Top
Hakan Çelik

Hakan Çelik

hakan.celik@posta.com.tr

06/08/2020

Ortadoğu’dan alınacak dersler

Lübnan’ın başkenti Beyrut’taki korkunç patlama şehrin bir bölümünü adeta haritadan sildi. 100’den fazla ölü, 4 bini aşkın yaralı var. Ağır ekonomik sorunlar nedeniyle iflasın eşiğinde bulunan Lübnan’ın, patlamanın getirdiği ilave yükü kaldırması imkansız. Lübnanlıların milyarlarca dolarlık yıkımın yaralarını sarabilecek gücü yok. Ülke zaten neredeyse 30 yıl süren iç savaş ve çatışmalar nedeniyle hep komada kaldı. Bir taraftan Suriye, diğer taraftan Filistin ve İsrail sorunları hep baskı altında tuttu. Lübnan, Ortadoğu’nun küçük bir modeli durumunda. Bölgedeki bütün meselelerin özeti burada yaşanıyor. Batılı ülkelerin nüfuz mücadelesi, yabancı aktörlerin etkisi ve hatta doğrudan müdahalesi nedeniyle Lübnanlılar huzur yüzü görmedi. Yakın zamanda da işlerin düzeleceğine dair bir umut yok. COVID-19’un insandan insana bir miktar değişmekle birlikte temel bazı göstergeleri var. Ortadoğu da Covid gibi. Bölgenin genelinde sorunlar çok benziyor: Kötü yönetim. İflas etmiş hukuk düzeni. Çalışmayan demokrasi. Etnik ve mezhepsel gerginlik. Bıçak sırtında ekonomi. Rüşvet. Ağır insan hakları ihlalleri. Adam kayırmacılık. Kurumlara güvensizlik. Düşük eğitim kalitesi. Yetersiz üretim. Bitmeyen iç çatışmalar. Cinsiyet eşitsizliği. Zayıf kurumlar. Basın ve ifade özgürlüğünde düşük standartlar. Çarpık yapılaşma. Bozuk doğal denge. TÜRKİYE’NİN FARKI Yakın coğrafyamızdaki saydığım sorunlar neredeyse 150 yıllık bir birikimin ürünü. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, bölgenin gerçeğini zamanında çok iyi tespit etmiş ve Türkiye’yi farklı bir ülke haline getirmek için seferberlik ilan etmişti. Cumhuriyet hükümetleri, zaman zaman inişli çıkışlı grafik izlese de Türkiye daima bölgenin en farklı ülkesi kimliğiyle öne çıktı. Çok partili düzen, seçimler, insan hakları, demokrasi, cumhuriyet, laiklik, hukuk gibi temel ilkelerde Türkiye bölgesine hep rol model oldu. Avrupa Birliği hedefini sadece bir bloka katılmak değil, hayatımızın her alanında standartları yükseltecek bir hedef olarak değerlendirdik. Nitekim “Kopenhag kriterleri olmazsa Ankara kriterlerini yerine getireceğiz” taahhüdümüz vardı. Bugün Batı ile yaşanan hayal kırıklıklarına rağmen bu hedeften şaşmayalım. Türkiye küresel sistemde, zenginlikleri, avantajları, kapasitesi ve birikimiyle itibar görüyor. Bunu iyi değerlendirelim. Suriye’den Irak, Yemen ve Suudi Arabistan’a, İran’dan Mısır’a kadar uzanan geniş coğrafyada yaşananlardan ciddi ders alalım. Ortadoğu’nun, terör, kaotik ortam ve bitip tükenmek bilmeyen sorunlarına karşı yapılması gereken; cumhuriyetimizin temel ilkelerine dört elle sahip çıkmak, Türkiye’nin özgün kimliğini ve yapısını korumak olmalı.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp