Top
Müge Akgün

Müge Akgün

muge.akgun@radikal.com.tr

20/03/2016

Önde 'yavaş zeytin' ağaçları...

Çocukluğumdan bu yana en sevdiğim kahvaltılık olmasını bir yana bırakacak olursak, zeytinle ilişkimin boyutunu iki farklı olaya borçluyum diyebilirim. İkisi de aşağı yukarı aynı döneme, İzmir’de üniversitede okuduğum yıllara uzanıyor.

İlki, Bedri Rahmi Eyuboğlu’nun ‘Dol Karabakır Dol’ adlı kitabında karşıma çıkan ‘Sitem’ şiiridir. ‘Önde zeytin ağaçları arkasında yar/ Sene 1946/ Mevsim sonbahar/ Önde zeytin ağaçları neyleyim neyleyim/ Dalları neyleyim” diye başlayan dizeler o günden beri hala ezberimdedir.

İkincisi de karavanlarıyla Dünya turuna çıkan Yeni Zelandalı bir çiftle birlikte Bodrum’a giderken zeytin ağaçlarını gösterip “Bunların hangisi yeşil hangisi siyah zeytin ağacı?” diye sormaları olmuştu.

O gün onlara doğru cevap verememenin üzüntüsüyle zeytin üzerine okumaya, araştırmaya ertesi gün başlamıştım. Hala da araştırıyorum. Zeytin üstüne yapılan hemen her çalışma ilgimi çekiyor.

Uluslararası Slow Food Konseyi Üyesi Defne Koryürek’in fikrini ortaya attığı Slow Olive etkinliği için, önce Slow Food Türkiye’yi üs olarak seçti. Ardından ‘Mardin mi yoksa Ayvalık mı?’ bir süre üzerinde tartışıldı. Ama sonunda çeşitli nedenlerle Slow Olive’i başlatmak için Ayvalık’ta karar kılındı.

Slow Food hareketinin iki yılda bir tekrarladığı ve üreticileri, akademisyenleri, aşçı ve aktivistleri bir araya getiren, 160 ülkeden 6000 katılımcıyı ağırlayan Torino’daki Terra Madre, Bra kasabasının tüm sokaklarına yayılan Slow Cheese ve Cenova limanından yola koyulup şimdi dünyanın dört köşesine yayılan Slow Fish gibi Slow Olive de ajandaya girdi.

Slow Food hareketinin zeytin üzerine düzenlediği ilk etkinlik için Türkiye’nin seçilmiş olması hem gurur verici hem de çok önemli.

Yerli ve yabancı pek çok konuşmacının davetli olduğu, halka açık gerçekleşecek etkinlik Uluslararası Slow Food hareketinin şemsiyesi altında, Slow Food Türkiye birlikleri ve Ayvalık Belediyesi’nin işbirliğiyle düzenleniyor. Başkan Rahmi Gençer’in verdiği desteğin ve vizyonunun Ayvalık’ın seçilmesine katkısı büyük oldu sanırım.

Zeytin ve zeytinyağı kültürüne dair her türlü sorunun ve gelişmenin tartışılacağı, 14-17 Nisan tarihleri arasında Ayvalık’ta yapılacak Slow Olive’in Türkiye’de zeytin ağacı ve zeytinyağı konusuna büyük farkındalık getireceğine, hem küçük üreticilerin hem de tüketicilerin ufkunu açacağına hiç şüphe yok. Umarız zeytinlikler konusunda devlet politikaları üstüne de olumlu etkileri olur.

Henüz program kesinleşmese de konuklar arasında Birleşmiş Milletler Gıda Hakkı özel raportörü Hilal Elver, gazeteci Ali Ekber Yıldırım, ABD’den zeytinyağı tadımcısı Nicholas Coleman, Ürdün’den Arab Network for Food Sovereignty başkanı Razan Zuayter, Lübnan’dan Soup for Syria kitabının yazarı Barbara Massaad, İtalya’dan Slow Food Biyoçeşitlilik Vakfı başkanı Piero Sardo ve Ölmez Ağacın Peşinde kitabının yazarı Artun Ünsal gibi isimler var.

Zeytinin biyo çeşitliliğinin sergileneceği pazar yerinden, zeytine dair filmlerin gösterileceği özel gecelere, 17 Nisan günü Cunda sahiline kurulacak mutfakta aşçılar tarafından gerçekleştirilecek atölyelerden konserlere, gerçekleşecek etkinliklerle Ayvalık dört gün boyunca bir şenlik alanına dönecek gibi görünüyor.

Umarız, ilk Slow Olive başarıyla gerçekleşir ve ikincisi de zeytin ağacının ana vatanı Mardin’de düzenlenir. Ağacından, meyvesine ve yağına zeytin de sizin için önemliyse 14-17 Nisan arasındaki ilk Slow Olive’i kaçırmayın, en azından hafta sonuna denk gelen son iki gününde yolunuzu Ayvalık ve etkinliklerin büyük bölümünün yapılacağı Cunda’ya düşürün derim…

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp