Top
Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

19/03/2019

İYİ Kİ VARSIN MUBİ!

Geçen yıl Cannes Film Festivali’nde en çok ödüle aday olup aynı zamanda da en acımasız eleştiriyi alan ‘Under the Silver Lake’i sonunda cumartesi akşamı izleyebildim.

Son yıllarda hayatımda gördüğüm en kalabalık sinema salonuydu, dev salonda tek bir koltuk bile boş değildi.

Daha film başlamadan Londra’da Prince Charles Sineması’nın önünde uzun bir kuyruk vardı.

Soğuğa, yağmura aldırmadan Mubi’nin İngiltere’de sinemalarla aynı anda dijital platformunda gösterime soktuğu filmi izlemek için.

Malum, dijital platformlar ve sinema salonlarının savaşı devam ediyor.

Türkiye’de Yılmaz Erdoğan ‘Organize İşler - Sazan Sarmalı’ filmini vizyona girdikten 3 hafta sonra Netflix’te de yayınladığı için eleştirildi.

Oysa sorun, film vizyondayken Netflix’te yayınlanması değildi, izleyicinin filmi 3 hafta sonra sinema bileti satın almadan izleyebileceği bilgisinden yoksun bırakılmasıydı.

Sanat filmleri ve bağımsız filmler platformu

Hatırlatalım, Mubi, Netflix’in sanat filmleri ve bağımsız filmler versiyonu.

Bizim çok sevdiğimiz ve vedalaşmak zorunda kaldığımız !f İstanbul’un 7x24 evinize gelmiş hali.

Sinemacılar için çok değerli bir platform, çünkü her film Mubi’ye giremiyor.

Mubi tarafından seçilmiş olmak sinemacılar için onaylanmak demek.

Mubi’nin kurucusu ise Türkiye’den bir isim, Efe Çakarel.

Efe, MIT’de elektrik ve bilgisayar mühendisliği okuyor, Stanford Üniversitesi’nde MBA yapıyor, bir süre yatırım bankacılığı alanında çalışıyor sonra 2007’de Mubi’yi kuruyor.

İngiliz sinemaseverler için Mubi, ABD’li Netflix’ten daha öncü olarak biliniyor.

Tabii bunda Efe Çakarel’in ve Mubi’nin merkezinin Londra’da bulunmasının da etkisi var.

Eleştirmenler her zaman haklı mı?

‘Under The Silver Lake’i Efe Çakarel ile birlikte izliyoruz.

Filmi ilk kez geçen yıl Cannes’da izlemiş ve o zaman almaya karar vermiş.

Bu, ikinci izleyişi.

Yıllar sonra tekrar tekrar izlenebilecek bir film olması etkilemiş en çok onu.

Filmde her şey absürt, tam da Los Angeles’ı olduğu gibi anlatıyor aslında, ‘Kiss Me Deadly’, ‘The Long Goodbye’, ‘LA Confidential’ and ‘Mulholland Drive’ gibi Los Angeles filmlerine de gönderme yaparak.

Evet, aşırılıklar var ama hepsi dozunda.

Kahkahalarla gülüyorsunuz izlerken.

Başroldeki Andrew Garfield harika bir oyuncu, bu rolü başka kimse oynayamazmış hissi veriyor.

2 saat 20 dakikalık filmi hiç sıkılmadan izliyorsunuz ve Cannes’da filmi yerden yere vuran eleştirmenleri çok da ciddi almamak gerektiğini düşünerek.

Film sonrası Andrew Garfield’la soru-cevap yapılıyor, cevaplarıyla da oyunculuğu kadar beğeniliyor kendisi.

Salondan çıkışta yine uzun bir kuyruk var, Mubi’nin bez çantalarından ve filmin posterinden alabilmek için herkes bekliyor.

Mubi, ‘Suspiria’dan sonra şimdi de ‘Under The Silver Lake’ ile konuşuluyor.

Film, Mubi dijital platformuyla sinema salonlarında aynı anda gösterime girmiş, bu nedenle Londra’da da salonlarını açmak istemeyen sinemalar olmuş. Oysa, sinemalar dijital platformlarla savaşmak yerine, iş birliği yapabilmenin yollarını bulmaya zaman ayırsa hepimiz için çok daha iyi olur.

4. yılını kutluyor 

Yarın akşam İstanbul’da büyük bir parti var: Soho House İstanbul’un 4. yaş günü partisi.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da parti belli ki çok eğlenceli geçecek.

Wayne Hernandez, Midland, Hoochie Koo Burlesque, Deniz Sipahi, Mitch Alive, Club Bangkok ve Büber gibi birçok isim performanslarıyla geceye renk katacak.

Soho House gibi önemli global markaların İstanbul’a inanması, güvenmesi ve yatırım yapması sevindirici, değerini bilmek lazım.

Nice yıllara Soho House İstanbul!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları