Top
Songül Hatısaru

Songül Hatısaru

songul.hatisaru@milliyet.com.tr

18/11/2019

İSTANBUL HATIRASI

MARKA Konferansı, 20'nci yılını, dünyanın en eski markalarından biri olan İstanbul'a adıyor. Amaç, İstanbul markasını klişelerden uzak, çok yönlü yaklaşımla yeniden hatırlatmak

Dünya kurulduğundan beri var olan kaç şehir var? Çağlar boyu bütün hükümdarların “Keşke benim olsa” dediği... Binlerce kilometre ötede, başka bir memlekette sokakta fotoğrafını gösterdiğinizde insanların tanıdığı... Yüzlerce şarkının, şiirin, hikayenin adandığı... Yazının geri kalanını okumadan herkes buna “İstanbul” cevabı verir. Doğru! İşte bu bir şehrin marka olması demek. Şimdi bu markanın daha da güçlenmesi için kollarını sıvayanlar var.

20 yıldır Yürekli Konferansları tarafından düzenlenen ve kendisi de bir sürdürülebilirlik ve marka hikayesi haline gelen, iş ve fikir platformu MARKA Konferansı, Yapı Kredi World ana sponsorluğunda, 18-19 Aralık’ta, Çırağan Palace Kempinski’nin saray binasında büyük bir katılımla gerçekleşecek. 20’nci yılını, Türkiye’nin en değerli markası İstanbul’a adayan MARKA Konferansı’nda bu yıl tüm markalara, iş liderlerine, kanaat önderlerine ve sivil toplum kuruluşlarına İstanbul markasının dünyadaki algısını hak ettiği noktaya yükseltme hamlesi için çağrı var.

İSTANBUL HATIRASI

Sorumluluğumuz var

Yürekli Yönetim Kurulu Başkanı, MARKA Konferanslarının kurucusu Ayşegül Yürekli Şengör, “İş dünyasının en güçlü platformlarından biri olan MARKA Konferansı’nın 20’nci yılında çok değerli ve anlamlı bir çıktı yaratma sorumluluğumuz olduğuna inanıyorum. Bu yüzden, var olduğu günden beri İstanbul’dan ilham alan, cesur, kozmopolit, dinamik, renkli, yenilikçi, farklı görüş ve inançları kucaklayan karakteriyle İstanbul’a çok benzeyen MARKA Konferansı, bu yıl İstanbul markası için bir sıçrama tahtası olmayı hedefliyor” diyor.

Ayşegül Yürekli Şengör, aynı zamanda dünyada modern lüks halı segmentinde çağdaş halının değerini yükselten Stepevi’nin ve Step Halıcılık’ın kurucu ortağı. Şirketin NewYork, Paris, Londra, Milano, Münih, Dubai deki satış noktalarının ve tüm yurtdışı operasyonunun aktif üst düzey yöneticisi aynı zamanda...

Dişi bir şehir

MARKA Konferansı’nın 20. yılını İstanbul markasına adadınız.  Neden İstanbul?

İstanbul en büyük en değerli markamız. Büyüleyici güzellikte bir dişi şehir. İçinde yaşayanların yaşamına dokunan, besleyen, çoğaltan, buluşturan, dünyada eşi benzeri olmayan, dünyanın en özel, tarihsel değeri en yüksek noktalarından biri. Ama ne yazık ki bu potansiyel dünyada hak ettiği ölçüde karşılık bulamıyor. Yükselişler oluyor, cazibe merkezi olarak dilleniyor sonra bir olay yaşanıyor ve imajı yere çakılıyor. Şu anda da dünyadaki algısı maalesef yeterli değil. Batı dünyasındaki algılanma biçimiyle yani oryantal klişelere hapsolmuş bir İstanbul hikayesiyle yetinmek şehrin tarihine, kültürüne, coğrafyasına, potansiyeline haksızlık olur. MARKA Konferansı’nın 20. yılı da bu gündemi ortaya koymak için eşsiz bir fırsat. İstanbul markasının değerini hepimizin yeniden hatırlaması gerektiğini ve kucaklayıcı bir anlayışla her görüşten her inançtan bütünsel bir sahiplenmeyle bu hedefi yakalayabileceğimizi düşünüyorum. Öncelikle bizler, İstanbul’un tüm değerlerini sahiplenirsek dünyada da cazibe gücü, mıknatıs etkisi en yüksek şehir haline getirebileceğimize samimiyetle inanıyorum.

3 yönlü bakış

Peki MARKA Konferansı 20. yılında buna yönelik çalışmalar var mı?

Çok özel içeriğin ötesinde bir çok çalışma ve proje geliştirdik. Alanında lider üç STK davetimizi kabul edip MARKA Konferansı’nın 20. yılında İstanbul için daha önce yapılmamış projelere liderlik yapıyor. Öncelikle çevre konusu. İstanbul’un gelecekteki en büyük problemlerinden birinin çevre kirliliği olduğunu düşünüyorum. Büyük bir tehdit var. Eğer akıllı bir politikayla, aciliyetle çözüm üretilmezse, dönüşü olanaksız bir noktaya gidecek. Dünyanın en büyük çevre örgütlerinden biri olan WWF’in Türkiye vakfında yıllardır Yönetim Kurulu Üyesi’yim. WWF’le birlikte MARKA 20. yıl için bir proje geliştirdik. Plastik Avcıları İstanbul... Pilot bölgelerimiz Beşiktaş ve Üsküdar ilçesi. Boğazın iki yakasını, farklı iki belediyeyi değerli bir hedef etrafında buluşturan bir proje oldu. Plastik atığı azaltmayı ve ortaya çıkan atığı da geri dönüşüme kazandırmayı hedefliyoruz. Yakında büyük bir iletişim kampanyasıyla etkileşim gücü artırılacak. Pilot bölgedeki belediyelerin katkıları ve MEB destekli eğitim projemizle fark yaratacak, sonuç getirecek bir proje olarak örnek ve çoğaltılabilir bir model ortaya koymayı hedefliyoruz.

Teknoloji ile ilgili olarak ne yapılıyor?

TÜSİAD, MARKA Konferansı’nın 20. yılı için dijitalleşmede küresel gelişimleri, dünyanın geldiği noktayı masaya yatırdı. Bu konuya özel yürütülen çalışmaları detaylandırıp, İstanbul’un hangi noktada durduğunun tesbitini yapıyorlar. Vardıkları sonuçlarla İstanbul’un ruhuna uygun bir dijitalleşme sürecinin yol haritasını çizecekler. Çünkü İstanbul mevcut potansiyeliyle bu alanda stratejik bir atılım gerçekleştirebilirse dünyadaki benzerlerinden çok daha yukarı sıçrayabilecek güçte.

Çevre ve teknoloji tamam... Ya kültür sanat?!

İKSV, MARKA Konferansı’nın 20. yılında bugüne kadar gerçekleşmemiş bir buluşmayla çok anlamlı bir projeye liderlik yapıyor. İstanbul’un kültür sanat alanında onu diğer metropollerden ayıran marka değerlerini ortaya koyup, bu değerleri yükseltecek bir kültür sanat çerçevesi çizmek istiyoruz. 2019 çok özel bir yıl oldu; canlı, dinamik, yeniliklerle dolu kültür sanat rüzgarı esti. Bu rüzgardan da güç alarak İstanbul’u kültür sanat alanında farklılaştırmak, benzersiz bir noktaya taşımak, bu alandaki gücünün sürekliliğini sağlamak için çalışıyoruz. Tüm müzelerin, tüm kültür sanat kurumlarının, sanatçıların ve ilgili tüm paydaşların üst düzey yönetici ve kanaat önderlerinin yer alacağı tarihi çalıştay 17 Aralık’ta Çırağan Sarayı’nda gerçekleşecek.

İSTANBUL HATIRASI

Bir fikir vahası

Nasıl oldu da bu iş 20 yıldır güç kazanarak devam etti?

Hep fikirler üstünden kendimizi geliştirdik. Bugün iş dünyasının önemli bir fikir platformu haline gelmesi bu nedenle tesadüf değil. Dünyanın bir çok yerinden ve Türkiye’den en değerli fikir önderlerinin, iş liderlerinin yer aldığı eşsiz bir fikir vahası. Sanırım en çok bu özelliği yüzünden değeri yükselerek kökleniyor.Diğer taraftan kendisi de çok güçlü bir marka hikayesi. İlk günden beri kendi kimliğini ortaya koyan, kendi DNA’sından ve İstanbul’dan güç alan, kendi kendisiyle yarışan bir platform.

Boğaz atmosferinde hayatın her noktasında

Bu sene MARKA Konferansı’nda bizi neler bekliyor?

20. yılında MARKA çok sevdiği eski evine döndü. Bu sene Çırağan Sarayı’ndayız. Ana eksende İstanbul teması var ama hayatın her noktasına dokunacağız. Yine önemli bir fikir haritası çıkacak. Kenize Mourad’dan hüzünlü ve anlamlı bir sürgün hikayesi dinleyeceğiz. Biliyorsunuz annesi bu sarayın koridorlarında koşturmuş küçükken.

MoMA’nın efsane direktörü Glenn Lowry geliyor. Geçen ay yeni MoMA açıldı ve modern olmanın sadece modern işleri sergilemekle mümkün olmayacağını, asıl modern düşünmenin fark yaratacağını tüm dünyaya ispatladı.İngiliz moda dünyasının en saygı duyulan isimlerinden Sir Paul Smith... Modayı bireysellikten çıkarıp etkili bir sosyal harekete dönüştüreceğine inanan uluslararası Yunan moda tasarımcısı Mary Katrantzou...

Etnik müzik ve cazı bir araya getiren Fas asıllı ünlü müzisyen Hindi Zahra... Doğu değerlerinin gerçekliğini ve samimiyetini savunan yazar Fatima Bhutto... Sani Şener, Agah Uğur, Ahmet Dördüncü... Bu iş liderleri, beyaz yaka dünyasını kaçarak terkeden Kaan Sekban’la karşı karşıya kalacak!

Yazar Zülfü Livaneli, Doğu ve Batı kimliklerinin buluşmasıyla ilgili konuşacak. Bekir Ağırdır, İlber Ortaylı, Psikiyatr Mehmet Sungur, çağdaş sanatçı Halil Altındere, şef Mehmet Gürs...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp