Top
Sedat Ergin

Sedat Ergin

sergin1@hurriyet.com.tr

14/03/2023

TÜİK’in paylaştığı pandemi dönemi ‘fazla ölüm’ sayısı açıklanan COVID-19 ölümlerinin çok üstünde

Sağlık Bakanlığı, o günlerde sıkça vefat sayılarını olduğundan düşük gösterdiği yolundaki eleştirilerin hedefi olmuştur. Tabip odalarından, akademik çevrelerden, siyasetçilerden gelen eleştiriler üzerinden ciddi tartışmalar yaşanmıştır kamuoyunda.Bu çekişmeli durumun nedenlerinden biri, her akşam Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan turkuvaz tablodaki resmi sayılarla sahadan gelen bilgilerin sıkça örtüşmemesiydi. Özellikle salgın dalgalarının tırmanışa geçtiği dönemlerde bu tartışma yoğunlaşıyordu.RESMİ AÇIKLAMALAR DEFİN RAKAMLARININ ALTINDAYDIBurada mezarlıklarda defin işlemlerinden sorumlu olan belediyelerin tuttukları ölüm kayıtlarıyla duyurulan resmi ölüm sayıları arasında bariz çelişkiler ortaya çıkıyordu. Bu köşede 16 Aralık 2021 tarihinde yayımladığımız “COVID-19 Ölümleri ve Dolaylı Kayıplar Tartışması” başlıklı yazımızda bu konuya odaklanmıştık.İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin düzenli bir şekilde tuttuğu defin rakamlarını esas alarak, “TURCOVID 19” isimli dijital veri platformu ve Bilim Akademisi’nin yayın organı “sarkac.org”un işbirliği içinde düzenli olarak yayımladıkları “Ek Ölüm” grafiği, karşılaştırma yapabilmek bakımından çarpıcı çelişkilere işaret ediyordu.Fikir verici olması bakımından şu örneği hatırlatalım. Pandemiden önce 25 Kasım 2019 tarihinde İstanbul’da toplam 202 kişi defnedilmişti. Tam bir yıl sonra pandeminin ikinci dalgasına rastlayan 25 Kasım 2020 tarihinde ise İstanbul’da 473 kişi defnedilmiştir. Arada 271 kişilik fark vardı. Buna karşılık aynı gün Sağlık Bakanlığı’nın COVID-19 kaynaklı ölümlerin Türkiye toplamı olarak beyan ettiği sayı 168 kişiydi.Yani yalnızca o gün itibarıyla İstanbul’da önceki yıla kıyasla iki katından da fazla kayda geçen “ek ölüm” sayısı (271) Bakanlık tarafından Türkiye toplamı olarak duyurulan rakamı (168) fazlasıyla geçiyordu.VAKALARIN DA EKSİK AÇIKLANMASI ELEŞTİRİLMİŞTİO dönemden buna benzer sayısız örnek vermek mümkündür. Tabii bütün bu örnekler yan yana geldiğinde kamuoyuyla paylaşılan resmi ölüm sayılarıyla ilgili genel bir inandırıcılık sorunu yaşanıyordu.Bu arada, Bakanlığın pandeminin ilk döneminde uzun bir süre PCR testleri pozitif çıktığı halde belirti göstermeyen kişileri yeni vaka olarak duyurmadığının anlaşılması, toplam vaka sayısının düşük gösterildiğinin Bakanlık tarafından resmen doğrulanması, bu konudaki güven sorununu derinleştirmişti.Hatırlanacaktır, bu şekilde açıklanmayan vakalar daha sonra tabloya dahil edilince Türkiye genelindeki vaka toplamı birden büyük bir sıçrama göstermişti. 9 Aralık 2020 tarihinde Bakanlığın paylaştığı tabloda 558 bin olan vaka sayısı ertesi gün birden 1 milyon 748 bine fırlamıştı.Öte yandan, nüfusu Türkiye’den küçük olup daha az vakaya rastlanan Polonya ve Ukrayna gibi ülkelerde toplam kayıp sayılarının Türkiye’nin üstünde çıkması bu alandaki tereddütleri daha da artırıyordu.TÜİK ÖLÜM İSTATİSTİKLERİNİ İKİ YILDIR AÇIKLAMIYORDUCOVID-19 kaynaklı ölüm sayılarının doğruluğunun sağlamasını yapmak bakımından önemli bir referans, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) her yıl düzenli bir şekilde açıkladığı “Ölüm ve Ölüm Nedeni İstatistikleri” olabilirdi. Bu istatistikler ölüm fazlasını ortaya koyacağından gerçek durum eninde sonunda bu şekilde anlaşılabilirdi.Geride kalan bir yılın ölüm istatistikleri genellikle bir sonraki yılın haziran ayında açıklanıyor. Buna karşılık, pandeminin 2020 mart ayında patlak vermesinden sonra 2020 geride kalıp 2021 haziran ayına gelindiğinde, ölüm istatistikleri açıklanmadı. 2022 yılı haziran ayına gelindiğinde de ne 2021 ne de bir önceki 2020 yılı istatistikleri yayımlandı.Bu resmi verilerin paylaşılmaması, COVID-19 kaynaklı gerçek ölüm rakamlarının kamuoyundan saklandığı yolundaki şüphelerin daha da artmasına yol açtı.Peki bu istatistikler ne zaman açıklandı? Gerek 2020 gerek 2021 Türkiye ölüm istatistikleri bundan kısa bir süre önce 23 Şubat tarihinde açıklandı. Yani 2020 ve 2021 yılının verilerini ancak 2023 yılının ikinci ayının sonunda öğrenebildik.Ne yazık ki bu açıklama 6 Şubat deprem felaketinin sonrasına rastladığı için kamuoyunda olması gereken ölçüde yankıyı yaratmadı.VEÖLÜM İSTATİSTİKLERİ SONUNDA AÇIKLANINCAPeki açıklanan rakamlarda ne çıktı?Bu soruya yanıt aramak için yazımızda yer verdiğimiz TÜİK tablosunu izlemek gerekiyor. Buradan fark edileceği gibi pandeminin başladığı 2020 ve sonraki 2021 yılı hariç tutulursa yıllardan yıllara büyük sıçramalar gözlenmiyor toplam ölüm sayılarında. “Ölüm hızı”, genellikle düz bir çizgi izliyor.Bu durum özellikle 2016-2019 yılları arasında geçerli. 2016 yılında 422 bin 964 olan toplam vefat sayısı 2019 yılında 435 bin 941’e gelmiş. 2017-2018 rakamları 426 bin eşiğinde seyrediyor.Buna karşılık, COVID-19 virüsünün ortaya çıktığı 2020’de birden ölüm toplamının 507 bin 938’e sıçradığını, ertesi yıl 2021’de daha da artarak 565 bin 594’e yükseldiğini görüyoruz.Bu durumda “ek ölüm” sayısını nasıl hesaplamalıyız?Bir yöntem olarak 2019 yılı baz alınıp, 2020 ve 2021 yıllarındaki artışlar bunun üzerinden hesaplanıp toplanabilir. Bir başka yöntem, Karar’da İbrahim Kahveci’nin yaptığı gibi 2018 ve 2019 olmak üzere iki yılın ölüm toplamını alıp, bunu 2020-2021 ölüm toplamından düşmektir. Aslında her iki hesaplama arasında büyük bir fark belirmiyor.Biz ikinci yolu izleyelim. TÜİK verilerine göre, 2018-2019 yılları arasında hayatlarını kaybeden vatandaşlarımızın toplamı 862 bin 390’dır. Pandemi dönemine rastlayan 2020-2021 yıllarının toplamı ise 1 milyon 73 bin 532’dir.Aradaki fark 211 bin 142’dir. Yani 2020-2021 pandemi döneminde 2018-2019 dönemine kıyasla 211 binin üzerinde fazla ölüm söz konusudur. Bunu şimdilik not edelim.İKİ YIL İÇİNDE 211 BİN FAZLA ÖLÜM VARPeki bu dönemde Sağlık Bakanlığı tarafından kamuoyuna açıklanmış olan COVID-19 kaynaklı resmi ölüm sayısı toplamı nedir?Bakanlığın her akşam COVID-19 salgınıyla ilgili paylaştığı turkuvaz tabloda, 31 Aralık 2020 tarihindeki toplam vefat sayısı 20 bin 881’di.Aynı tabloda daha sonra 2021 yılı için açıklanmış olan COVID-19 kaynaklı vefat toplamı da 61 bin 480’di.İkisini toplarsak Bakanlığın 2020-2021 dönemi için kabul ettiği resmi COVID-19 ölümlerinin toplamı 82 bin 361’dir.Burada küçük bir girme yapalım. TÜİK’in açıkladığı 2020 ve 2021 rakamlarında kabul ettiği COVID-19 bağlantılı ölüm sayısı Bakanlığın rakamından çok küçük bir farklılık gösteriyor. Biz Bakanlığın beyan ettiği rakamları esas alacağız.KABUL EDİLEN COVID-19 KAYNAKLI ÖLÜM SAYISI SADECE 82 BİN2020-21 pandemi döneminde, 2018-19 dönemine kıyasla 211 bin kadar fazla ölümün gerçekleştiğini hatırlayalım. Sağlık Bakanlığı’nın beyanları esas alınırsa bunun 82 bin kadarının COVID-19 kaynaklı olduğunu kabul ettiğimizde, kalan 128 bin 781 fazla ölümü nasıl açıklayacağız?Bu artış tabloda genellikle iniş çıkış olmaksızın seyreden ölüm hızını göz önünde bulundurduğumuzda olağan ölçüler içinde izah edilecek bir durum gibi durmuyor, değil mi? Bunun küçük bir oranının olağan bir artış olduğu varsayılsa da kalan rakam çok büyük.Bu durumda aradaki farkın önemli ölçüde COVID-19 kaynaklı olduğu, ancak bu vakaların COVID-19 olarak kayda geçirilmediği ve sonuçta kamuoyunun gerçek rakamı öğrenemediği sonucuna varıyoruz. Gerçek TÜİK’in gecikmeli açıklamasıyla sonunda ortaya çıkınca, ölüm rakamlarının kamuoyuna eksik yansıtıldığını söyleyenlerin şüphelerinde haklı oldukları anlaşılmıştır.Açıklanan bu rakamlar COVID-19 salgınıyla ilgili bütün değerlendirmeleri yeni baştan gözden geçirmemizi gerekli kılıyor. Bu konuya yarın da devam edeceğiz.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp