Top
18/02/2023

Unutmayalım ders çıkaralım

Sevgili okurlarım,Öncelikle milletimizin başı sağ olsun, ölenlere rahmet, yakınlarına sabırlar, yaralı kardeşlerime acil şifalar diliyorum. Ülkemiz, tarihte eşine az rastlanır çok büyük bir felaket yaşadı, adeta haritalar değişti. Allah milletimize güç kuvvet versin.Anadolu’da ünlü bir söz vardır. Bir aile, büyük bir acı yaşadığı zaman insanlar onlara baş sağlığı diledikten sonra genelde “Allah bu acıyı unutturmasın” derler. Yani bu söz “size bu acıyı unutturacak başka acılar vermesin” anlamına gelir.1999 GÖLCÜKÇİLELİ BİR MİLLETİZBizler, millet olarak yaşadığımız pek çok acıyı, travmayı unuttuk, belki de unutmak zorunda kaldık. Geçmişe dönüp şöyle baktığımda, başımıza gelmeyen hiçbir şey kalmamış. Bu ülkede hep birlikte pek çok acı gördük ve yaşadık. Terör olaylarından tutun da ihtilaller, devrimler mi dersiniz, asılan kesilenler mi dersiniz, verdiğimiz bunca şehitler mi?Hükumetler devrildi, yenileri kuruldu, ekonomik krizlerin biri bitmeden diğeri başladı. Bankerler furyasında herkes payına düşeni kaybetti, bankalar battı.Yeni bir yüzyıla girmek üzereydik ki Gölcük’te ülke tarihimizin en büyük depremlerinden birini yaşadık, binlerce insanımızı kaybettik. Her yıl 17 Ağustos’u içimizi dolduran kederle andık, kaybettiklerimize ağladık, yaşadığımız korkuları hatırladık.Son olarak bütün dünyayı saran bir pandemi başladı, o bitmeden orman yangınlarında bizim de yüreğimiz yandı. Daha birkaç ay önce İstanbul’un göbeğinde bomba patladı.Tam ülke seçimlere hazırlanırken, zaten yıllardır vatan toprağımızın hemen her bölgesinde meydana gelen depremlerden biri daha oldu. Bu sefer bir şehir, bir kasaba değil, tam 11 büyük şehrimiz yerle bir oldu, 15 milyon insanımızın ocağına ateş düştü ve 85 milyon olarak hepimizin yüreği acıyla doldu. Evet, çileli bir milletiz ve bizim ülkemiz cidden bir depremler ülkesi ve biz bu depremleri sık sık yaşıyor ama sonra ne hikmetse kısa sürede unutuyoruz. Neden unutuyoruz, neden yaşadıklarımızı ciddiye alıp gerekli hazırlıkları yapmıyor, canımıza sahip çıkmıyoruz diye soranlara cevabımdır.2023 KAHRAMANMARAŞSAVUNMA MEKANİZMAMIZBaşka ülkelerin kolayca ayağa kalkamayacağı, darmadağın olacağı çok şey yaşadık. Bunları yaşadıkça hepimizde farklı refleksler gelişti. Yaşadığımız bunca korkuyu, acıyı, kederi önce hep birlikte iliklerimize kadar hissediyor, ağlıyor sızlıyor, acılarımızı paylaşıyor, yaralarımızı birlikte sarıyor, sonra da kısa sürede kaldığımız yerden hayata devam ediyoruz. Yaşadıklarımızdan ders almak yerine bizi derinden etkileyen acıları bir an önce unutmayı seçiyoruz.Unutmak, aslında ruh sağlığımızı koruyabilmek için var olan savunma mekanizmalarından biridir. Bazı şeyleri hemen unutarak daha çabuk ayağa kalkar ve kaldığımız yerden hayatımıza devam edebiliriz. Bizler de millet olarak unutmayı seçmişiz çünkü bizim ülkemizde acı, keder, kayıp, telaş, korku, kaygı, sıkıntı yıllardır hiç bitmedi. Eğer her yaşadığımız durumu zihinlerimizde ısrarla korumaya devam etseydik, bize çalışmak, bize mutlu ve huzurlu olmak, düğün dernek kurmak, gelecekten iyi şeyler beklemek haram olurdu.Dünyanın tam da merkezinde yer alan, cennet gibi bir vatanımız var. Harika denizlerimiz, yemyeşil dağlarımız, ovalarımız, verimli topraklarımız, kıvrım kıvrım akan akarsularımız, kıtaları birbirine bağlayan boğazlarımız, köprülerimiz, en değerli tarihi eserlerimiz, bize has sanatımız, kültürümüz, müziğimiz, şiirimiz, edebiyatımız, gelenek göreneklerimiz, ünlü biliminsanlarımız var. Turistik tesislerimizle dünya yarışamıyor. Birbirinden güzel, şefkatli, merhametli, konuksever, çok duygulu insanların yaşadığı bir ülke burası... Bir yandan böylesine şanslı, bir yandan da bir o kadar şanssız bir ülkeyiz. Cefakâr insanlarız... Her türlü acıyı, yokluğu, sefaleti, savaşı hep birlikte göğüslüyor ve ne zaman “bir” ve “beraber” olacağımızı çok iyi biliyoruz.Düşünüyorum da, bu güzel ülkenin güzel insanları olarak unutmayıp da ne yapacaktık?Ancak unutmanın da olumlu yanları olduğu kadar, ağır bedelleri de vardır. Şimdiye kadar pek çok şeyi unutarak ayakta kalmaya çalıştık, bu sayede çabuk toparlandık, ruh sağlığımız daha az zarar gördü. Ancak; İşte şimdi de unutmanın bedellerini bir kere daha hep birlikte ödüyoruz. Öyle bir felaket yaşadık ki artık bunu istesek de unutamayız. Bu deprem hepimiz için milat olacak ve bunun bedellerini yine hep birlikte ödüyoruz ve ödeyeceğiz. HATIRLAMAYI SEÇELİMSanırım her birimiz içimizden şöyle diyoruz: Unutmak yerine hatırlamayı seçmek için gerçekten bu kadar insanın canından olmasına, bu denli kayıp vermemize, ocaklara ateş düşmesine gerek var mıydı gerçekten? Keşke daha çok acı çekseydik, keşke daha uzun sürelerle yas tutsaydık, keşke bu konuda hep birlikte çalışsaydık, çevremize de unutturmasaydık da bu son felaketi yaşamasaydık.Şimdi tek dileğim, Allah bu acıyı hiç birimize unutturmasın, bir daha böyle acılar yaşamayalım. Daha uzun süre ve daha çok acı çekelim, yaşananlar zihinlerimize mıh gibi çakılsın, gerekirse bir süre geceleri uyumayalım, kâbuslar peşimizi bırakmasın, depresyon bu sefer ülkemizde salgın yapsın ama direnelim. Deprem gerçeğine ve canlarımıza millet olarak bu sefer sahip çıkalım. Sahip çıkalım ki üzerinde yaşadığımız coğrafyanın doğal bir parçası olan depremler bizler için felakete dönüşmesin, bizi hayattan, sevdiklerimizi bizden ayırmasın. Ve bir dahaki sefere “hatırlamayı öğrenmek” için bu denli acı çekmemize gerek kalmasın.Çünkü korkarım bu sefer de unutmayı seçersek hayat bize öğretmek adına her defasında elini arttırarak bize bu acıları yaşatmaya devam edecek. Biz hazırlanmamaya direndikçe, o da bizi en hazırlıksız olduğumuz yerlerden sınayacak...Bu arada depremzedelere sahip çıkmak, yardım etmek, acılarını paylaşmak, yaralarını sarmak adına deprem bölgelerine koşan tüm kahramanlarımıza, imkânları çerçevesinde ihtiyaç sahiplerine her türlü yardımı yapan merhametli insanlarımıza bir kere daha buradan teşekkürlerimi, şükranlarımı sunuyorum. Böyle zor günlerde ülkemizin tek yürek olabilmesi, en büyük tesellimiz oluyor.Allah bizlere bu acıyı unutturmasın...BİPOLAR YAZISINA DAİRGeçen yazılarımdan birinde sizlere “bipolar hastalığı” anlatmıştım ancak bu tanıyı almış insanlardan bazılarını bu yazı ile üzmüşüm. Oysa amacım kimseyi üzmek, kırmak değildi. Bu hastalığı topluma tanıtmak, aileleri de bu konuda bilgilendirmek ve yakınlarını bir an önce tedaviye yönlendirebilmelerini sağlamaktı. Halen dünyada milyonlarca insan bu tanıyı alsa da tedavi ile hayatlarını sağlıklı insanlar olarak sürdürebiliyorlar. Hatta bu tanıyı almış, hepimizin tanıdığı pek çok politikacı, devlette önemli görevleri olan yönetici, biliminsanı, yazar, ressam, oyuncu, doktor, mühendis, öğretmen var. Ben mesleğe ilk başladığım yıllarda tedavide bu kadar başarılı değildik. Sanırım biraz da bugün geldiğimiz noktadan aldığım güvenle yazdım onları. Yine de bu yazı nedeniyle onları üzmüş olmak, beni de çok üzdü.Haftaya görüşmek üzere hoşça kalın, sevgiyle kalın.Sizler de bana gb@madalyonklinik.com adresinden ulaşabilirsiniz.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp