Siyaset mevsim normallerinin üstünde sıcak.

Genel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri için devreye yeni ağırlıklar konuyor.

Şöyle ki:

CEM UZAN DÖNÜYOR MU?

Önce belirteyim ki “spekülasyon” olabilir.

Siyaset kulislerinde “Cem Uzan’ın döneceği ve kurucusu olduğu Genç Parti’nin seçimlere ağırlık koyacağı” konuşulmakta.

Hukuki yönü ayrı.

Ancak…

Bazı işaretlere değineyim.

Cem Uzan tarafından mı atıldı yoksa bir “fake hesap” mı bilemem ama şöyle bir mesajdan bahsedilmekte.

“Şerefimle ve onurumla dönüyorum…”

Sadece bu mesaj değil…

Genç Parti’nin 2 Temmuz’da Ankara’da toplanan 5. Olağan Kongresi de bir başka işaret.

“Cem Uzan’ın kurucu genel başkan olarak telekonferansla açılış konuşması yapacağı” ilan edilmişti.

YÜZDE 7,25 OY

Genç Parti, 2002 seçimlerinde yüzde 7,25 oy almıştı…

Yeni kurulan bir parti için önemli başarı.

Partinin kuruluşu sırasında seçim stratejisi için yapılan toplantıdan bazı konuşmaları anlatmışlardı.

“Uzan” soyadı için tereddütler öne sürenler olmuş.

Kampanyayı yapan çok başarılı reklamcı, onlara şu cevabı vermiş:

“Artı veya eksi Uzan soyadı için bir fikri olanların sayısı kaçtır?”

“Olsa olsa 1 milyon.”

“O halde o 1 milyonu yok farz edeceğiz. Seçmenin geri kalanını hedef alacağız…”

Sonuç…

Sandıklardan çıkan yüzde 10’a çok yakın bir rakam olan yüzde 7.25 oy…

Cem Uzan hukuki engelleri aşar ve dönerse, yaşadığı bu deneyimi önümüzdeki seçimler için de dayanak yapacaktır sanırım.

“Açılan davalar…

Yurt dışına gidişi…

Dönüşü…”

Bunlar konusunda bir fikri olmayan kitleyi hedef alacaktır.

Mesele hangi partinin tabanında oy toplar?

Uzan popüler politika yapmıştı.

Mitinglerinde sahneye önce ünlü bir sanatçı (örneğin İbrahim Tatlıses) çıkıyordu.

Sanatçının konserinden sonra beyaz gömleğinin kollarını kıvırmış, kravatsız, lafını sakınmayan bir genç adam; Genç Parti lideri Cem Uzan sahneye çıkıyordu.

Bu arada halka meşrubat ve yiyecek dağıtılıyordu.

Cem, kısa ve net cümlelerle somut vaatlerde bulunuyordu.

Gene aynı stratejiyi yürütürse yüzde 10’u aşar mı bilmiyorum ama bir ittifak şansı olabilir ve Meclis’e girebilir.

Öyle de…

Acaba hangi blokla ittifak yapar, hangi partinin tabanından oy alır?

Cumhurbaş-kanı seçiminde hangi adaya destek verir?

Bu soruların cevabı -belki de- Cem Uzan’ın Türkiye’ye dönüş bileti olabilir.

İNCE’NİN PARTİSİ

Genel seçimlere ve Cumhurbaşkanı seçimlerine bir aktör daha.

Hürriyet’te Abdülkadir Selvi, “Muharrem İnce’nin bir siyasi parti kuracağı yolunda söylemler dinlediğini” yazdı.

Muharrem İnce’nin Cumhurbaşkanı adaylığına oynayacağı zaten biliniyordu.

Ancak…

Şimdi siyasetin satranç tahtasına yeni bir taş daha mı sürüyor İnce.

Yeni bir siyasi parti kurması bloklar arasındaki siyasi dengede değişiklikler yapabilir.

Son Cumhurbaşkanı seçimlerinde İnce 16 milyon oy alarak yüzde 30’u aşmıştı.

Elbette bu oyların tamamı kendisi için verilmiş değildi ama gene de İnce’nin bir tabanı olduğu da yadsınamaz.

Peki…

Kuracağı parti yüzde 10’u aşar mı?

İnce karizmatik, halkın nabzını iyi tutan bir siyasetçi fakat cevabım “zor…”

Asıl soru tıpkı Genç Parti için yazdığım gibi kuracağı parti hangi partiden oy alır?

Tabii işin seçime katılmak için kongrelerin yapılması vs. gibi şekil hukuku kısmını geçerek yazıyorum bunları.

AKŞENER’E DAVET

Siyasette taşları yerinden oynatabilecek, kartların yeniden dağıtılmasına neden olacak bir de sürpriz davet var.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e “evine gel, yerin burası” çağrısı.

Milliyetçi cephede “barış çubuğu yakmak” da denebilir.

Cumhurbaşkanı seçimi ve genel seçimlere kadar bakalım siyaset şapkalarından ne tavşanlar çıkacak?

AİLE FOTOĞRAFI

Yani…

Siyaset tablosundaki büyük “aile fotoğrafına” yeni simalar giriyor gibi…

Sadece Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan değil.

“Siyasetin zulasında” Muharrem İnce ve -belki de- Cem Uzan sürprizi…

Ayrıca…

Fotoğrafta zaten var olanların duruş yerleri değişebilir.

Kimler hangi ittifaklara yönelecek?

Bu sorunun ötesinde siyasetin zulasından başka parametreler de çıkabilir.

Örneğin…

Seçim yasasında coğrafi değişiklikleri ön gören bir dar bölge sistemi ittifakları geri plana itebilir.

Yazıyı Demirel’in bir sözünü uyarlayarak noktalayayım…

“Gelecek seçimlerin çamaşırlarını bugünün rüzgarıyla kurutmaya çalışmayalım.”

Bakalım daha ne rüzgarlar esecek…