Top
Ahmet Hakan

Ahmet Hakan

ahmethakan@hurriyet.com.tr

23/07/2019

Şerefsizliğin resmini çizmeyi başaran Suriyeli

- Savaştan sonra ise ABD’ye kapağı atan...

Suriyeli bir çizimcinin çizimi bu...

Şerefsizliğin resmini çizmeyi başaran Suriyeli

*

Bu Suriyeli çizimci...

“Aman Suriyeliler Almanya’ya akın etmesin” diye yırtınan Almanya’nın vicdansızlığının resmini çizebilir mi?

Tabii ki hayır!

*

Bu Suriyeli çizimci...

“Mülteciler” konusunda araya duvar örmek gibi gayri insani çözümler üreten ABD’nin insafsızlığının resmini çizebilir mi?

Tabii ki hayır!

*

Bu Suriyeli çizimci...

Türkiye’ye “Allah’ınızı severseniz Suriyelileri kendi sınırlarınız içinde tutun, yoksa halimiz harap olur” diyen Batı’nın yavşaklığının resmini çizebilir mi?

Tabii ki hayır!

*

Ama sıra...

- Yüz binlerce mülteciye ev sahipliği yapan...

- Kendi içindeki tüm rahatsızlıklara rağmen vahşi bir mülteci düşmanlığına geçit vermemeye çalışan...

- Neden oldukları her türlü sosyal ve ekonomik sorunlara rağmen mültecileri kendi içinde tutmaya devam eden...

Türkiye’ye gelince...

Bu Suriyeli çizimci, hemen yeteneğini konuşturarak...

Şerefsizliğin resmini çizmeyi başarır.

*

Üstelik ay-yıldızlı bayrağımızı bir canavara dönüştürmeye cüret edecek küstahlığı elden bırakmadan...

*

Batı yalakası bu tür Mankurt Suriyeli çizimcilere inat...

Biz insanlığımızı göstermeye devam etmeliyiz. 

 

BİR KLİMA ÇARPTI BENİ

EKSİ 16 dereceye ayarlı, fanı sonuna kadar açılmış bir klimanın tam karşısında şuursuzca durunca...

Resmen çarpıldım!

*

Sanki evimin önünde dört adet izbandut gibi adamın saldırısına uğrayıp sağlı sollu yumruklar yemişim gibi bir durum:

Kolumu kaldıracak takatim yok, başım ağrıyor, ateşim çıkmış, biraz titremenin ardından aşırı hararetlenme falan.

*

Bu zamana kadar hep şunu demiştim:

“Klima, insanoğlunun bulduğu en ama en kıymetli icattır.”

*

Klima çarpmasına maruz kaldığım andan itibaren ise artık çalıştırmadığım klimaya bakıp şöyle diyorum:

“Ben ki seni hep yücelttim... Yapılır mıydı bu bana!”

 

EKREM İMAMOĞLU’NUN ATADIĞI YÖNETİCİLER

İSTANBUL Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, çalışma arkadaşlarını atamaya başladı.

*

Şöyle bir bakıyoruz isimlere:

Hepsi alanının teorisini yapmış akademisyenler!

CV’leri müthiş!

Yani liyakat açısından hepsi o görevlere layıklar.

*

Ama unutmayalım ki...

Liyakat gereklidir, yeterli değildir...

Bir de işin performans kısmı vardır.

İşin o kısmını ise zaman gösterir.

 

BUGÜN BU ÜÇ ŞARKIYI DİNLEYİN, SEVECEKSİNİZ

- AÇ KAPIYI GİR İÇERİ: Özdemir Erdoğan’ın çok eskilerden gelen bu şarkısını bugün mutlaka dinleyin... Şarkı güzel, sözler mükemmel, melodi hoş... Üstelik bir hayli de yazlık bir şarkı...

*

- BİLİYORUM SENSİN O: Işıl German’ın şarkısıymış bu... Bu da eskilerden... Biraz komik bir şarkı... İçinde “Alo... Buyurun... Hımmm... Anladım sensin o” falan gibi sözler geçiyor. Dinleyin, eğleneceksiniz.

*

- TUTUŞMUŞ BERABER: Bu yeni bir şarkı... Melike Şahin’in şarkısı... Ayla Çelik’in “Bağdat” şarkısı vardı ya bir ara hepimizin diline düşen... İşte o ayarda bir şarkı... Son dönem bayağı popüler olmuş. Ben geç keşfettim.

 

BİR DOĞUM GÜNÜ KURBANI

BEN eskiden “Kültürümüzde yok” falan diye doğum günü kutlamasına epey mesafeliydim.

Sonra “Aman ne olacak, biz de bu doğum günü olayını kendi kültürümüzün kılarız” falan diyerek hadi kutlayayım bari havasına girdim.

Fakat heyhat!

Benim doğum günüm 11 Ağustos...

*

11 Ağustos öyle bir gün ki...

Mahalle ıssızlaşır... Bütün arkadaşlar sağa sola savrulur... İstanbul boşalır... İş arkadaşları birikmiş izinlerini kullanmaya başlar... Akrabaların çoğu memlekete kaçar...

*

Ve bütün bunların üstüne bir de...

Bu yıl Kurban Bayramı’nın birinci günü, 11 Ağustos’a denk gelmesin mi?

*

Sanıyorum bana göklerden gelen şöyle bir karar var:

*

Doğum günü kutlaması için sen...

- Ne kadar gevşersen gevşe...

- Ne kadar “Kültürümüzün kılarız, ne var yani” dersen de...

Biz teknik olarak senin doğum gününü kutlamanı mümkün kılmayacağız.

 

AT ÜSTÜNDE KUŞLAR GİBİ SEKEN HOCA

Şerefsizliğin resmini çizmeyi başaran Suriyeli

KIZLARIN kot pantolon giymesine laf eden, kafayı kaynana ve şehvet meselesine takan İhsan Şenocak adlı bir hoca var ya...

İşte o İhsan Şenocak...

Issız ama kumlu bir sahilde çelimsiz bir ata binerek bir video çekmiş...

At üstünde verdiği nutukta...

Tuna boylarından, akıncılardan, Osmanlı’dan, yeni fetih arzularından söz etmeyi ihmal etmiyor.

*

İhsan Şenocak adlı hocanın çelimsiz bir at üstünden Tuna boylarına doğru bakarak meydan okuması...

Aklıma hemen Don Kişot’un Rosinante adlı çelimsiz atına atlayıp yel değirmenlerine açtığı savaşı getirdi.

*

Aklıma bir de bizim Yozgat’ın “At üstünde kuşlar gibi seken yar/Kendi gidip ahbapları kalan yar” türküsü geldi.

Başladım mırıldanmaya, tabii hüzünlü bir tebessümle.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp