Top
24/12/2022

Türkiye Ekonomi Modeli’nin İlk Yıl Performansı

Türkiye Ekonomi Modeli (TEM), de-facto, Eylül 2021'in yüzde 1'lik politika faiz indirimi ile başladı. Ancak aslında TEM'in (de jure) ilk ilanı 20 Aralık 2021 tarihi idi. 20 Aralık 2021'de, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın manifestosu ile Türkiye Ekonomi Modeli devreye alınmıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan 30 Kasım 2021'de TRT'deki yorumunda yeni bir ekonomik modele dair ilk sinyalleri vermişti. Hazine ve Maliye Bakanlığı ise 16 Aralık 2021'deki açıklamasında, modelin adını koymuş; tüm kurumların şeffaf ve öngörülebilir şekilde bu modeli destekleyeceğini, para ve maliye politikalarının eşgüdümü ile tüm araçların bu doğrultuda etkin şekilde kullanılacağının altını çizmişti.

İlk Yıl Performansı

Yeni ekonomi modelinin etkisini en fazla hissettirdiği alan faiz enstrümanı olarak kayıtlara geçti. Politika faizi, 2021 yazındaki yüzde 19 seviyesinden, Kasım 2022 itibariyle yüzde 9'a indirildi. 8 kez tekrarlanan faiz indirim döngüsüne şimdilik ara verildi. Piyasa faizleri de adım adım geriliyor. 2 yıllık tahvil faizleri, son 1 yılda 14 puan geriledi (yüzde 8'li seviyelere). 10 yıllık hazine borçlanma faizleri de yüzde 9'un altına geriledi.

TEM kapsamındaki yeni selektif kredi politikası da bir o kadar önemlidir. Bir tarafta kredi ve finansman faizleri düşürülürken; diğer yanda da sunulan ucuz likidite ve finansmanın tüketim üzerinden enflasyonist etki yaratmaması, yatırıma ve üretime yönelmesi için, kredilerin daha selektif dağıtılması sürecine geçildi. Bu doğrultuda da tüketime yönelik krediler yerine (ki borçları, ithalatı ve fiyatları şişirir), üretime, istihdam ve yatırıma yönelik krediler önceliklendirildi.

Liralaşma stratejisi ve bu amaçla kullanılan Kur Korumalı Mevduat (KKM) da TL'yi ciddi anlamda güçlendirdi. Liralaşma stratejisi yoluyla dolarizasyon önlendi, liralaşma teşvik edildi; döviz kuru üzerindeki spekülasyonların, manipülasyonların önüne geçildi. KKM uygulaması, TL'ye güveni ve finansal istikrarı pekiştirerek TEM'in en önemli enstrümanı haline geldi.

KKM, Aralık 2021'de başlatıldı ve küresel, bölgesel ve ulusal sıkıntılı bir süreçte dövize talebin sınırlandırılması, TL'nin değerinin korunması ve kur istikrarı noktasında önemli kazançlar sağladı. Bu yolla da finansal istikrarın güçlenmesine ve TL mevduat vadesinin uzatılması yoluyla da bankacılık sisteminin güçlenmesini sağladı. Örneğin, 3 aya kadar vadeli mevduatların payı yüzde 92'den yüzde 75'e indi. Özellikle de kur ile ilgili öngörülebilirliğin artmasına yardımcı oldu.

Türkiye'de TL mevduatlar da uzun bir aradan sonra tekrar döviz mevduatların üzerine çıktı. Döviz mevduatların, toplam mevduat içindeki payı yüzde 60'ların üzerinden, 50'nin altına düşürüldü. TL mevduatların payı da yüzde 52'ye çıkarıldı. Döviz mevduatlar 261 milyar dolardan, 228 milyar dolara kadar geriledi.

Büyüme tarafında da resim pozitif seyretmektedir. 2022'nin ilk 3 çeyreğinde büyüme yüzde 6'nın üzerinde. Enflasyon ve döviz kuru oynaklıklarına rağmen, ekonominin 2021'deki büyümesi son olarak Ağustos 2022'de yüzde 11,4 olarak revize edildi. 2020'de ise pandemiye rağmen, yüzde 1,9 ile en fazla büyüyen ekonomilerden biri de Türkiye idi. Sanayi üretiminin öncüsü makine-teçhizat yatırımları 12 çeyrektir istikrarlı bir şekilde büyüyor. Sanayi ve turizm büyümesi güçlü ve sağlıklı ilerliyor.

Küresel istikrarsızlık, enflasyonist ve resesyonist süreçte, üretim, istihdam, yatırım ve ihracattan yana tercihte bulunan Türkiye, bir tarafta 253 milyar dolar ile ihracat rekorları kırarken, diğer yandan da istihdamı güçlü seyrediyor. Toplam istihdam, tarihi 30 milyon rakamlarını aştı (31,6 milyona dayandı). İşsizlik oranı ise yüzde 10'da kaldı.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp