Top
15/04/2023

Tiyatrolar festival mekânlarına dönüşürse...

Mérida Tiyatrosu restore edildikten sonra uluslararası bir festivale ev sahipliği yapıyor. Deniz ve kumdan uzak bir şehir olan Mérida’da turizmi canlandırıyor. Ülkemizde çok sayıda Grek ve Roma tiyatrosu var. Bunların neden prestij mekânları hâline getirilmediği merak konusu.

Tiyatrolar festival mekânlarına dönüşürse...Mérida Tiyatrosu’nda her yaz Uluslararası Mérida Klasik Tiyatro Festivali düzenleniyor. 

İspanya’nın Portekiz sınırına yakın bir bölgede, Guadiana Nehri kıyısında yer alan Mérida, Ekstremadura Özerk Bölgesi’nin başkenti olup, yaklaşık 60.000 kişilik nüfusa sahiptir. Mérida, MÖ 25 yılında İmparator Augustus’un (MÖ 27-MS 14) emriyle Emerita Augusta adıyla kurulur. Hristiyanlık döneminde ise Azize Eulalia’ya adanmış bir kült merkezi olarak önem kazanır.

Marcus Vipsanius Agrippa

İmparatorun emri ile kurulan bu şehir kısa süre içinde anıtsal yapılarla donatılır. Bu yapılardan biri olan Mérida Tiyatrosu, MÖ 16-15 yılları içinde prokonsül Marcus Vipsanius Agrippa tarafından yaptırılır. İlki MS yüzyılda olmak üzere çok sayıda onarım geçiren tiyatro, MS IV. yüzyılda Hristiyanlığın Roma’nın resmî dini kabul edilmesi sonrası terk edilir. O dönemde Hristiyanlık tiyatro gösterilerini ahlaksız kabul etmekte ve bu tür eğlenceleri yasaklamaktadır. Uzun yıllar boyunca gerek doğanın gerek çevrede yerleşik insanların tahribatına açık olan yapı büyük oranda yıkılır ve hemen hemen tümü toprak altında kalır. Tiyatronun varlığını belli eden tek görüntü Mérida sakinlerince “Las Siete Sillas / Yedi Koltuk” olarak kutsanan üst basamakların bir bölümüdür.

Tiyatrolar festival mekânlarına dönüşürse...Mérida Tiyatrosu, MÖ 16-15 yılları arasında inşa edildi.

Kazı çalışmaları

1910 yılında yazılı kaynaklardan varlığı bilinen tiyatroda kazı çalışmalarına başlanır. Uzun yıllar boyunca yapılan kazı çalışmaları sonrası çok sayıda mimari parça ve heykele ulaşılır ve bu eserler koruma altına alınır. 1962 yılında tiyatronun onarımı gündeme gelir. Klasik Roma tiyatrosu özelliklerine sahip olan Mérida Tiyatrosu’nun cavea/oturma yerleri bir yarım daire şeklinde olup, yarısından fazlası hemen arkasındaki tepenin yamaçlarında bulunmaktadır. Kazı çalışmaları sırasında sahne bölümünü oluşturan yapının konturları ve bazı kolonların kaideleri ortaya çıkar. Scanea/sahne bölümü altmış metre uzunluğunda, yedi metre genişliğindedir. Anıtsal niteliğe sahip olan sahne yapısının yüksekliğinin ise on yedi metre olduğu anlaşılır.

Deniz ve kumdan uzak bir şehir olan Mérida’da turizmi canlandırmak amacıyla 1933 yılından beri her yaz 2 Temmuz-2 Ağustos tarihleri arasında Uluslararası Mérida Klasik Tiyatro Festivali yapılmaktadır. Zaman zaman bir yıkıntı hâlinde de olsa antik tiyatro bu etkinliklerde kullanılmaktadır. Ancak kazılar ilerleyip, ortaya çıkan buluntuları değerlendiren mimar José Menéndez-Pidal y Álverez (1908-1981) yapının etkin bir şekilde ayağa kaldırılmasına karar verir.

Tiyatrolar festival mekânlarına dönüşürse...

Kurallara uygun

Yapılan çalışmalar sonrası, yapının düzeninin Vitruvius’un “The Ten Books On Architecture: De Architectura / Mimarlık Üzerine On Kitap” isimli eserinde bahsedilen kurallara uygun olduğu tespit edilir. Daha önce kaybolan Roma’daki Pompey Tiyatrosu ile Ostia Tiyatrosu gibi yapılardan oluşan klasik Roma tiyatrosu görünümünü yansıttığı düşünülmektedir. Libya Sabratha Tiyatrosu esas alınarak, kazılar sonucu bulunan korint düzenindeki sütunlar yerlerine dikilir, arşitrav, friz ve kornişli saçağın bir bölümü tamamlanır. Orkestra bölümü ile oturma sıralarının büyük bir bölümü yenilenir. Mimar José Álvarez bu sayede tiyatronun ilk yapımı sırasında nasıl görüldüğünün hayal edilebilir hâle getirildiğini ifade eder. Yenilenen bölüm yaklaşık 6.000 kişinin etkinlikleri izleyebileceği şekilde düzenlenir. Bu yenileme sırasında giriş-çıkış emniyetini sağlamak amacıyla on üç adet kapı yapılır. 6.000 kişinin lavabo, yeme-içme ihtiyacını karşılayacak servis mekânları ve alanları oluşturulur.

İspanya’nın festivalleri

İspanya’nın denizden uzak dört şehrinde yaz aylarında birer ay süren etkinlikler; Klasik Olmedo Festivali, Alcántara Klasik Tiyatro Festivali, Olite Klasik Tiyatro Festivali ve Uluslararası Mérida Klasik Tiyatro Festivali yapılır. Böylelikle deniz, güneş, kum üçgenine sıkışan turizm faaliyetleri ülkenin iç kesimlerine doğru yaygınlaştırılır.

Mérida’da bulunan antik Roma tiyatrosunun yenilenmesi ve bu tür etkinliklere açılması şehre olan talebi artırmış, zenginleşen ve merkezi hükûmetin desteği ile yenilenen şehir 1993 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası” olarak ilan edilmiştir. Öğrenebildiğim kadarıyla Mérida’da ve festival yapılan diğer şehirlerde havaalanı yoktur. Bu şehirlere ulaşmak için Madrid veya Sevilla havaalanları kullanılabilir. Bu havaalanlarından da festival yapılan şehirlere ulaşmak için tren, otobüs gibi toplu ulaşım araçları veya kiralık araba gerekir. Bu şehirlere günübirlik uğramak, ulaşım için geçen zaman dikkate alındığında nerede ise imkânsızdır. Bir ay süren festivaller sırasında bu şehirler veya yakın çevrelerindeki otellerde konaklamak gerekir. Festival biletlerine ödenen ücret dışında, ulaşım, yatma, yemek gibi mecburi harcamalar yapılır.

Ülkemizdeki durum

Ülkemizde sayıları yüzü aşan Grek ve Roma tiyatrosu bulunmakta olup, bunların birkaçı güç şartlar altında kullanılmakta, zaman zaman da onarım veya tehlike arz ettiği için uzun süreler etkinliklere kapatılmaktadır. Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali dışında hiçbirinde uzun süreli bir etkinlik yapılamamaktadır. Özellikle deniz ve kumdan uzak kalan Kütahya Aizanoi, Denizli Laodikeia, Burdur Kibyra, Ankara Antiphellos, Adana Anavarza, Bursa Nicaea, Düzce Prusias gibi antik dönem tiyatrolarımıza radikal müdahaleler yaparak, niçin gelir getirici prestij mekânları hâline getiremediğimiz, cevabını merak etiğim bir sorudur.

Yerel yönetimlere düşen iş

Bu konuda yeteri kadar bilgi birikimimiz mi yok? Yoksa bazı haris aklı evveller, “Ben böylesi bir çalışma için yetersiz kalırım, o nedenle kimse de bu tür atılımlara kalkışmasın!” diye ülkenin önünü mü kesmekte? Merkezi bürokrasinin doğası gereği bu tür bir atılım yapmaya istekli olması düşünülemez. O takdirde iş yerel yönetimlere düşüyor.

Ülkemizin zenginleşmesini ve uluslararası platformlarda prestij kazanmasını, temsil ettikleri şehirlerin geleceğini düşünen yöneticilerin bu atılımı yapmak için uğraşmaları gerekir. Devletin açtığı kadrolarda iş bulamayan gençleri farklı bir yöne yönlendirerek, onların hayata bağlanmalarını sağlamalıyız, gelecek kaygılarını azaltmak için yeni yollar denemeliyiz ve yeni açılımlar yapmalıyız. Mérida Tiyatrosu restorasyonunun getirdiği ekonomik destek, yeni düşüncelerin oluşmasını sağlar, hemen yanında yer alan amfitiyatro yeniden düzenlenip burada uluslararası tenis maçları yapılamaz mı? Bazı insanlar bu fikre karşı çıkabilir, bir antik dönem yapısının böylesi bir kullanımı onlar için kabul edilemez bir düşüncedir. Buna karşın bu amfitiyatronun bir benzeri olan Nimes Amfitiyatrosu’nun bir bölümünün üstünün kapatılarak yıllardır boğa oyunları için kullanıldığı bilinmektedir.

Gerçekte bu amfitiyatro, başta gladyatör dövüşleri olmak üzere, orta alanda yapılan halka açık gösterileri izlemek için yapılmıştır. Artık gladyatör dövüşü yapılamayacağına göre, benzer bir gösteri olan tenis maçlarının yapılmasına niçin karşı çıkılmaktadır? Gerçekten anlamak zor. Sagundo Tiyatrosu’nun restorasyonunu yapan mimar Giorgio Grassi’nin de üzerine basarak belirttiği gibi bu yapılar seyirlik yapılar değildir. Yapım amaçları bazı aktiviteleri seyretmek içindir. Önemli olan onları orijinal fonksiyonlarına yakın bir amaçla kullanmak, eski itibarlarını iade etmek ve gelecek kuşaklara aktarmaktır.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları