Top
Hakkı Öcal

Hakkı Öcal

hakkiocal@outlook.com

02/02/2023

RAND, “Uzatmayın” derken, ne demek istiyor?

Biden’ın Ukrayna’ya tank verilirse bunun Üçüncü Dünya Savaşı demek olacağı açıklamasının mürekkebi kurumadan, tankların gemilere yüklendiğini dikkate alırsak, hafta başında “Ukrayna’ya uçak verecek misiniz?” sorusuna tek kelimelik “Hayır” cevabının da binlerce kelimelik yorumlara ihtiyacı olduğu bellidir. Bu yorumlardan biri, “Hayır” ile eş zamanlı bir RAND raporudur.

O uzunca rapor okunduğunda görülüyor ki Biden’ın “No” yanıtı esasen görüşülmüş, ABD’nin güvenlik ve diplomasi yapıları arasında gerçekleşmiş bir pazarlığın sonucudur. Raporu aktarmadan önce bu “pazarlık” olgusundan söz edelim.

ABD Dışişleri dünyası, oğul Bush’un Saddam’ın kitle imha silahları yalanıyla 2003’te başlattığı Irak işgalinden bu yana, Ortadoğu haritasını yeniden dizayn etme felsefesi olarak özetleyebileceğimiz NeoConcu inanışın taraftarı güruhun elinde. Araya Demokrat başkanların yönetimleri, hatta Bush’ın NeoCon’ların kuklası olduğunu söyleyecek kadar aleyhtarı olan bir Trump yönetimi girmiş olmasına rağmen, bu ekip azalarak-çoğalarak ama aynı felsefenin taraftarları olarak ABD Dışişleri Bakanlığı’nı elinde tuttu. Ancak, aynı şeyi, bu felsefenin birinci derece uygulayıcısı olan Savunma Bakanlığı için söyleyemeyiz. ABD’deki “consociational democracy” (uzlaşmacı demokrasi) sisteminin (ki bir gün bu sistem üzerinde daha uzun duralım) doğal sonucu olarak Pentagon, diplomatlarla hiç açıkça çatışmaz; sivil otoritenin emrinde olduğu izlenimini verir ama perde gerisinde bir pazarlık vardır. Perdenin önüne sızdığı kadarıyla, ABD’li askerler dünyaya yeni bir nizam verme işinin son on yılda çok aşırıya kaçtığı ve hatta Ukrayna’dan başlayan “Çin Yolunu Açma” projesinin bizzat ABD’nin askeri güvenliğini tehlikeye attığı kanısına sahip bulunuyorlar.

RAND kurumu bir düşünce kuruluşudur ve çalıştırdığı yüzlerce analist ve rapor yazarının maaşını Pentagon’dan aldığı parayla öder. Bir manada, RAND, ABD Savunma Bakanlığı’nın söyleyemediğini söyleyen sivil hoparlörüdür. Bu kurum PEA2510 numaralı ve “Ocak 2023” tarihini taşıyan “Uzun Bir Savaştan Kaçınmak: ABD Rusya-Ukrayna Çatışmasının Politikası ve Yörüngesi” başlıklı raporunda, ABD siyaset kurumunu, Ukrayna’daki savaşın “uzatılmasına sebep olmaktan kaçınmaya” çağırıyor. Başlıkta “long war” (uzun savaş) denilmiş olmasına rağmen, metinde dikkat çekilen nokta “protracted war” (sürüncemede kalmış veya uzatmalı savaş) kavramıdır ve RAND, (yani ABD savunma yapısı) Ukrayna’ya yapılan yardımların onun Rus işgalini püskürtmesine yaramayacağı ama ABD’yi ve hatta tümüyle NATO’yu bir nükleer kıyametin içine çekeceğini açıkça yazmış bulunuyor. Ukrayna’nın daha önce yaptığı gibi bir “Rus saldırısı” varmış gibi komplo kurabileceğini, Rusya’nın bir NATO adımını “yanlış” yorumlayabileceğini ve nihayet NATO siyasetçilerinin bile isteye savaş alanını genişletebileceğini hatırlatan RAND, bunun ABD ve AB’nin ulusal çıkarlarına aykırı olacağını, yani “Batı ittifakının bir nükleer savaşı kaybedeceği” uyarısını açıkça ifade ediyor. Bu ifade raporda birçok yerde tekrarlanıyor ve bu cümlelerde Rusya kelimesinin önünde daima “dünyanın en çok nükleer silaha sahip ülkesi” tamlaması bulunuyor.

Türkiye, böyle bir “kazara çıkacak nükleer afetten” ne kadar muaftır? Bilinmez. Bilinen, Ukrayna’nın tanklardan sonra savaş uçaklarıyla da donatılmasının kimsenin hayrına olmadığıdır.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp