Top
19/03/2023

Hep 'En ağır bedeli' ödüyoruz

Türkiye’yi sarsan, 11 ilimizde büyük yıkıma ve 50 bini aşkın can kaybına neden olan depremlerin üzerinden bir buçuk ay geçti. Depremlerin ekonomik faturası da net olarak ortaya çıkmaya başladı. Uluslararası kuruluşlar, yaşanan depremler sonucunda oluşan maddi kaybın 84 ile 100 milyar arasında olduğu yönünde açıklamalar yapmıştı. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı da benzer bir sonuca ulaştı. Kahramanmaraş ve Hatay Depremleri Raporu’na göre depremin maliyeti, yaklaşık 2 trilyon Türk Lirası. Yani yaklaşık 104 milyar dolar. Milli gelire oranı ise yüzde 9.

Gelin yaşanan bu acı filmi başa saralım... Ortada, doğru malzeme kullanılmadığı, iyi mühendislik hizmeti alınmadığı, bilimden yeterince faydalanılmadığı, inşaat aşamasında adil bir şekilde denetlenmediği için yıkılan binalar ve bunlar için harcanan paralar var... Bir bedel ödeyerek bu binalardaki evleri, iş yerlerini alan vatandaşlar var. Bunun sonucunda da hayatını kaybeden 50 bini aşkın insanımız var. Eğer her şeyi en baştan düzgün yapsak, maliyet ortalama yüzde 20-25 artardı. Ama bu maddi bedel bir kez ödenir manevi kayıplar ve büyük acılar yaşanmazdı.

Her şeyi yanlış yaptığımız için şimdi 104 milyar dolarlık yeni bir bedelle karşı karşıyayız. Rapora göre bu bedelin yarısına denk gelen 52 milyar dolar, konut yıkımlarından kaynaklanıyor. Yıkılan veya ağır hasarlı konut sayısı 260 bin civarında. TOKİ’nin ortalama maliyetini baz alırsak, 52 milyar dolarla 350 bine yakın konut yapmak mümkün.

Ölenler, acılar, maddi ve manevi kayıplar, ülkece yaşadığımız psikolojik çöküşün tüm sorumlusu sen, ben, o; yani hepimiziz. Kısa gün kârı için geleceği düşünmeyen, akla ve bilime kulak vermeyen; işini doğru yapmayan, ahbap-çavuş ilişkisiyle yol alan herkes sorumlu bu yıkımlardan. Değer miydi peki? Herkes işini doğru yapsa, bu acılar yaşanır mıydı? Ve bu acıları belli aralıklarla yaşamamıza rağmen neden bir türlü akıllanmıyoruz? Ülkece oturup düşünmemiz ve artık çözüm üretmemiz gerekiyor. O çözüm de akıldan, bilimden geçiyor.

GELECEK HARİTASI

Türkiye’nin ekonomik tercihlerine yön veren İzmir İktisat Kongresi, bundan 100 yıl önce, Cumhuriyet’in ilanından kısa süre önce toplanmış ve o dönemde imza atılan ekonomik başarının mihenk taşı olmuştu. Bu durumdan vazife çıkartan İzmir Büyükşehir Belediyesi ise İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’ni, 15-21 Şubat 2023 arasında düzenleyecekti. Ancak 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin ardından kongre ertelendi. ‘Dirençli şehirler ve iktisat’ konu başlığı da eklenerek 15 Mart’ta başladı. İşçi, çiftçi, sanayici, tüccar, esnaf gruplarının; ulusal ve uluslararası ekonomistlerin yer aldığı kongrenin sonuç bildirgesi, 21 Mart Salı günü tüm Türkiye ve dünyaya ilan edilecek. Açıkçası kongrenin çıktılarını    merakla bekliyorum ve düzenlenmesinde emeği geçen herkese bir İzmirli olarak tüm kalbimle teşekkür ediyorum.

PEYNİR DEYİP GEÇMEYİN

Her ne kadar son günlerde lezzetinden çok fiyatı konuşulsa da Türkiye gerçek bir peynir ülkesi. Dünyada iki bine yakın peynir çeşidi bulunuyor ve bunlardan 193 tanesi Türkiye’de bulunuyor. Çeşit çok ama uluslararası arenada hak ettiği değeri bulan peynirimiz henüz yok. Başta İzmir Tulumu, Ezine’nin muhteşem beyaz peyniri ve Kars Gravyeri olmak üzere bize özgü çok sayıda peynirimizi daha iyi tanıtmalıyız. İtalya’nın Parmesan peyniri ile Fransız Rokfor peynirinin bu ülkelere milyarlarca dolar ihracat geliri kazandırdığını düşünecek olursak, bu konuda geç bile kaldık.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp