Top
Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

19/03/2023

Atatürk kapitalist miydi?

Ali Değermenci / ali.degermenci@milliyet.com.tr

Aslında yakın tarihimizde bitmeyen bir tartışmadır Atatürk’ün kapitalist mi, sosyalist mi olduğu? Atatürk’ün kurtuluş mücadelesini emperyalizme karşı vermesi, Sovyetlerin savaşta açık desteğini almasından ötürü sosyalist, İzmir İktisat Kongresi’ni toplaması nedeniyle de kapitalist olduğu hep iddia edilmişti.

Mustafa Kemal, İstanbul Hükümeti’ne rağmen Anadolu’da kurtuluş mücadelesini başlatmış ve büyük bir başarı elde etmiş, sonra da Batılı ülkelerle masaya oturmuştu. Ankara Hükümeti, Batılı ülkeler ile Lozan’da barış sürecini yürütürken “Kapitülasyonlar ve Osmanlı borçları” konusunda görüşmeler kilitlenmiş, görüşmelere 6 ay ara verilmişti. Tam bu sırada Atatürk, köylüler, tüccarlar, işçiler ve sanayici temsilcilerinin katıldığı İzmir İktisat Kongresi’ni 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında topladı. Atatürk’ün bu kongreyi yapmasının iki amacı vardı; Batı’ya karşı birlik mesajı vermek ve Batı’nın kapitülasyonlar konusunda bastırmalarına, serbest ticarete karşı olduğunu göstermekti.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, uzun zamandır üzerinde çalıştığı İkinci Yüzyılda İktisat Kongresi’ni gerçekleştiriyor. İlk kongreden sonra tam bir yüzyıl geçmiş ve yeni yüzyılda şartlar, ekonomiler, dünya ve Türkiye değişmiş durumda. İşte böylesine bir zaman diliminde Türkiye’nin ekonomisini geniş bir akademisyen, düşün insanları ile bir haftaya yakın tartışacaklar. Gayet iyi hazırlanmış bir organizasyona Türkiye’nin yanı sıra dünya çapında da iyi isimler çağrılmış. Oturumların birkaç gününe katıldığım kadarıyla oldukça verimli ve başarıl bir organizasyon olmuş.

Atatürk kapitalist miydi

Bitmeyen tartışma

Lozan Barış görüşmeleri devam ederken, İzmir İktisat Kongresi’ni toplayan Atatürk’ün serbest piyasadan (kapitalizm) yana olduğu, diğer bir görüş de Atatürk’ün, Sovyetler Birliği’nden etkilendiği, sosyalist biri olduğu tartışması hep vardır. Atatürk kapitalist mi yoksa sosyalist miydi?

Prof. Dr. Zafer Toprak’ın Atatürk dönemine yönelik çok titiz araştırmalarla yazdığı “Atatürk, Kurucu Felsefenin Evrimi” (İş Bankası Yayınları) bence alanının en iyi kitaplarından biridir. Bu alanda Prof. Dr. Şükrü Hanioğlu’nun “Atatürk: An Intellectual Biography” kitabı da sayılabilir.

Prof. Dr. Toprak, Atatürk’ün fikir dünyasının, siyasal yapısının nasıl oluştuğunu; dünyadaki hangi fikir akımlarını gözlemlediğini, hangi felsefe kitaplarını okuduğunu, Fransa’daki hangi siyasal partiyi izlediğini, hangi entelektüel ve düşünürleri yakından incelediğini çok güzel anlatır kitabında.

Atatürk, çağdaşları gibi Fransa’dan, cumhuriyet kavramından, felsefe ve siyasal akımlarından ciddi etkilenmiştir. Zamanın en büyük düşünürlerinin kitaplarını satır satır okuduğu, hatta savaş esnasında çadırında kitap sayfalarına notlar aldığını biliyoruz. Atatürk, Fransız Üçüncü Cumhuriyeti ve Radikal Parti’yi yakından takip etmiş ve etkilenmişti. 1902’de Fransa’da yapılan milletvekili seçimlerinde Radikal Parti büyük başarı elde etmiş ve Üçüncü Cumhuriyet döneminin etkin partisi olmuştu. Üçüncü Cumhuriyet döneminde, radikaller Antiklerikalizmi (Dinî güçlere, kiliseye karşı tavır almak. Kilisenin mülklerine el konulması, topluma dinî baskı yapmasının engellenmesi) savunmuş ve sömürgeci genişlemeye karşı çıkmışlardır.

Kafasındaki model

1905, Kilise ve Devletin Ayrılması Kanunu ile ücretsiz ortaöğretimin kanunlaşmasında Radikal Parti’nin etkisi büyüktü. İşte bu görüşler, Mustafa Kemal’i ciddi anlamda etkilemiş ve kurulmakta olan Cumhuriyet’te bunları uygulamak istemişti. İlerleyen yıllarda da laikliği getirip dinin devlet ve kamusal alandan tamamen soyutlanmasını sağlamıştı. (Antiklerikalizm)

Atatürk, Lozan’da sonuna kadar taviz verilmemesi tavır takınılmasını sağlayarak, kapitülasyonlardan kurtulmuştu. 5 yıllık bir geçiş sürecinden sonra Atatürk’ün kafasında bir ekonomik model vardı. Bu model Üçüncü Cumhuriyet Fransa’sından örnek aldığı kooperatifçilikti. İzmir İktisat Kongresi’ni toplanmasını sağlamaktaki amaçlarından birincisi, Batı’nın liberal ekonomiye geçilmesi baskısına karşı gelmek ve yeni bir ekonomik model olan kooperatifçiliği inşa etmekti. Mustafa Kemal ve o zamanın Osmanlı eliti, Batı karşıtı bir düşünceye sahipti. Zenofobi o zamanın söylemiyle “ecanibgürizlik” olarak tanımlanırdı. (Türkiye’de Millî İktisat 1908-1918, Zafer Toprak, s: 213)

Atatürk üzerine ciddi çalışmaları olan Prof. Dr. Zafer Toprak ile yaptığımız televizyon programında, Atatürk’ün tartışmasız devletçi ve kapitalizm karşıtı bir kişi olduğunu şöyle dile getirdi: “Atatürk’ün bütün kaygısı kapitülasyonlardı. Atatürk ekonomiyi millî temeller üzerine inşa etmek istiyordu. Sovyetler’den sonra planlı ekonomiyi Atatürk uyguladı. Atatürk kesinlikle emperyalizm ile kapitalizmi bir görürdü ve şiddetle karşıydı.” (Zafer Toprak-Ali Değermenci, “Yeni Dünya Düzeni”-Zafer Toprak, “Atatürk hiçbir zaman kapitalizmi benimsemedi.”| Ali Değermenci | Yeni Dünya Düzeni-YouTube)

Katıksız bir devletçiydi

Atatürk, Prof. Afet İnan’a yazdığı mektupta, “Türkiye Cumhuriyeti’ni idare edenlerin, demokrasi esasından ayrılmamakla beraber Devletçilik prensibine uygun yürümeleri…” konusundan söz ediyordu. (Atatürk, Kurucu Felsefenin Evrimi, Zafer Toprak, s: 190)

Mustafa Kemal, 1929 Dünya Ekonomik Buhranı sonrasında, Sovyet lideri Stalin’in 5 yıllık kalkınma planlarını başarılı bulmuş ve bunu kendisi de uygulatmıştı. Ama asla sosyalist bir ekonomik modele geçmemişti.

Atatürk kesinlikle kapitalist ya da sosyalist değildi, o katıksız bir devletçiydi. Kafasındaki modelde Fransa Üçüncü Cumhuriyetti. Atatürk kapitalizmi, emperyalizm ile eş tutuyordu. Fakat zamanın yükselen yıldızı olan Sovyetler Birliği’ndeki gibi bir sosyalist bir ekonomiyi de hiç benimsememişti. O devletçiydi ve devletin modernleşmeyi sağlayacağına inandığı gibi ekonomiyi de düzelteceğine inanıyordu.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp