Top
18/08/2019

Savcı çadırdaki lysistratik 'Yıkıcı eylemi' nasıl saptadı

Önümde, Osman Kavala ve Gezi iddianamesi...

İçinde öyle bir şey var ki, durmadan hınzırca bana göz kırpıyor...

“Hadi hadi yaz şunu, tam sana göre” diyor...

Tutamadım, şeytana uydum yazıyorum...

Savcı çadırdaki lysistratik Yıkıcı eylemi nasıl saptadı

Bu iddianamenin belkemiğini oluşturan bir belge var.

Amerikalı profesör Gene Sharp’ın 198 maddelik “Şiddet içermeyen pasif direniş yöntemleri” adlı eseri.

Savcı bu 198 maddeyi iddianameye koymuş ve her eylemin karşısına “Gezi olayları sırasında uygulanıp uygulanmadığını” yazmış.

*

Mesela ilk 4 madde şunlar:

(1) Halk konuşmaları.

(2) Muhalefet ve destek mektupları.

(3) İmzalı basın açıklamaları.

(4) Kurum ve kuruluş bildirileri.

Kitabın adı “Şiddet içermeyen direniş”...

Sayılanlara bakıyorum, çoğu 72 yıllık hayatımda, Türkiye’nin bütün dönemlerinde normal kabul edilmiş şeyler.

Birçoğunu gençliğimde ben de yapmışım.

*

Neyse onları da bir kenara bırakıyorum...

Ama bir “57’nci madde” var ki işte ona fena halde takıldım.

Bakın “hükümet devirmek için” kullanılan yöntemlerden biri neymiş?

*

Madde 57: Lysistratik eylemsizlik...

Hiç böyle bir eylem türü duydunuz mu?

Ben duymamıştım. Allah’tan hemen yanında parantez içinde ne anlama geldiğini yazmışlar.

Şuymuş:

“Partner ile sevişmeme...”

Yani eylem günlerinde sevişmezseniz, yıkıcı eylem yapmış oluyormuşsunuz...

*

Savcı, Gezi sırasında bu yıkıcı eylemin yapılmadığı konusunda maddenin yanına bir şey yazmamış.

Bu, Gezicilerin “lysistratik eylemi yapmadığı” anlamına geliyor.

Ancak iddianamenin 60’ıncı sayfasında şöyle de bir ifade var:

“198 pasif eylem metodunun tamamı farklı biçimlerde de olsa Gezi kalkışmasında birebir uygulanmıştır...”

*

Kafam çok karıştı...

Bir: Sayın Savcı Gezi’ye katılanların “sevişmeme yıkıcı eylemini” yapıp yapmadıklarını nasıl tespit etmiş?

İki: “Sevişmeme yıkıcı eylemi” “farklı biçimde” nasıl yapılır...

Ben çözemedim... Cevabı hukukçulara bırakıyorum.

NOBEL ADAYI BİR PASİFİST

SAVCININ Gezi iddianamesinde esas aldığı 198 maddelik “Şiddet içermeyen pasif direnme yöntemleri” kitabını yazan kişi Gene Sharp, bir öğretim üyesiydi. Dünyaca ünlü

Harvard Üniversitesi’nde “Şiddet İçermeyen Direnme Biçimleri Kürsüsü”nü kurmuş.
2009 yılında Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmiş.

Kitapları 30 dile çevrilmiş...

Bugüne kadar bir tek Rusya’da tepki görmüş. Orada kitabı basan matbaaya baskın yapılmış, satan kitabevlerinde esrarengiz yangınlar çıkmış.

ARI HARİTASI BİR BELGEYE DAHA GİRDİ

HATIRLAYACAKSINIZ, Gezi iddianamesinde Osman Kavala aleyhine kullanılan bir “belge” vardı.

Bu “Türkiye’yi çeşitli bölgelere ayıran” bir haritaydı.

Savcı bunu, “Türkiye’yi bölme haritası” olarak iddianameye koymuştu.

Ancak sonradan anlaşılmıştı ki bu Türkiye’yi bölme haritası denilen şey, aslında dünyaca ünlü bir Alman arı uzmanı tarafından hazırlanmış, “Türkiye arı kolonileri haritasıymış”...

Bu harita hâlâ iddianamede duruyor.

Ancak o belge şimdi bir ikinci hukuk belgesine daha girdi.

Anayasa Mahkemesi Başkanı, mahkemenin Osman Kavala ile ilgili “Hukuki ihlal yoktur” kararına karşı oy kullanmıştı.

Muhalefet şerhine, iddianamenin sakat yanlarını göstermek için bu arı haritasını da koymuş.

Savcı çadırdaki lysistratik Yıkıcı eylemi nasıl saptadı

TANSU İÇİNE DOĞMUŞ GİBİ SABAH O KLİBİ ATTI BANA

Tansu dün sabah, içine doğmuş gibi durup dururken bana bir YouTube klibi attı.

The Byrds topluluğunun “Ballad of Easy Rider” şarkısının klibiydi.

Yirmi dakika sonra Peter Fonda’nın ölüm haberi geldi.

Yani o müziğin kullanıldığı filmin baş oyuncusu ve yazarlarından biri...

*

14 Temmuz 1969 benim şahsi kültür tarihimin milatlarından biridir.

Bundan tam 50 yıl önce o gün Easy Rider filmi gösterime çıkmıştı.

Bizim kuşağımızda çok az film, üzerimizde onun yaptığı etkiyi yapmıştır.

*

Öyle bir filmdi ki...

Sinemada “Karşı Kültür” hareketi o filmle başladı.

Peter Fonda o filmle parladı.

Dennis Hopper o filmle parladı.

Veee Jack Nicholson hayatımıza o filmle girdi.

AİLESİ BENDEN BİR ŞEY İSTEDİ, DÜN AKŞAM YAPTIM

Ellinci yılı dolayısıyla geçen ay Easy Rider’ı iki defa daha seyrettim...

Geçen yıl kaç defa seyrettiğimi ise hatırlamıyorum.

Fark ettim ki...

Bundan 50 yıl önce, Trump’ı iktidara getiren “sıradan Amerikalının” faşizmini o kadar güzel anlatmış ki...

Meğer o film Amerika’nın “Kırmızı Pazartesi”siymiş...

Ailesi ölümünden sonra dün bir mesaj yayınladı.

Diyorlar ki:

“Peter’i seviyorsanız, bugün onun için ve özgürlüğe bir kadeh kaldırın...”

Ayneennn öyle yaptım...

6 YIL O SALONDA HEP O FİLM VARDI

20 Temmuz 1970 günü Fransa’ya ayak bastığımda seyrettiğim ilk 4 filmden biri “Woodstock”, öteki ise

“Easy Rider”dı...

Saint Michel’de küçük bir sinema salonunda gösteriliyordu.

Altı yıl sonra Fransa’dan ayrılırken o salonda hâlâ “Easy Rider” filmi gösterimdeydi.

Savcı çadırdaki lysistratik Yıkıcı eylemi nasıl saptadı

İKİ HARLEY’DEN TEK KİŞİ KALDI

Miami’den Key West’e gidiyorsanız...

Yanınızdan bir Harley Davidson çetesi geçerse...

Başlarında bandana, üzerlerinde deri ceket, arkasında Amerikan bayrağı varsa...

Altmışlı yetmişli yaşlarındaysalar eğer...

Bilin ki Easy Rider kuşağı geçiyordur...

Hepsi iyi para kazanıp Easy Rider sonbaharı yaşıyorlar demektir.

Bizler Harley Davidson motorlarını o filmle tanıdık.

Önce Dennis Hopper öldü...

Dün Peter Fonda gitti...

O iki Harley’in üzerinden bize emanet olarak bir tek Jack Nicholson kaldı...

“Easy Rider”ın kasabalı çılgın avukatı...

“Guguk Kuşu”nun, akıl hastanesinin düzene başkaldıran çılgın McMurphy’si...

Allah ona uzun ömür versin...

Yoksa, nadir bir türün nesli tükeniyor diyeceğim...

Savcı çadırdaki lysistratik Yıkıcı eylemi nasıl saptadı

İNCE O KIZI ARAYIP ‘ÇEVRENDEN TEPKİ VAR MI’ DİYE SORMUŞ

MUHARREM İnce’nin başörtülü kızla dansı, bana göre yepyeni Türkiye’nin ilk fotoğraflarından biriydi.

Dün beni aradı ve o dansın sonrasını anlattı.

Genç kız gelip, “Muharrem amca benimle dans eder misin” diye sormuş.

“Önce tereddüt ettim, sonra kendi kendime sen ne yapıyorsun dedim” diyor.

Dün o genç kızın telefon numarasını bulup arayıp sormuş:

“Çevrenden hiç tepki oldu mu?”

Genç kızın cevabı şu olmuş:

“Hayır hiç tepki olmadı. Tam aksine teşekkür ettiler...”

‘MİNDHUNTER DİZİSİNİN ARKASINDAKİ ÜÇ İNSAN

Bu hafta mutluyum.

Netflix merakla beklediğim “Mindhunter” dizisinin ikinci sezonunu yayına soktu.

*
Bu dizinin arkasında benim uzun süredir çok yakından izlediğim üç insan var.

Birincisi dizinin ilk bölümlerinin yönetmeni David Fincher...

Seven (Yedi), Zodiac, Fight Club (Dövüş Kulübü), Social Network (Sosyal Ağ), Benjamin Button, Gone Girl (Kayıp Kız) filmlerinin harika yönetmeni.

*

Ama en az onun kadar ilgimi çeken iki insan daha var.

Dizinin yazarları...

Biri John E. Douglas...

“Mindhunter” dizisinde anlatılan “Profiler Unity”i kuran eski FBI uzmanlarından biri.

Öteki de bu kitabı birlikte yazdığı Mark Olshaker...

Savcı çadırdaki lysistratik Yıkıcı eylemi nasıl saptadı

DİZİNİN İKİNCİ SEZONU HAKKINDA İLK NOTUM

1997 yılında Amerika’ya gittiğimde John E. Douglas’ın Mark Olshaker’la birlikte yazdığı “Journey into Darkness” kitabını almış ve daha uçakta bitirmiştim.

FBI’ın seri katillerle mücadelesini anlatan harika bir kitaptı.

O nedenle “Mindhunter”ın ikinci sezonunu önceki gece sabaha kadar oturup bitirdim.

İkinci sezon hakkındaki görüşüm şu: Bir seri katil ve seri cinayet meraklısı olarak yine ilgiyle izlerim.

Ama birinci sezon kadar iyi değil...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp