Top
Murat Bardakçı

Murat Bardakçı

mbardakci@htgazete.com.tr

26/01/2020

Hüzün ve elem içerisindeyiz ama unutmamamız lâzım: İki gün sonra, Misak-ı Millî’nin kabulünün 100. yıldönümüdür

Memleket gerçi elem içerisinde ama hatırlatmadan edemeyeceğim: Önümüzdeki Salı, Türkiye’nin tarihinde çok önemli bir olayın, yani İstiklâl Savaşı’na ruh veren ve devletin vâroluş beyannâmesi olan Misak-ı Millî’nin, kabulünün yüzüncü yıldönümüdür…

Misak-ı Millî, Osmanlı İmparatorluğu’nun son Meclis-i Mebusanı’nda hazırlanıp 28 Ocak 1920’de kabul edilen altı maddelik bir bildiri idi. Birinci Dünya Savaşı’ndan acı bir mağlûbiyete uğrayarak çıkmamızın ardından 1918’in 30 Ekim’inde imzalamak zorunda kaldığımız Mondoros Mütarekesi ile vatan toprakları önceleri resmen olmasa da fiilen işgale uğramış, işgaller zamanla genişlemiş ve İstanbul’daki Meclis memleketin toprak bütünlüğü ile dış politikanın gelecekteki esaslarını belirleyip altı maddelik bir belge haline getirmişti.

“Misak-ı Millî” dediğimiz bu belgenin altında, toplantıya katılan ve kararı oybirliği ile kabul eden 121 milletvekilinin imzaları vardı…

İki gün sonra, işte bu çok önemli kararın yüzüncü yıldönümüdür…

Misak-ı Millî’nin aslında beni de yakından alâkadar eden bir tarafı var:

“Çağdaş Türkiye’nin kuruluş belgesi”, “vâroluş senedi” ve “Türkiye’nin Magna Carta’sı” diye nitelenen kararın metni defalarca yayınlanmış ama dokuz sayfalık belgenin orijinalinin görüntüleri bütün araştırmalara rağmen 2014’e, yani kabulünden 94 sene sonrasına kadar hiçbir yerde bulunamamıştı! Belgenin orijinalinin görüntülerini neşretmek isteyen tarihçiler ile konuya meraklı bazı siyasetçiler, sivil ve askerî arşivlerde senelerce çalışmalarına rağmen orijinal belgeye ulaşamamışlar, 2011’de “Misak-ı Millî’nin aslının kayıp olduğu” iddiası ortaya atılmış, hattâ belgenin “12 Eylül döneminde SEKA’ya gönderilmiş olabileceği” ileri sürülerek savcılığa suç duyurusu bile yapılmıştı…

Ve, Misak-ı Millî’nin orijinal görüntülerini yayınlamak bana nasip oldu! Belgenin orijinali ATASE’de, yani Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüd Daire Başkanlığı Arşivi’nde muhafaza ediliyordu, dokuz sayfa idi ve tamamının ilk yayını 2014 Nisan’ında Habertürk’te tarafımdan yapıldı.

İstiklâl Harbi’nin Türkiye Cumhuriyeti’nin temel belgelerinden olan Misak-ı Millî öyle büyük boyda, yaldızlı ve süslü kâğıtlara değil; bir defterden kopartılmış beş yaprağa önlü-arkalı şekilde yazılmıştı. İlk iki yaprakta metin, metnin hemen altında Meclis-i Mebusan Reisi ve Erzurum Mebusu Celâleddin Ârif  Bey’in imzası vardı; diğer yapraklarda da metni kabul eden Meclis-i Mebusan üyelerinin imzaları yeralıyordu.

İŞTE, MİSAK-ı MİLLÎ’NİN ALTI MADDESİ

Sırası gelmişken, burada Misak-ı Millî’nin metnini günümüzün Türkçesi’ne naklederek veriyorum:

* Birinci Madde: Osmanlı Devleti’nin özellikle Arap çoğunluğun yaşadığı ve 30 Ekim 1918 tarihli mütarekenin kabulünde düşman orduları işgali altında kalan kısımlarının geleceğinin, halkının serbestçe beyân edecekleri oylara uygun olarak tayin edilmesi gerekir. Sözü edilen mütareke hattının içinde ve dışında din, ırk ve ülkü birliği bakımlarından birbirlerine bağlı olan, karşılıklı saygı ve fedakârlık duyguları besleyen, ırk ve toplum ilişkileri ile çevrelerinin şartlarına saygı gösteren Osmanlı-İslam çoğunluğunun yerleşmiş bulunduğu kesimlerin tamamı, ister bir eylem ve ister bir hükümle olsun birbirlerinden ayrılamayacak bir bütündür.

* İkinci Madde: Halkı özgürlüğe kavuşunca oylarıyla anavatana katılmış olan üç sancak (Kars, Ardahan ve Batum) için gerektiğinde yeniden halkın serbest oylarına müracaatı kabul ederiz.

* Üçüncü Madde: Batı Trakya’nın Türkiye ile yapılacak barışa kadar ertelenen hukukî durumunun belirlenmesi işi de, halkının özgürce beyân edeceği oylara uygun şekilde yerine getirilmelidir.

* Dördüncü Madde: İslam hilâfeti ile saltanatın merkezi ve Osmanlı hükümetinin başkenti olan İstanbul şehri ile Marmara Denizi’nin güvenliği her türlü saldırıya karşı dokunulmaz olmalıdır. Bu esas mahfuz kalmak şartıyla Akdeniz ve Karadeniz Boğazları’nın dünya ticaretine ve ulaşımına açılması konusunda, bizimle birlikte diğer bütün ilgili devletlerin müteffiken verecekleri karar geçerlidir.

* Beşinci Madde: İtilâf Devletleri ile düşmanları ve bazı ortakları arasında yapılan antlaşmaların esasları çerçevesinde, azınlıkların hakları komşu memleketlerdeki Müslüman ahalinin de aynı haklardan istifade etmeleri ümidi içerisinde tarafımızca benimsenip güvence altına alınacaktır.

* Altıncı Madde: Millî ve iktisadî gelişmemizin imkânlarını elde etmek ve işlerin daha çağdaş ve muntazam bir yönetim ile yürütmesini başarabilmek için, her devlet gibi bizim de gelişmemizin şartlarının sağlanmasında tam bir özgürlüğe ve bağımsızlığa kavuşmamız, varlığımızın ve geleceğimizin ana ilkesidir. Bu sebeple siyasî, adlî, malî ve benzeri alanlarda gelişmemizi önleyici sınırlamalara (kapitülasyonlara) karşıyız. Belirlenecek borçlarımızın ödeme şartları da bu ilkelerle çelişmeyecektir. 28 Ocak 1336 (1920).

İki gün sonra, yani önümüzdeki Salı günü, son dönem tarihimizin en önemli kararlarından biri biri olan Misak-ı Millî’nin kabulünün 100. yıldönümüdür ve Elazığ’da meydana gelen facia sebebi ile milletçe derin bir elem içerisinde bulunmamıza rağmen bu yıldönümünü mutlaka hatırlamamız gerekmektedir!

 Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüd Daire Başkanlığı Arşivi’nde muhafaza edilen Misak-ı Millî’nin ilk sayfası. 

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp