Top
Sedat Ergin

Sedat Ergin

sergin1@hurriyet.com.tr

19/07/2019

Washington’da hangisini ciddiye almalıyız? İyi polisi mi kötü polisi mi?

Örneğin şöyle konuşuyor: “Türkiye savunması için Patriot füzeleri almak istedi. Obama yönetimi hiçbir koşulda satmadı. Bu uzun bir süre böyle devam etti. Rusya’dan füze alacakları ortaya çıkınca bu kez herkes telaş içinde Türkiye’ye ‘Tamam, Patriot’ları size satarız’ demeye başladı. Ama Türkiye zaten anlaşmayı imzalamış ve Ruslara bir yığın para ödemişti. Aslında buradan almalarına izin verilmediği için Rusya’dan aldılar.”

Türkiye’ye geçmişte Patriot satılmamış olmasını “ahmakça” diye niteliyor Başkan Trump. Gelinen noktada Türkiye karşısında sergilenen davranışı “adil bulmadığını” anlatıyor.

*

Trump, bir yandan da “Rus füzesi aldı diye ona (Erdoğan) milyarlarca dolarlık uçak (F-35) satmamıza izin verilmiyor” diyerek yakınıyor.

Peki Türkiye’yi F-35 programından çıkartan kim? Barack Obama mı? Hayır, Trump yönetimi...

Evet, Obama yönetiminin hava savunma sistemi alanındaki ihtiyacının karşılanması konusunda Türkiye’ye çok yardımcı olmadığı bir gerçek. Ama şunu unutmak da gerçeğe saygısızlık olur: Trump, 21 Ocak 2017 tarihinde düzenlenen şaşaalı bir törenle Beyaz Saray’da yönetimi devraldı. Yani, kendisinin Washington’da ipleri eline almasından bu yana tam iki buçuk yıl geçti.

Türkiye’nin Rusya’dan S-400 alması konusunun ciddiyet kazandığı, ilerlediği süreç büyük ölçüde Trump yönetiminin işbaşında olduğu bir döneme rastladı.

Ayrıca, Savunma Bakanı Hulusi Akar’a 6 Haziran 2019 tarihinde mektup gönderip S-400’ler alınırsa Türkiye’nin F-35 programından çıkartılacağını duyuran Patrick Shanahan, Trump’ın Savunma Bakan Vekili idi.

*

Şimdi şu soruyu yöneltelim: Obama Türkiye’nin Patriot’lar konusundaki talepleri karşısında kayıtsız kaldı diyelim, peki Trump çok mu duyarlı davrandı? Bu sorunun yanıtını isterseniz Milli Savunma Bakanı Akar versin. Akar, 8 Mart 2019 tarihinde AA’ya verdiği mülakatta Türkiye’nin Patriot’larla ilgili ABD’den gerekli yanıtları alamadığını belirttikten sonra bakın ne demiş:

Hatta bundan önce 2017’de ikinci müracaat yapıldı, o talebimize de 17 ay sonra cevap verildi.”

Yani Obama değil Trump yönetimi, Türkiye’nin Patriot talebine yaklaşık bir buçuk yıl sonra yanıt vermiş.

*

Meselenin doğrudan Başkan Trump’ın sorumluluğuna giren kritik bir yönü daha var. Hatırlayalım, geçen yıl Trump’ın Türkiye ile ilişkilerinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile diyaloğunda uzun bir süre birincil gündem maddesi S-400’ler değil, İzmir’de tutuklu olan rahip Andrew Brunson’un dosyasıydı.

Trump’ın Brunson dosyasına kilitlenmesinin önemli bir sonucu şu olmuştur: Siyasi, savunma ve stratejik boyutlarıyla Türkiye-ABD ilişkilerini her yönüyle derinden sarsma potansiyelini taşıyan S-400/F-35 gibi ciddi bir kriz konusu, rahip Brunson dosyasının gölgesi altında kalmıştır.

*

Aslında bu yanıltıcı tutuma çok yakın zamana kadar tanıklık ettik. Başkan Trump, geçen ay sonunda Japonya’da Osaka’daki G-20 zirvesi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmesinden sonra yaptığı açıklamalarda, geçen salı akşamı kabine toplantısındaki konuşmasında aynı çizgiyi tekrarladı. Her vesileyle Türkiye’yi S-400 seçeneğine ABD’nin ittiğini söyledi. ABD Başkanı, bütün bu açıklamalarıyla Ankara’ya kullandığı tercihte hak verdiğini söylemiş oluyor.

Ama kendi yönetimi farklı bir çizgide hareket ediyor. Örneğin, geçen salı günü Trump Beyaz Saray’da ABD’nin bu konudaki politikasını hatalı bulduğunu söylerken, kendisinin Savunma Bakanlığı’na aday gösterdiği Mark Esper, aynı gün Kongre’de Türkiye’nin S-400 sistemini almasından dolayı yaşadıkları “hayal kırıklığını” anlatıyor, uzun yıllar güvenilir bir NATO müttefiki olan Türkiye’nin şimdi “yanlış bir yöne girdiğini” belirtiyordu.

Trump, salı akşamı Türkiye’ye hak verirken, çarşamba günü Beyaz Saray’dan sözcüsü aracılığıyla yapılan açıklamada yine farklı şeyler söyleniyordu. Beyaz Saray, Türkiye’nin F-35 programından çıkartılacağını duyuruyor, bu kararın NATO müttefiklerinin birbirlerine yaptıkları taahhütleri zayıflattığını belirtiyordu.

Galiba en çarpıcı mesaj açıklamanın en sonundaki şu cümlede yer aldı:

Ordularımız arasındaki ilişki güçlüdür. Türkiye ile geniş bir şekilde işbirliği yapmaya devam ederken Türkiye’de S-400 sistemlerinin bulunmasının yarattığı sınırlamaları da dikkate alacağız.”

Böylelikle Beyaz Saray, S-400’lerin gelişinin Türkiye ile ABD arasındaki askeri işbirliği üzerinde belli kısıtlar getireceğini duyurmuş oluyor.

Bütün bu açıklamaların Trump’ın bilgisi dışında, ona rağmen olduğunu düşünen kimse var mı? Yanıt ‘hayır’ ise o zaman bu büyük çelişkiyi nasıl izah edeceğiz?

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp