İsveç ve Finlandiya'yla imzaladığımız ortak mutabakat metninden başlayarak Madrid Zirvesi'nde altına imza atılan tüm taahhütlerin akıbetini 'istihbarat uzmanı' bir gazeteci olarak yakından takip edeceğim.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp