Top
Cem Sancar

Cem Sancar

cemsncr@gmail.com

03/07/2022

Kök hücre

Dünya denen karışım acayip bir hadise.
Tam işler yoluna girdi, biraz nefes alayım derken sopasıyla hop dürtüveriyor insanı. Evliyanın sözü gerçek, bu Masiva, yani dünya işlerinde dert tasa bitmiyor.
Eğer dağda kendine yeten bir kulübeye çekilmemişseniz, sosyal ilişkiler içinde yaşıyorsanız çareniz yok. Maişet motoruyla, diğer insanların kaprisleriyle uğraşmak zorundasınız. Tabii şöyle de bir şey var: Dünyayla baş edemeyenin hali harap.
Akıl hastaneleri sezon finali...
Kapıdaki bodyguarda "Bi'bakıp çıkacağım birader" deyip mekâna dalmışız, ama seneler olmuş bacaklar yorulmuş, çıkamamışız. Çünkü içerisi oyalayıcı. Öyle bakıp çıkmak her babayiğidin harcı değil. İçerde kendini kaybeden kaybedene...



***

Kimine göre dünya ela gözlü, işveli bir dilber kılığına girmiş karakoncolos cadı. Kimine göre finalde elinde sapı kalan elma şekeri.
Kimi için dünya; bankada para, deniz kıyısında villa, cipler tekneler, bahçede cins köpek, resmi, gayri resmi eşler falanlar filanlar.
Kimiyse dandikten magazinlerde öz mahremiyetini ifşa etmek için yırtınmakta. Tanrının ve ahlâkın yok sayıldığı, insandan önce yaşanmış bir hayvansılar hikayesi...
Öyle acıklı bir durum ki bu. Parayı kaybedince, ünü yitirince bir bakıyorsunuz melül mahzun bir surat çıkıyor ortaya. Dünün arsızı, afralısı tafralısı köşe bucak saklanan süt dökmüş bir kedi...
Bazı elemanlar ise tartışma programlarının bankamatiği. Parmaklar sallanıyor, eller kollar havada. Bir bağırma bir çağırma, göbekler hop hop... Asabi bir ulema. Savunduklarına bir faydaları oluyor mu, sanmam. Karşı çıktıklarına bir zararları oluyor mu, bilmem.
Düzeysizliğin prim yaptığı bir kargaşada al takke ver külah...
Türkiye Cumhuriyeti dış politikada bir atılım yapıyor mesela, bu abidik kubidiklerde bir ıkınma bir sıkınma, bağırsak enfeksiyonu sanki! Laf sokmalar, zorlama kibarlıkla değersizleştirmeler. Bir çıyan zarafeti.
Böyledir dünya ortamlarının profilleri...



***

"Demokraasi" diyor biri, a'yı uzatmak ata sporu. İnsan hakları, fikir hürriyeti. 'Medeni olmak lazım' diyor öteki. Hardcore Kemalist gerçi medeniyetten haz etmiyor, o uygarlık peşinde.
Peki diyoruz, gel medeniyetin çıktığı köke Medine'ye bakalım. Peygamberin medeniyet fikrine. Medine Sözleşmesine.
Bak diyoruz, tek tanrılı dinlerle putperestleri ortak bir yaşam içinde konumlandıran eşitlikçi bir eğilim görüldü mü başka bir yerde? Öyle bir medeniyet kuralım ki demokrasi nasıl olur onu dünyaya öğretelim. Gel, Batının ve Doğunun namuslu insanlarıyla birlikte, özgürlük sözünü Müslüman halklara attığı bombaların üstüne yazan fetbazların foyasını akıtalım. Gel, eşitliğin ve özgürlüğün Medine'sini yeniden, bu çağın ihtiyaçlarına göre yeniden düşünelim. Akrep karakterli hegemonların fakir fukaraya salladığı özgürlük lafını kendi kök ferasetimizle yeni baştan yorumlayalım. Gel Medine Vesikasındaki 'Kök hücreyi' bu zamanın hasarlı organlarına zerk edelim, sıhhat bulalım. Gel barışık, hür bir ülkeyi kanatlandıralım...
"I ıhhh, istemem kalsın!" diyor seninki...
Yıl olmuş 2022, ama aklının rotasını bulamıyor bizim ülkenin putperesti.



***

Tabii öteki tarafta selefi bir suratsızlık. Ne kadar benziyorlar kurucu cumhuriyetin dil kesen, şapkacı devrimcilerine! Ne bu çağ umurlarında ne âlimler arifler veliler. Şeyh Edebali örtülü, Yunus Baba kâfir, İbn Arabî kefere. Mevlâna, aman abi!
Zatı muhteremlerine göre hepsi zındık hepsi öteki. İndirgemeci bir taassup, lafza dayanan bön bir kafa. "Senin dinin sana benim dinim bana." dedirtecek kadar ilkel yorumlar, yanlış anlamalar, dırdır tantana...



***

Yani? Yani ortam huzur arayıcıları için, kapsayıcı düşünenler için meşakkatli.
Dünya bir cevri cefa manzumesi. En iyisi yalan dünya deyip kendimizi 'insan' etmek. İyi de bilge olup âbâd etmek için gelmedik mi biz bu dünya denen memleketi?
Bir umudum var, belli mi olur sıkıntı ve acı mücevhere dönüştürebilir belki de içimizdeki emaneti...
O pırıldayan, o kutsal kök hücreyi...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları