Top
Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

13/03/2023

İstanbul için kötü ve kötünün iyisi senaryolar

Deprem kendini unutturmuyor...Kahramanmaraş merkezli depremlerin vurduğu illerimizi yeniden ayağa kaldırmaya dönük hummalı çalışmalar sürerken, yurt genelinde bağımsız sarsıntılar da meydana geliyor. Fay hatlarındaki bu hareketlilik nedeniyle de “deprem korkusu” had safhada. Özellikle bilim insanlarının”korkulan büyük deprem için kum saati doluyor” uyarısı yaptığı İstanbul’da...Mesela geçen hafta içinde Marmara bölgesindeki Tekirdağ, Balıkesir,Bursa merkezli depremlerin ardından yine büyük tedirginlik yaşandı. Herkes oturduğu binanın sağlamlığı, ya da zeminini sorguluyor,buna bağlı olarak da bazı semtlerde konut fiyatları arttı,insanlar müstakil ev peşine düştü, İstanbul’u terkedenler bile oluyor.

Nasıl olmasınki? Korkulan o depreme dönük bir sürü senaryo var, bunların en iyimseri bile tüyler ürpertici..Göçecek yıkılacak binlerce binadan söz ediliyor. Malum İstanbul’da 1980 öncesi yapım 255 bin konut var.

1980 ile 2000 arasında 540 bin konut üretilmiş 2000 ila 2019 arasında yapılan ise 376 bin.Tabii daha sonrasında yapılanlar da oldu. Ve bu binaların hem yapım tekniklerinde hem kullanılan malzemede hem de zeminlerinde farklılıklar var. Böyle olunca da bunların herbirinin olası büyük depremde farklı davranacağı düşünülüyor. Ki bu anlamda İstanbul’un 1999’da geçirdiği genel bir deprem deneyimi de hafızalarda. Buna rağmen gelişen tablo da!.. Binaların yıkılmadığı, insanların ölmediği bölgelerde kentsel dönüşüm daha hızlı gidiyor buna rant da denilebilir, duyarlılık da. Binaların yıkıldığı, çadırların kurulduğu ilçelerde ise pek fazla değişim yok aksine çok katlı binalar yükselmiş durumda. Dahası İstanbul açısından tedirginlik yaratan bir başka kritik detay da sayıları oldukça fazla olan bitişik,yapışık binalar. Çünkü bunların genelde yükseklikleri, genişlikleri, yapımlarında kullanılan malzemesi teknolojileri hep farklı... Ya da mesela 5 veya altı tane bitişik binadan birisi güçlendirildiyse diğerleri ve kendisi için de büyük risk içeriyor. Bunu da inşaat mühendisleri “Aradan bir tanesi çok güçlü olursa,bunlar olası bir depremde beraber hareket etmek istediklerinde de güçlü olan diğerlerini yıkacaktır.Bunların beraber hareket etmelerini sağlamak, yani hepsini birlikte güçlendirmeniz gerekir” diye açıklıyorlar. İnsanların daha tek bir bina için anlaşamadıkları gerçeklikte bunun da zorluğu açık. Dolayısıyla endişelenmemek elde değil. Hele de Kahmaranmaraş merkezli depremlerden etkilenen 10 ildeki eskisi yenisi göçen, yassı kadayıf haline gelehbinlerce binayı, kahreden o manzarayı gördükten sonra.. Allah saklasın ya benzeri,hatta daha da vahimi İstanbul’da olursa!..

***

İstanbul’un deprem geçekliğini ve bina paradoksunu yıllarını depreme dayanıklı güvenilir binalar yapımına, İstanbul deprem senaryoları hazırlanmasına veren Prof. Dr. Mustafa Erdik’e sordum. Öncelikle de İBB’nin son senaryosundaki 7.5 büyüklüğündeki bir depremde İstanbul’da 93 bin binanın ağır veya çok ağır hasar göreceğine dönük öngörüsünü..Yanıtı şuydu:

“Bunların hepsi göçecek yassı kadayıf olacak diye bir şey değil bu. Ağır hasar ve yıkığın bir arada toplamı. Yassı kadayıf çok ekstrem bir şey.Çok büyük deprem hareketlerinde çok zayıf binalar olduğu zaman meydana gelen bir şey. Yoksa 90 bin tane bina yassı kadayıf olacak diye bir şey söz konusu değil. İstanbul’da yassı kadayıf olabilecek belki 5 bin tane bina çıkar çıkmaz...”

Erdik’in buna ilişkin gerekçeleri de şöyleydi:

“Bir binanın hasar görmesi için bir kere kuvvetli bir yer hareketi gelmesi lazım. İstanbul’daki binalara son Kahramanmaraş depremlerinde gördüğümüz gibi o düzeyde bir yer hareketi gelmez çünkü fay şehrin ortalama 20 kilometre güneyinden geçiyor.Ortalama diyorum 10 kilometrede var 30 da var. Üreteceği deprem de 7.7’lik depremin altında olacaktır.Birincisi o.İkincisi zemin durumu.Hatay’da havza etkileri,vadi etkileri var.İstanbul’da ise zayıf zeminli yerler çok az. Belki bir miktar Bakırköy’de Avcılar’da var onun dışındaki yerler daha sağlam. Sahil bantının riskli denilmesi fay hattına yakın olduğu için zemin açısından değil yani. Dolayısıyla İstanbul’daki yapılarda o açıdan Kahramanmaraş’ta gördüğümüz gibi böyle bu kadar yoğun bir hasar olmaz. Kahramanmaraş depremlerinde neredeyse binaların kent olarak söylüyorum toplamda yüzde 16’dır ama Kahramanmaraş’ta yüzde 20-25’i ağır hasar gördü yıkıldı. İstanbul’da bu oranlar yüzde 10’u bile bulmaz yüzde 5 mertebesinde kalır.”

Benzeri, hatta daha da vahimi İstarbul’da olmaz anlamında mı?

“İstanbul’da öyle katların birbriyle üst üste geldiği şekilde çökme olsunda 5 bin olur. Daha fazla bir şey olmaz. Tabii aslolan da eviniz deprem şartnamesinin hükümlerini sağlıyorsa hiçbir zaman Kahramanmaraş’taki gibi bir yıkımı görmezsiniz. Hasar olmaz değil hasar olur ama canlı çıkarsınız...”

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp